Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bedir Bedir iyi tiyatro seyircisinin takip ettiği, hayran olduğu ve aslında çok da merak ettiği ilginç, güçlü ve özel bir oyuncu. Cevapları da yalın, kısa ve çarpıcı oldu haliyle. Sanatın gizli ve güzel kahramanlarından her zaman zarif ve sürprizli fikirler edinmek ne güzel! İyi insanlar olduğunu bilmek ve özellikle zor günlerde sanata sığınmak gerçekten en güzel çare değil mi? Buyurunuz iki kere Bedir’in abartısız reçete niteliğindeki cevaplarına…

        • Özellikle Yalnızlar Kulübü, İstenmeyen ve Üst Kattaki Terörist ile tiyatro severlerin hafızasında unutulmaz karakterler yarattınız. İsminiz tiyatro izleyicisi için iyi bir oyunu garanti ediyor. Bir oyunda oynama kriterleriniz nedir?

        Öncelikle çok teşekkürler bu övgü dolu giriş için. Bir oyunda oynamanın hem çok kriteri var hem de hiç yok gibi. Bazen kendiliğinden başlıyor süreç bazen uzun uzadıya düşünülüyor. Ama kısaca oyun metni, ekip, zaman, karakter ve içinde bulunduğum haleti ruhiyeye göre değerlendiriyorum. Bir de ortak sıkıntılar ve amaçlar varsa ne güzel.

        • Siz mi bu metinleri seçtiniz, yakıştığınız için mi seçildiniz? Karakterlere kendinizden bir şeyler mi katıyorsunuz ya da o karakterler nasıl siz oldu? (Gözümle gördüm olmuştu!)

        Yalnızlar Kulübü'ne 2-3 günlük okuma provasından sonra başladım, Üst kattaki Terörist'e Sami (Berat Marçalı) istedi. Hatta ben çok hevesli başlamadım, sonra ''iyi ki'' dedim. İstenmeyen için ilk konuştuğumuzda Ceren (Ercan) ve Gülce (Uğurlu) ile henüz oyun metni yoktu ama hikaye ve düşünceler beni çok heyecanlandırmıştı. Farklı gruplarla ve insanlarla çalışmayı gözetirim, bazen olmamı isterler bazen ben olmak isterim. Her karakterin farklı istek ve amaçları ruhu ve bedeni var, bazı karakterler çok yakınımdadır bazıları ise uzak. Ortak noktalarımızı bulmak onları anlamaya çalışmak, dinlemek, hak vermek o karaktere… Bir yerden sonra oyuncu ile karakter arasındaki sınır silikleşiyor sanırım iç içe giriyorlar. çok yakın arkadaşların birbirlerinin cümlesini tamamlaması gibi.

        • Oyuncu kimdir? Sıradan bir meslek midir, oyuncu sanatçı mıdır?

        Oyuncu kimdir? Kocaman bir soru! Bu soruya çoğu kişi oyuncu mütevazı cevaplar verir. Ben özellikle bu sıralar bu konuda müzdaribim. Herkes oyunculuk yapabilir dendikçe gerçekten de herkes oyunculuk yapabileceğini zannetti. Bazı değerlere sahip çıkılması gerektiğine inanıyorum. Kimse 1-2 haftada kompozitör, bestekar, ressam, müzisyen olamıyorsa oyuncu da olamaz. Ben sadece bencesini cevaplayabilirim. Oyuncu her insan gibi üzülür, ağlar, sevinir kendi dışındaki dünyayı anlama iç güdüsüyle yaşar, bakar, sorgular sonra bir kalabalığın karşısına çıkarak bazı şeyleri anladığını ve bunları anlatabileceğini iddia eder. Asla tamamlayamaz kendini ve sürekli eksiktir oyuncu, sanılanın aksine yalan söyleyemez söylediklerinde samimidir ve hepsinden öte sahneye bağımlıdır, bir yolunu bulup mutlaka sahneye çıkar. Oyuncu aslında oyuncu olamayandır bir türlü.

        • Katharine Hepburn “Bu işi yaparsınız çünkü benmerkezcisinizdir. Çok utanç verici bir meslektir.” derken abartmış mı, saçmalamış mı?

        Söyleyen Katherina Hepburn ise vardır bir doğruluk payı, bir kulak vermek gerekir:)

        • Oyunculuğun ağırlık merkezi yetenek mi, performans mı, ya da sadece çalışmayla hepsi halledilir mi?

        Oyunculuk tarifinin zor tarafı hakkında bir sürü fikrimiz var ama tek bir formülle anlatılamıyor oluşu. Yetenekli ama başarısız olursunuz, çalışır ama yetersiz olursunuz, çalışmadan iyi bir performans sunarsınız. Hepsi olur ya da hiç biri olmaz. Sanırım sadece çalışarak iyi bir oyuncu olunmayabilir ama sadece yetenekle de olamayabilirsiniz!

