Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GEÇEN gün bilimsel yayın kalitesine dikkat çekip akademisyenlerin yayın sayılarındaki artışın atıf oranlarına yansımadığına değinmiştim. Bunun da okul notlarında olduğu gibi “hormonlu yayınlardan” kaynaklanıp kaynaklanmadığını sormuştum.

        Bu sorunun yanıtını, ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Balcı’nın yaptığı çalışma veriyor. Balcı, Türkiye adresli 21 bin 529 makaleyi inceledi ve bunların yüzde 10’unun etki değeri düşük yani atıf sayıları sınırlı dergilerde basıldığını ortaya çıkardı. Balcı’nın da çalışmasında vurguladığı gibi “Sanki bu dergiler Türk akademisyenlerin yazılarını basmak için çıkarılmış”.

        Bu dergilerin çoğu Pakistan, Malezya ve Hindistan’daki kuruluşlar tarafından çıkarılıyor. Bazıları da 500 ile 750 ABD Doları karşılığında makale basıyor.

        Örneğin Journal of Animal and Veterinary Advences adını taşıyan dergi, 2007’de yayın hayatına girmiş. Yayınlar daha çok tıp, temel bilimler, mühendislik ve ziraat alanlarını kapsıyor. Dergide yayımlanan 1762 makalenin 722’si yani yüzde 41’i Türkiye’deki üniversitelerde görev yapan akademisyenlere ait. Dergide bir tane bile Pakistan adresli yayın yok. 64 editörün 14’ü Türk.

        Balcı’nın da dikkat çektiği gibi bu dergi ne zaman Türk bilim camiası tarafından benimsendi ve neden bu kadar çok Türk editör atandı? Acaba bu dergi Türkiye’de çalışan bilim insanlarının makalelerini yayımlamak için mi çıkarıldı?

        Balcı’nın örnek verdiği bir başka dergiden daha söz etmek istiyorum. Bu dergi de 2005 yılından bu yana Malezya’dan yayın yapıyor. Scientific Research and Essays adlı bu dergide 2 yıl içinde Türk akademisyenlerin basılan makalelerinin sayısı 373. Bu dergide de basılan tüm makaleler arasında Türklerin yazdıklarının oranı yüzde 40.

        Bir de son yıllarda Afrika dergileri de Türk akademisyenler tarafından keşfedilmiş durumda. Bazı ülkelerde adeta “organize” biçimde çıkan bu dergilerin amacı sizce bilime katkı sağlamak mı?

        Akademik yükselme kriterleri arasında hakemli dergilerde makale yayımlanmış olması şartı bulunuyor. Bu da doçent ve profesör olabilmek için bazı akademisyenlerin “paralı dergilere” yönelmesine neden oluyor. Bilim dünyasında birçoğunun adı bilinmeyen, bastığı makaleler tartışmalı hale gelen ve neden çıktıkları soru işareti taşıyan bu dergilerde çıkan makaleler de Türk üniversitelerinin “bilimsel yayın” sayılarının artmasını sağlıyor.

        Ancak “Bastır parayı yayımlat makaleni” anlayışına sahip bu dergilerde çıkmış makaleleri YÖK yükselmelerde nasıl oluyor da ciddiye alıp kabul edebiliyor, bu da ayrı bir tartışma konusu.

        Unutmayalım, bir kriter getirmezseniz kalitesizlikle de karşı karşıya kalırsınız.

        Diğer Yazılar