Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Azerbaycan ve Ermenistan arasında zaten var olan gerginlik bir süredir çatışmalar yoluyla da tırmanıyor. Bunun kamuoyunda çok da irdelenmeyen sebepleri var. Hafta başında Nahçivan sınırından ateş açan Ermen güçleri dün Kelbecer’in karşısından saldırdılar.

        Kelbecer Azerbaycan’ın işgalden kurtardığı illerden biri ve zengin altın madenleriyle biliniyor.

        Saldırıda bir Azerbaycan askeri şehit olurken Azerbaycan ordusu hemen karşılık verdi. Gece boyu karşılıklı atışlar devam etti.

        Bu arada Ermeniler geçmişte yaptıkları gibi kendi bölgelerinde bir Azerbaycan İHA’sının gezdiğini ve hatta düşürüldüğünü iddia ettiler. Ancak iddia tabii ki asılsızdı!

        Bu çatışmalar (ki bana kalırsa tahrikler) önümüzdeki günlerde de devam edebilir. Hatırlarsanız 44 günlük savaş öncesinde asıl konumlanma Temmuz’daki Tovuz saldırıları olmuştu.

        Peki Ermenistan şimdi neden bunu tırmandırıyor?

        Birbiriyle bağlantılı iki sebebi bulunuyor.

        Birincisi Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in son birkaç haftadır yoğunlaştırdığı “Nihai barış anlaşmasını imzalayalım” çağrısıdır. Aliyev, Azerbaycan’ın eski toprakları olan Zengezur’a atıfta bulunarak “Hakkım olanı vermezseniz buraları da kaybedersiniz…” şeklindeki bir yaklaşımı örtülü de olsa ima etmektedir.

        İkincisi de Dağlık Karabağ’ın statüsünü “kendi kaderini belirleme” ilkesine uygun tarifleyen AB ve AGİT Minsk Grubunun diğer oyuncularının devreye girmesine yönelik senaryolarıdır.

        Biraz daha açacak olursak Azerbaycan bugün Hankendi merkezli Dağlık Karabağ diye bilinen bölgenin yönetiminin de kendisinde olması gerektiğini savunurken Ermenistan bir barış anlaşması gündeme gelecekse mutlaka buradaki nüfusun kendisinin oyuyla kendi özerk statüsüne kavuşması gerektiğini savunuyor.

        Aliyev’in kazanılan savaş sonrası “Statü sona ermiştir” ifadesiyle Ermenilerin bu beklentisini reddetmesi ve bir an önce bir barış anlaşması ile bunu neticelendirmek istemesi Ermenistan ve onun destekçilerinin de farkında olduğu bir durum elbette…

        Bu temel görüş farklılığı Ermenistan tarafından yeni bir zaman kazanma ve Kasım’daki ateşkes anlaşmasının meşruluğunu yitireceği yeni bir sürece adım adım ışık yakmasına sebep olmaktadır.

        Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel'in Güney Kafkasya gezisi yangını körüklemiş gibi gözüküyor. Ermenistan Başbakanı Pashinyan ile düzenlediği ortak basın toplantısında Michel dedi ki: “Barışçıl müzakereler ve statü meselesinin değerlendirilmesi olasılığı olmalı.”

        Yani Azerbaycan’ın reddettiği statüden bahsediyor.

        Ermenistan Dışişleri Bakan Vekili Armen Grigoryan ise yabancı büyükelçilere yaptığı açıklamada, "Ermenistan, AGİT Minsk Grubu tarafından önerilen yaklaşımlara (kendi kaderini belirleme hakkı) dayalı olarak Dağlık Karabağ barış sürecine katılmaya isteklidir" dedi.

        Michel’in ziyaretinden iki gün sonra Aliyev Moskova'ya uçtu ve Putin ile görüştü. Barış anlaşmasının geleceğinin yanı sıra AB ve AGİT Minsk Grubundan gelen bu girişim de gündemdeydi. Rus basın organı Kommersant'ın verdiği bilgiye göre Aliyev, AB’nin anlaşmazlığın çözümünde arabuluculuk işlevini üstlenme girişimlerini reddediyor. Böyle bir kapının aralanması mevcut ateşkes anlaşmasını revize etmeye yönelik bir süreci beraberinde getireceğini düşünüyor.

        Son olarak bu yeni hamlenin arkasında Fransa’nın da olabileceğini unutmamak gerekiyor.

        Diğer Yazılar