Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kendini doğuran, emziren, büyüten kadınlara erkeklerin yaptığı zulüm, insanlığın geleceğini karartmaktadır

        Geçmişte kızlar diri diri toprağa gömülüyorlardı, günümüzde ise daha gençlik çağına adım atar atmaz erkeklere peşkeş çekiliyor, kirletiliyor ve satılıp sırtlarından para kazanılmak suretiyle katlediliyorlar

        BUGÜN 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Yazımızı bu konuya tahsis ederken kalemimizden harfler, kadının gözyaşları eşliğinde dökülüyordu. Kadınların çektiği ıstırabı az da olsa duyarak makalemizi yazıyoruz.

        İnsanlık tarihi üç cahiliye dönemi geçirmiştir. Cahiliye ismini almalarının nedeni veya ölçüsü, o çağlarda insanın insana yaptığı muameledir. Birinci cahiliye dönemi, erkeklerin erkekleri kullanması, cinsel sapıklık dediğimiz eşcinselliğin toplumu sarması durumundan dolayı Hz. Lut dönemidir. Ankebut Suresi'nin 28. ayetine göre bu cinsel sapıklık Hz. Lut tarafından şöyle değerlendirilmektedir: "Gerçekten siz, daha önce hiçbir milletin yapmadığı bir hayâsızlığı yapıyorsunuz!"

        Bu cinsel sapıklığı Hz. Lut'un toplumu ilk defa insanlıkla tanıştırmıştır. Hatta Hz. Lut'un bu değerlendirmesinde Ankebut 29'da "grup seks" olayına da rastlamaktayız.

        İkinci cahiliye dönemi de erkek çocuklarını kesip öldüren Firavun dönemidir. Siyasi egemenliğini elden çıkarmamak için erkek çocukları öldürmek, o döneme cahiliye dönemi damgasını vurdurmuştur.

        Üçüncüsü ise ayıp kabul edilmesi ve fakirlik korkusu ile kız çocuklarını öldüren Arapların cahiliyetidir. Demek ki cinsel sapıklık, siyasi sapıklık, töre ve ekonomik sapıklık cahiliye dönemlerinin sebebi, ölçüsü olmaktadır.

        Yüce Allah ahirette Arapların cahiliyetinde suçsuz yere öldürülen kız çocuklarının sorgulamasını yapacağını şu ayette bir ferman olarak vermektedir.

        "Diri diri toprağa gömülen kıza, hangi günah sebebiyle öldürüldüğü sorulduğunda..." (Tekvir, 8-9).

        Bu ayetlerde geçen "el-mev'ûde" kavramı, "ağır, dolu" anlamına gelen "ve'ede" fiilinden türemiştir. Kelime bu anlamda Bakara 255'te geçmektedir: 'Teri ve gökleri koruması Allah'a ağır gelmez." Bu anlamdan hareket edersek yorumladığımız ayete şöyle bir açılım getirebiliriz: Kuyuyu ya da mezarı açarak kız çocuklarını canlı canlı oraya atıp üzerlerini toprakla örtünce, onları toprağın ağırlığıyla öldürmüş oluyorlardı. Onun için bu şekilde toprağın ağırlığıyla öldürülen kıza "mev'ûde" denmektedir. Arapların bu uygulamasına töre sapıklığı diyoruz.

        Pekiyi yüce Allah neden öldürenleri değil de öldürülen kız çocuklarını sorgulayacaktır? Çünkü kız çocuklarını diri diri toprağa gömen insanları sorgulamaya lüzum yoktur. Onların yaptıkları iş, şirkten sonra en büyük günahtır. Bu kızlar aslında günahkâr olarak sorgulanmayacak, sadece onlara sorulacaktır. Günümüzde de kız çocukları farklı şekilde katledilmektedir. Gençlik çağına daha yeni adım atan kızlar, erkeklere peşkeş çekilmekte, kirletilmekte, satılıp sırtlarından para kazanılmakta ve böylece adeta cinsel ahlaksızlığın mezarlarına diri diri gömülmektedirler. Kuran bu ayetiyle kadınları bu durumdan kurtarma hareketini başlatmıştır.

        Nice kızlarımız yanlış ve ağır törelerin kurbanı olmuş, hak etmedikleri ölüme götürülmüşlerdir. Kuran, kadın sorununu çözmesine rağmen Müslümanlar bu sorunu çözecek atılımı yapamamaktadır.

        Bu uygulamalarıyla insanlık, Allah'ın huzuruna çıkma cesaretini kendinde bulamayacaktır. Kendini doğuran, emziren, besleyen, büyüten kadın nesline erkeklerin zulmü insanlığın geleceğini karartmaktadır. İşte günümüzün cahiliyeti, Arapların cahiliyetinden geri kalmamaktadır.

        İnsanlığın ilk adım attığı bu yerkürede başlayan kadın-erkek ilişkilerinde hep kadınlar mağlup olmuş, yaş akıtmış, ah çekmiş, acılar gönlüne hançer gibi saplanmış ama sesini sadece Allah duymuştur. Bir erkek bir kadınla başlayan insanlığın hayat serüveni erkek-kadın dayanışmasını kaybetmiş, ıstıraplar dünyasına dönüşmüştür. Artık insanlar kendilerini doğuran, besleyip büyüten kadınlara gereken değeri, makamı vermeli ve bunun için çalışmalıdırlar.

        Kadının gözyaşı dökmediği, öldürülmediği, hançerlenmediği bir dünyayı oluşturmak biz insanların elindedir. Onun için bu yazımı bütün dünya kadınlarına ithaf ediyorum.

        BAYRAKTAR HOCA yanıtlıyor

        Altın yüzük takmak günah mı değil mi?

        ■ Hocam 1 ay sonra nişanım var. Yüzük konusunda bir tartışma çıktı. "Erkekler altın yüzük takmaz" diyorlar. Bu doğru mu? Ş.T.

        El âlem fezaya gidiyor, İslam âlemi hâlâ yüzükle uğraşıyor. 14 asırdır yüzük gümüş mü olacak altın mı olacak bitiremedik. Ne takarsan tak kardeşim.

        Camide stant açıp bağış toplanır mı?

        ■ Cenazelerde bazı vakıflar camilerde stant açıp bağış topluyor. Camide bu tür bir görüntü doğru mu? Buraya yapılan bağışın ölü için bir faydası var mı?

        Her şeyden önce bu bağışların ölü için bir faydası yoktur. Bağışların camilerde bu şekilde toplanması hoş bir görüntü değil.

        Cennet geçici mi yoksa ebedi mi?

        ■ Hocam cennet veya cehennem son durak mıdır? Yoksa orada da geçici bir müddet kalıp sonra başka bir âlemde mi yaşayacak insanlar? Cennette ölüm ve uyku var mı? Z.V.

        Hud Suresi'nin 107 ve 108. ayetine göre cennet ve cehennem geçicidir. Ondan sonra ne olacağını bilemiyoruz. Cennette ölüm ve uyku yoktur.

        'Kuran çarpsın' diye yemin edilir mi?

        ■ "Allah çarpsın", "Kuran çarpsın" diye yemin etmek doğru mu? C.E.

        Böyle bir yemin tarzı yoktur. Korkunç bir yemindir bu. Çünkü Kuran ve Allah çarpmaz. Ama şerefin üzerine, Kuran üzerine yemin edebilirsin.

        Diğer Yazılar