Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ali Sürmeli'nin, özde değil sözde bir entelektüel olarak kıskançlıkla gözü döndüğünde nasıl da cahil bir erkek kılığına girip kadına şiddette sınır tanımayacağına ve sonra yani yediği haltın farkına varınca nasıl kıvırttığına acı içinde tanık olduk.

        Bu konuyla ilgili ilk haber yeterince tuhaftı zaten.

        Bir aktör, aktris olan sevgilisi tiyatro oyununda öpüşüyor diye galayı basıp kızcağıza hem yumurta hem de yumruk atmıştı.

        TİYATROCULAR SUSPUS

        Sonrasında ise kendini savunması için Radikal Gazetesi'nde tam bir sayfa emrine amade edildi.

        Galada gözü dönmüş bir namus bekçisi gibi elinden ve dilinden gelen şiddeti esirgemeyen adam, Radikal'e hem de röportaj değil kendi kaleminden o geceyi anlattığı yazısına, "Yumurta ben atınca mı faşist oluyor" diye başlık atmış ve ilk satırdan itibaren, "Ne yapsam da konuyu çarpıtsam, lafı dolandırsam" sanatının ince örneklerinden birine imza atmıştı.

        Sanatla pornografinin, şiddet olayını gerçekleştirdiği "Matmazel Julie'den Esinti" isimli oyunun yeni yorumunda birbirine karıştığını anlattığı ve lafı olağanüstü derecede kabiliyetle dolandırarak entelektüel düzeyini özellikle ortaya sermeye özen gösterdiği yazısını okuduktan sonra Sürmeli'nin durduğu yer gayet net görünebiliyordu: "Sevgilin tiyatro sahnesinde öpüşürse ben gider yumruğumu, yumurtamı çakarım arkadaş! İnanmazsanız Nietzsche'ye sorun!"

        Peki tiyatroda bir tiyatrocu tarafından gerçekleşen şiddet olayının ardından en oldu?

        Hiçbir şey.

        Ne tiyatrocu dostlardan sağlam bir ses, bir haykırış yükseldi, ne de diğer sanatçılardan.

        Olay bir süre Cihangir kafelerinde lezzetli lezzetli ve tercihen bol kıkırdamalı dedikodu meclislerine meze oldu.

        Gülüşüldü, konuşuldu geçti gitti.

        Şiddeti gerçekleştiren erkek, Radikal'de baş tacı edildi.

        Belki de gerçekleştirdiği şiddet eylemi kadar ürpertici yazısında bir de hesap sordu basından hiç utanmadan.

        Çıktığı televizyon programında bile özür dilemedi, canını ve gururunu kırdığı kadından.

        Tüm bu olaylar başladığından beri kendisine en güzel cevap, dün kendisine şefkat dolu kollarını açan Radikal Gazetesi'nde yazısı yayınlanan oyunun yönetmeni Mehmet Ergen'den geldi.

        Ergen bir replik yazmış Ali Sürmeli için.

        Büyük bir ihtimalle kendisinden bu repliği, kadına şiddetin her alanda diğer erkekler tarafından şefkat ve anlayışla karşılandığı ataerkil dünyamızda duymayız ama burada paylaşmak biraz içimi soğutacak.

        ZİHNİNE SAĞLIK ERGEN

        Ergen'in nefis repliği şöyle: "Edep, ahlak sahnede kadın bedeni gibi boş laflarla medyayı uyutmaya kalktım, gerçekte sevgilimi kıskandım deme yürekliliğini gösteremediğim için gidip bakkaldan yumurta aldım."

        İyi ki varsınız Mehmet Ergen. Zihninize sağlık.

        Ama ne yazık ki varlığınız, kadınları Ali Sürmeli gibi aldığı sanatsal kültürle bile ataerkil bağlarından uzaklaşamayan, bir eli erkekliğinde diğerinde ise kadınına atmak üzere yumurta gezdiren kafadan koruyamıyor...

        Konsolos eşi halay çekiyor olmalı

        HATIRLARSANIZ geçen ay İsviçre Konsolosu'nun eşi Andrea Köppel, kullandığı arazi aracıyla bir motosikletli çifte arkadan çarpmış, sonra da yaralıları olay yerinde bırakıp kaçmıştı.

        Olayın ardından Türk yasalarına göre yargılanacağı açıklandığında bu köşeden konsolos eşi hanımefendinin nasıl sevinç içinde olacağını yazmıştım.

        Düşünün, üzerinde iki insan olan bir motosiklete arkadan çarpıyorsunuz ve sonra yaralılara yardım edip onları ivedilikle hastaneye taşımak yerine kaçıyorsunuz.

        Yani resmen kastediyorsunuz onları öldürmeye.

        Sonra da tutuksuz yargılanıyorsunuz.

        MASRAFI DA KARŞILAMAMIŞ

        İnsanların eften püften ve çoğunlukla olmayan nedenlerle tutuklanmaya can atıldığı adalet sistemimiz, trafikte insan hayatına kastedenlere müthiş anlayışlı yaklaşıyor.

        Dün Milliyet'te Ayşe Sorucu imzalı haberde, o trafik olayında canına kastedilen çiftin durumu anlatılıyordu.

        Erkek olan sol kolunun fonksiyonlarını yüzde doksan oranında kaybetmiş.

        Allah yardımcısı olsun. Hayatı mahvolacak şimdi.

        Peki konsolos hanım, çifte hastanede sahip çıkıp masrafları karşılamış mı?

        Hayır.

        Belli ki hanımefendi suçlunun korunduğu bir ülkede yaşıyor olmanın tadını sonuna kadar çıkarmaya kararlı.

        Bilirsiniz biz sevinçlerimizi halay çekerek kutlamayı severiz.

        Bayan Köppel de bir halay kursuna yazılsa iyi olur.

        Sevinmek ve halay çekmek için çok nedeni var çünkü!

        Diğer Yazılar