Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        EVEEEET, yine başladık. Oysa birazcık, avuç içi kadar bile olsa sevinmiş, mutlu olmuştuk. Hatta ben o sevinçle Meclis'e oybirliği çağrısı bile yapmıştım. Tasarı Meclis'e gelmişti artık, bundan sonra geçmesi an meselesiydi. Ama her zamanki gibi kursaklarımız ekstra mesaiye kalıyor. Tasarı üzerinde "kelime oyunları" başlamış her zaman olduğu gibi. Biliyorsunuz yasalar hazırlanırken bir kelimeyle oynandığında bile yasanın kapsamı, etkisi, ciddiyeti değişiveriyor. Bazen bir kelimeyle birileri zengin olurken, yine bir kelimeyle birileri büyük sıkıntı yaşayabiliyor. Şimdi bu kelime oyunları binlerce kadının heyecanla beklediği yasa tasarısı üzerinde oynanıyor. Çünkü söz konusu kelimeler eklendiğinde mesela bir anda nikâhsız ya da imam nikâhlı birliktelik yaşayan ka- dınlar bir anda yasanın kapsama alanı dışında kalıverebilecek. Ya da aile bireyleri de şiddetten korunabilecekken bu koruma dışında kalabilecekler. Sevincim endişeye dönüştü. Çünkü tasarı, üzerinde anlaşma sağlanamadığı için alt komisyona geri gönderilmiş. Oradan ne zaman Meclis'e gelir bilinmez. Bu arada her gün kadınlar kesiliyor, doğranıyor, öldürülüyor ne gam!

        Ahh Mecbure Nine'min pekmezi!

        ÖNCEKİ günkü yazımda havaalanlarında başlayacak olan sıvı kısıtlaması uygulamasından bahsetmiştim. Kızgın kadınların yanına yaklaşmayın, onlar parfümlerini, kremlerini görevlilere kaptırıp burun ve kulak bölgelerinden duman çıkaracaklar tadında şeyler söylemiştim. Gerçekten de gelen haberlere göre önceki gün havaalanlarında oluk oluk parfüm ve krem sarfiyatı olmuş. Ancak ülkemizde sadece kozmetik değil başka sıvılar yüzünden sıkıntılar da yaşanmış. Bu uygulamanın ilk mağdurlarından biri Mecbure Nine'nin fotoğrafı en acıklısıydı bana göre. Mecbure Nine artık torunlarına mı, yavrularına mı götürüyordu bilinmez ama havaalanına elinde bir pekmez kavanozuyla gelmiş. Görevliler çaresiz el koymuşlar. Mecbure Nine her şeyi çok bilen modern kadınlar gibi çemkirmemiş görevliye. "O pekmez kaç para biliyor musun seannnn!" diye inletmemiş havalimanını. "Canın sağolsun yavrum" demiş. Bu kadar. Kısa ve net. "Canın sağolsun yavrum..." Kıyamam ben Mecbure Nine'ye de kaptırdığı pekmeze de! Asıl onun canı sağolsun.

        O minibüs Beşiktaş'ın kralı mı?

        DÜN internette çok korkunç bir MOBESE görüntüsü izledim. Ve izler izlemez tüylerim ürperdi. Nefes alamadım. Görüntülerde bir minibüs şoförü, yolu kapadığı ve suçlu olduğu halde bir otomobilin sürücüsünü tekme tokat dövüyordu. Ama merak etmeyin, böyle her gün gördüğümüz "sıradan" dayak görüntüleriyle sarsılacak bir yüreğe sahip değilim. Minibüs terörü denilen şeyden hem seyir hem de durağan hallerde çeşitli kereler payımı aldığımdan hepimiz gibi ka -nıksamış bile sayılabilirim. Ama benim boğazımı düğüm düğüm edip nefes almamı engelleyen şey görüntülerde minibüsün durma şekliydi. Minibüs yolda değil, yaya geçidinin üzerinde yanlamasına duruyordu. Belli ki kurallara uyup biraz ileriden dönmek filan umurunda değildi.

        ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ GENCİ UNUTMAYIN

        Yaya geçidinin üzerinde durması da alışık olduğumuz bir şey aslında ama bu görüntü beni 2009 yılının eylül ayına götürdü. 22 yaşındaki gencecik Galatasaray Üniversitesi öğrencisi Elbruz Bilge'nin feci ölümü geldi gözümün önüne. Çok yüksek bir süratle yaya geçidinin üzerinden geçmeye çalışan minibüs yayaları tek tek altına alıyordu bu görüntülerde. Demek ki kimse en küçük ders almamış. Ne minibüsçüler aralarında bu vahşeti konuşup kararlar almış, ne de polis bu acı vakadan ders çıkarıp önlemler getirmiş. Her zamanki gibi hiçbir şey değişmemiş Beşiktaş'ta. Belli ki minibüsler, vatandaşın hayatından değerli. Belli ki onlar Beşiktaş'ın kralı! Önlenmesi muhtemel ölümlerin önlenemeyişi ve hataların tekrarını affetmek ve unutmak çok zor.

        Diğer Yazılar