Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        DÜNKÜ gazetemizin üçüncü sayfasında ibretlik bir başlık vardı: "Kemerin sesini kestiler, öldüler!"

        İstanbul Maltepe'de gerçekleşen ölümlü bir trafik olayını anlatan haberin fotoğrafları yeterince ağır.

        Aşırı hız yapıldığı her halinden belli olan otomobilin yakın plan fotoğrafı günlük hayatımızda hiç de yabancı olmadığımız bir ülke gerçeğine bininci kez ayna tutuyor.

        Otomobilin emniyet kemerleri, kemer takma sesi ötmesin diye arkadan geçirilerek bağlanmış.

        Ve büyük bir ihtimalle hafif yaralı olarak çıkacakları otomobilden, önde oturan iki gencecik insan ölü olarak çıkarılmışlar.

        Fotoğraflardan görebildiğim kadarıyla otomobilin kasası büyük ölçüde sağlam kalmış.

        Arka koltukta oturan yolcu da sağ çıkarılmış.

        Allah ölen iki gencin ailesine sabırlar versin, geri kalan hayatları boyunca hep "Acaba kemerleri takılı olsaydı şimdi yanı başımızda olacaklar mıydı?" diye düşünecekler.

        Ve canları daha da yanacak.

        Otomobillerin pasif ve aktif güvenlik önlemleri baş döndürücü bir hızla gelişen teknolojiden payını alıyor.

        Ama bu teknolojiler, aracı kullananlar tarafından doğru kullanılmadığında hiçbir işe yaramıyor.

        Artık birçok otomobil firması aktif gergili emniyet kemeri kullanıyor. Yani kaza anında kemer yolcuyu tutmakla kalmıyor, bir de geri çekerek kazanın şiddetiyle istem dışı hareketini en aza indiriyor.

        Bu da hava yastığının daha doğru çalışmasına olanak tanıyor.

        İşi iyice ileri götürüp kaza anında koltuğu da geri doğru hareket ettirerek beli koruyan otomobiller de var.

        Ama ülkemize girip plaka takıldığı anda bu teknolojilerin hiçbir anlamı kalmıyor.

        Çünkü nedendir bilinmez hayatımıza girmesinin üzerinden çok zaman geçtiği halde emniyet kemeri takmak birçok insan için sıkıntı anlamına geliyor. Bir kısım da yiğitliğinin nişanı olarak algılıyor kemer takmamayı.

        Üstelik kemer takma ikaz sesini durdurmanın kemeri arkadan bağlamaktan çok daha pratik bir yöntemi mevcut yurdumuzda.

        Fotoğrafını gördüğünüz aygıt internet sitelerinde, otomobil aksesuvarcılarında ve hatta bazı benzin istasyonlarında bir liradan başlayan fiyatlarla satılıyor.

        Böylece insan hayatının değerini de anlamış oluyoruz: Sadece bir lira!

        Geçen yaz eğitim sisteminde yapılan değişiklikleri tartıştık durduk.

        O dönemde de yazmıştım, bu kadar çok insanın trafik olayları ve cinayetlerinde hayatını kaybettiği bir ülkede okul öncesinden itibaren trafik eğitimi seferberliğini tartış-mayışımız, insanların neden emniyet kemerlerini arkadan bağladıklarını ya da bu bir liraya satılan kemer sesi susturucuyu satın alıp hayatlarını riske attıklarını açıklıyor.

        Sonra da gazetelerin üçüncü sayfasında içi kan dolu otomobillerin acıklı fotoğraflarını görüyoruz.

        Bunu ithal edene, üretene, satılmasına ve kullanılmasına göz yuman herkese yazıklar olsun!

        Yan sanayiden Youtube çözümü

        BİLİYORSUNUZ Apple, iOS 6 güncellemesinde iPad ve iPhone cihazlardan Youtube oynatıcısını çıkardı.

        Google iPhone için hemen bir uygulama yayınladı ama nedense iPad için hâlâ böyle bir resmi çözüm

        sunulmadı.

        Çok kullandığım iPad Youtube uygulamasının yerine ne koyayım diye nette dolanıp dururken Jasmine

        isimli “yan sanayi” bir uygulamaya denk geldim.

        Çok kullanışlı bir arayüze sahip olan uygulamada Youtube videolarına erişim hayli kolay gerçekleşiyor. Airplay desteği, ekran arkasının tamamen siyah yapılabildiği gece modu ve sosyal ağlarda izlediğinizi paylaşma gibi özelliklere ulaşmak, kullanımı eğlenceli kılıyor. Üstelik ücretsiz. Bir bakın isterseniz.

        Uygulamadıktan sonra iki yüz bin lira olsa ne yazar

        DÜNKÜ gazetemizin polemik konusu hayli renkliydi.

        Rusya Başbakanı Dimitri Medvedev'in kırmızı ışıkta geçen, hız sınırını aşan ve şerit ihlali yapan sürücülere yaklaşık 29 bin lira ceza verilmesini istemesi trafik uzmanları ve mağdurlarına sorulmuş.

        "Sizce ülkemizde de cezalar böyle mi olmalı" denilmiş.

        Trafikte bir yakınını kaybetmiş insanların ortak tepkisi "Daha da fena olsun" tadında gelişmiş.

        Uzmanlar ise daha ılımlı yaklaşmış.

        "Cezanın karşılığını aşar" demişler.

        Ama ne ilginç ki biri de çıkıp "Trafik mevzuatımızda yer alan kısıtlamalar doğru dürüst uygulansa bugün geçerli cezalar da hayli caydırıcı olur" diyememiş.

        İşte görüyoruz, emniyet kemeri ikazı sesini susturan cihazın satışını bile engellemek kimsenin aklına gelmiyor.

        Peynir ekmek gibi satılıyor.

        Keza trafikte gece görüşünü ciddi etkileyen çakma xenon farlar giderek daha da yayılıyor.

        Ne bunların satışı engellenebiliyor ne de bir polis çevirip bu araçları trafikten men ediyor.

        Olmadık yere radar tuzağı kurmak ve "Alkol aldık mı?" diye sormak dışında hiçbir trafik kontrolünün düzenli yapıldığını görmüyorum.

        Üstelik sadece İstanbul'da da değil. Biliyorsunuz sürekli otomobilimle bir yerlere gidiyorum.

        Her yerde durum aynı.

        Otomobilinizin farlarının, lastiklerinizin diş kalınlığının, yangın söndürme cihazınızın kontrol edildiği bir çevirmeye en son ne zaman rast geldiniz?

        Anlamakta zorlanıyorum, trafik polisleri nedendir bilinmez bu konularla hiç ilgili değiller.

        E, böyle olunca da 200 bin lira ceza konsa ne yazar, konmasa ne...

        Nasılsa kontrol eden kimse yok...

        Diğer Yazılar