        • Oyuncunun fiziksel özellikleri canlandırdığı eylemi yorumlama da önüne engel olur mu? Yani bazıları en baştan meslek açısından zengin ya da fakir, şanslı ya da şanssız mıdır?

        Oyuncunun fiziksel özellikleri ne kadar büyük bir engeldir bilmiyorum. Bazı engeller başka bir tarafınızı geliştirmeniz için sunulmuş bir fırsatta olabilir. Hayranı olduğum oyuncuların ifadelerini de çok özel bulurum, ne yaparsam yapayım o ifadeye asla ulaşamayacağımı düşünürüm. Herkes kendindeki biricik olanı keşfederse şans ya da şanssızlık olmaz ama bazıları üstün doğar.

        • Oyuncu canlandırdığı karakter içinde kendini tamamen siler mi, silebilir mi? Gerçekten içinde hiç kendisi yoksa herkes her rolü aynı mı oynar? Mümkün mü?

        Kendini tamamen silmek ruh sağlığını kaybetmek olur. En iyi ihtimalle çoğunu rol kişisine verdiğiniz bedeninizin ve ruhunuzun az da olsa bir yerlerinde oyuncu kimliğiniz olmalı. Ve hiç kimse istese de bir rolü bir başkasıyla aynı oynayamaz, en iyi ihtimalle taklit eder. Her oyuncunun elindeki en büyük değer kendisi olmasıdır, işte biricik olan da budur.

        • Toplumda espri ve taklit yeteneği olan çocuklara oyunculuk yakıştırılır hemen. Veri midir bunlar, ya da var mıdır belirtileri? Aileler bu semptomları gösteren çocuklarını döve döve vazgeçirsin mi, seve seve kursa, derse, okuluna mı yollasın?

        Eveet, şimdi tiyatronun doğuşu taklit ilkesine dayanır ama bu tabii ki iyi bir 'Süleyman Demirel' taklidi olarak anlaşılmasın, doğanın sanatı bir taklididir bu. Bence iyi bir taklitçiden iyi bir taklitçi olur. Tabii ki her insan kadar oyuncu olma potansiyeli de vardır.

        • Günümüzde kurumsal şirketler çalışanlarının performanslarını ölçüyor, tartıyor, değerlendiriyor. Oyunculuk için bu mümkün mü? Bu ölçüler ölçü müdür?

        Göreceli olmakla birlikte değerlendirilebilir tarafları da vardır. Sahnede bakmaya utandığım oyuncuların arkasından methiyeler de duydum, kıskanarak izlediğim oyunculardan hiç bahsedilmediğini de bilirim.

        • Sizde kalan bir karakter var mı? Hani yani gitmeyen, arada içinizde konuşan? Oyuncu canlandırdığı karakterle arkadaşlık eder mi? Ondan öğrenir mi mesela? Ya da Allah korusun karakteriyle konuşur mu?

        Bana çok şey katan, öğreten karakterler vardır oynadığım ya da izlediğim. Onları severek hatırlarım. Arada eski bir dosttan bahseder gibi bahsederim yolumuz kesiştiği için hepsine minnettarım.

        • Bedeniniz nedeniyle kazandığınız ya da kaybettiğiniz rol var mı? Oyuncu her rolü mü oynar, kendisine yakıştırılana mı kıstırılır? O zaman ne kıymeti kaldı ki?

        Bedensel uygunluktan benim anladığım inandırıcı olmak. Semih'in Kürt olması, İstenmeyen deki Haled'in Mısırlı olması benim çok uzağımda değildi. Bazen de teknik olarak bedeni iyi kullanmak demektir bedensel uygunluk, o da ya vardır ya yoktur. Ama bir rol için bedensel uygunluğun yanında karakterinizin inandırıcı olması için yapmanız gereken çok daha elzem şeyler de vardır. Karakterin isteklerini karşılayabildiği, oyunun öz ve biçimini algılayabildiği sürece oyuncu her rolü oynayabilir. Ben bana yakıştırılan rolleri oynamaktan daha çok oynamak için heyecanlandığım karakterleri tercih ederim.

        • Oyunculuk yaparak geçinmek mümkün mü? Geçinemeden oyunculuk yapmak mümkün mü?

        Kurumsal bir tiyatroda evet, TV dizilerinde oynayarak evet, popüler tiyatrolarda eğlencelik işlerde evet ama ben ve benim gibi yüzlerce oyuncunun var olmaya çalıştığı küçük ve var olma çabasında olan tiyatrolarda imkansız. Ama şimdiki haliyle imkansız! Hali hazırda geçinmeden yapıyoruz mümkün olabildiği kadar mümkün işte.

        Diğer Yazılar