Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bazıları şeffaflık ilkesini fetiş haline getirirler. Hayatın her alanında demokrasi, açıklık ve hesap verilir olmak önemlidir onlar için. Dahası bu ilkelere sahip çıkmak, entelektüel ve saygın olmanın önkoşulu haline getirilmiştir.

        Bu duyguları elbette anlıyorum. Hayatın birçok alanında ben de geçerli olmasını isterim bu yaklaşımın. Ancak galiba devlet işlerinde gizlilik ve biraz da yalan geçerli olmak zorunda.

        Bundan sonra yazacaklarımı bir çerçeveye oturtmanız için kendimle ilgili bazı konuları açıklamalıyım. Ben insanlara fazla güvenmem ve pek sevmem. Hele bir araya gelip kalabalık oluşturduklarında onlara güvenim sıfırlanır.

        Kalabalıkların çeşitli kategorileri olan zümreler, sınıflar, halkalar benim için katiyen güvenilemeyecek, uzakta durulması ve eğer hayatta olumlu bir iş yapılacaksa uzakta tutulmaları gereken kategorilerdir. Bunu aramızdan çıkardıktan sonra devam edeyim.

        Devlet ile şeffaflık kavramlarını bir arada kullanmak, ortaya çıksa çıksa bir oksimoron çıkarır. (Oksimoron, yan yana kullanıldıklarında anlamsızlık oluşturan iki kavrama denir.)

        Çağımızın karmaşık yapıdaki toplumlarında birbirleriyle uzlaşmaları zaten imkânsız olan, çıkarları tamamen zıt olan ve belki de birbirlerinden fazla hoşlanmayan çok çeşitli grup, sınıf veya zümre vardır. Devlet politikalarında bunları daima aynı yolda yürütmek ve belirli uzlaşmalar sağlamak pek mümkün olmayabiliyor.

        Her devlet politikası, her toplumsal grupta duygusal tepkilere yol açar. Bu tepkilerin uzlaşması da söz konusu olmadığından devletin çatışmalara istemeden de olsa yol açması durumu doğar. Hele kritik konular söz konusuysa bu tür çatışmalar, uzlaşmazlıklar kırılmalara bile neden olabilir.

        Ancak devleti yönetenler bazen böyle kritik kararlar almak zorundadır. Yakın tarih boyunca derin devletler işte bu nedenle var olmuşlardır. Çünkü resmi devletin almış gibi görünmemesi gereken kritik bazı kararları gayri resmi devlet mekanizmaları alır ve uygular.

        Bütün bunlar okunduğunda sevimsiz gelse bile hayatın bir gerçekleridir. Son girişilen barış sürecinin bu anlamda kritik olacağı herhalde baştan belliydi. Süreçte yolda çıkan bazı teknik aksamaların da sürpriz olmaması gerekiyor.

        Çünkü toplumun her kesiminin bu süreç hakkında duyguları, düşünceleri var ve hemen her kesim de kendisinin haklı olduğunu düşünüyor. Şimdi yaşanmakta olanlara bakınca "Acaba" diyorum, "Bu süreç baştan itibaren tamamen gizli mi yürütülseydi ki?"

        Açıkça söyleyeyim, bu tür kritik aşamalarda kitlelere bazı yalanlar da söylenmesi gerekebilir. Amaç güzelse yolda bazı yalanlara bile destek veririm ben. Gizlilik ve yalanlar, devlet işlerinde bence ana ilkeler olmalı. Talep edilen şeffaflıklara ancak süreçlerin bir aşamasında o da çok kaçınılmazsa girilmeli.

        Şimdi tüm ömrünü, hayatın gerçeklerinden kopuk olarak yaşamaya alışmış bazı demokratlar, bunları yazdığım için beni eleştirecekler.

        Biliyorum ki çoğu insan bu dediklerimin doğru olduğunu içlerinde hissetseler bile, doğru olduğunu kabul etseler bile "Bu kadar da açık söylenmez" tavrında olacaklar. Ben doğru olarak bildiğimi ne kadar sevimsiz gözükse de ifade etmeye kararlıyım.

        Evet, bir çalkantı yaşandı ama barış süreci, akması gereken yerde gidiyor. Kaybedilmiş bir şey henüz yok. Bence en azından bundan sonra gizliliğe ve kontrollü yalan süreçlerine gidilmesinde yarar var.

        Muhalefet de artık, "Bize açıklama yapılsın" ısrarından bence vazgeçmeli. Sızmalar konusunda neredeyse eleğe benzeyen CHP gibi bir oluşuma, gizlilik gereken süreçlerde katiyen bilgi akışı sağlanmaması gereken bir fırsattır bu.

        Yazımı bu sevimsiz gerçekle bitirmek istiyorum.

        Haber sızması

        EĞER ben bir gazeteci olarak bazı devlet işlerinde gizlilik olması ilkesini savunuyorsam, en azından tavırlarımda bir tutarlılık olması için haber sızması süreçlerine de karşıyım.

        Haber sızdıranları da eğer devlet içindeyseler, hizmet etmeleri gereken kuruma ihanet içinde olduklarını düşünüyor, eğer değilseler de bir an önce sorumlu olmaları gerektiğine inanıyorum. Ayrıca sızdırılan haberlerle gazetecilik yapmanın da büyük gazetecilik filan olduğunu düşünmüyorum.

        Eğer bunun büyük gazetecilik olduğunda ısrar edilecekse, bir süre daha büyük olunuvermesin, sonra olursunuz demeliyim.

        Derin devlet

        DEVLET mekanizması siyasetle iç içe geçmiştir doğal olarak. Bu yüzden resmi devlet, tarihin her aşamasında gereken bazı kritik kararları alıp uygulamaya zorlanabilir. Derin devlet süreçleri işte bunun için oluşturulmuş ve hemen her devlette vardır.

        Türkiye'de eskinin derin devleti, hepimiz gözü önünde yıkıldı. Ancak her iktidarın olduğu gibi AK Parti'nin de bir derin devlet mekanizmasına ihtiyacı olduğu açıkça görülüyor.

        Derin devletin yüklenmesi gereken işleri MİT gibi bir kurumun üstlenmeye çalışması doğru değildir ve başarıya da ulaşması imkânsızdır. MİT bütün gizli yapılarına rağmen resmi devlet kurumudur.

        Sevimsizliğimin nedenleri

        BUGÜN son derece sevimsiz konularda maksimum sevimsizlikle yazmamın nedenlerine gelince, özetle söylemeliyim ben bir kader kurbanıyım.

        Apartman katında üç köpekle yaşıyoruz. İki köpeği birden, sonra da diğerini gezmeye çıkarıyorum sabahın köründe. İkisini aldığımda geride kalan ağlıyor. Komşum bundan rahatsız oldu doğal olarak. Ben de dün sabah üçünü birden gezmeye çıkarmayı denedim.

        Bir tanesi tuvaletini yapınca temizlemek için çömeldim, diğerleri çekti beni ve okul otobüsü beklemekte olan çocukların önünde yere düştüm. Ben yerdeyken yüzümü yaladılar. Sonra eve gittim, Rana grip olmuş sesiyle beni azarladı. Ardından gazeteleri okudum ve sonra da yazımı yazdım. Bilmem anlatabiliyor muyum? Bu yazılar böyle oluştu. Yani bana kızacak yerde sadece acımanız gerekiyor.

        Diğer Yazılar