Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        NEVRUZ'dan bir gün sonra gelen "İsrail özrü"nün rafa kaldırılan büyük Kurdistan projesiyle bir ilgisi var mı?

        Bence var.

        Ben yıllardır mesleğin ve hayatın oyunu sonucunda belki de istemeden bu projenin, ABD başkentinde hazırlanışına ve onu hazırlayanların bağlantılarıyla İsrail'le ortak adım adım yürütülüşüne şahit oldum.

        O projenin sonuçlanması Türkiye'nin her koşulda savaşmayı sürdüreceği varsayımına ve hiçbir barış adımı atamayacağı tahminine dayandırılıyordu.

        Bu tahmin tutsaydı Amerika ve İsrail ortak biçimde bölgesel dinamikleri de manipüle ederek bir büyük Kürdistan projesini devreye sokacaklardı. Türkiye'den de toprak alınmasını içeren bu projede Türkiye, Suriye ve İran'ı içeren bir yeni Kürdistan devleti kurulması planı vardı.

        Başbakan Erdoğan beklenmedik bir hamle yaparak bu büyük oyunu bozdu. Kendi toprakları içinde barışa adım atarak bölge içindeki dengeleri tamamen değiştirdi, ABD ve İsral'in elindeki oyun planını alıp yeniden düzenledi.

        Türkiye'nin, 21 'inci yüzyıla yeni şekil verecek kadar önemli olan bu hamlesinden sonra İsrail'i ziyaret etmekte olan ABD Başkanı Obama'nın İsrail Başbakanı Netanyahu ile "Rafa kaldırılan planlar yerine ne koyarız?" meselesini tartışmamış olması imkânsız.

        Tartışılınca da muhakkak görülecektir ki bundan sonra ABD ve İsrail'in Ortadoğu'da kendi Kürt meselesini ve terörü çözmüş bir Türkiye'nin onayı ve işbirliği olmadan bir şey yapabilmeleri mümkün değil.

        Artık bundan böyle bölgede yeni bir düzenleme yapılacaksa bu Türkiye'yi dışlayarak mümkün değil yapılamaz. ABD ve İsrail, Türkiye ile yakın işbirliği içinde olmak zorundalar.

        Türkiye ile arası bozuk olan İsrail, global dünyanın ve bölgesel dengelerin yeniden düzgün işleyiş kurallarına kavuşturulmasına bir engel oluşturuyor.

        Tel-Aviv'de bu analiz yapıldıktan ve barış sürecindeki Türkiye'nin yeni konumu masaya yatırıldıktan sonra Başkan Obama, Başbakan Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesinden sonra o telefonu Netanyahu'ya verdi ve özür dilemesine nezaret etti. Çünkü bu özür sürecinde bir aksama olmasının global maliyeti yüksek olabilirdi.

        Bütün bu analizimi dayandırdığım bir yazılı kaynak yok; herhangi bir kaynakla da konuşmadım. Ama dediğim gibi, ben istemeden de olsa bu meselenin gelişimine yıllar içinde şahitlik yapmak zorunda kaldım. Yani analizim bilgiye ve birikime dayanan tahminden ibaret.

        Uzun yıllar önce Washington'da, Pentagon'un bir odasında tesadüf veya planlanmış olarak bir harita gördüm. Türkiye'den de alınacak topraklarla oluşturulacak bir büyük Kürdistan'ı anlatıyordu o harita. Bölgede ne hareketlenme olsa o harita yıllar içinde daima çeşitli kaynaklardan ortaya çıktı. Washington'da o haritayı çizen neocon'lar İsrail ile daima ilişki sürdüren çifte vatandaşlı (Amerikan ve İsrail vatandaşı) casuslardı.

        Türkiye'nin her koşulda ne olursa olsun savaşmayı sürdüreceği ve sertleşeceği varsayımıyla hazırlanan bu planda varsayılan koşulların oluşması durumunda Kürtlerin Türkiye'den ayrılma talebini ortaya sürecekleri tahmin ediliyordu.

        Hesapta olmayan, Türkiye'nin değişeceği ve AK Parti gibi bir partinin iktidara gelip sorunlu demokrasimiz üzerindeki askeri vesayeti tamamen kaldırıp Kürtlerle barış sürecini başlatacağıydı. Bu başarılınca tüm hazırlıklar, o harita ve beklentiler boşta kaldı. Ve Türkiye ile uzlaşılması ve onun yanında yer almak zorunlu hale dönüştü.

        Anlayacağınız Başbakan Erdoğan barış sürecinde aldığı tüm risklere rağmen süreci kesintiye uğratmadan bu aşamaya getirerek aslında Türkiye'yi büyük riskten ve acılardan kurtarmış olabilir.

        BUNDAN SONRA NE OLUR?

        Kesin olan bir şey var: Türkiye bundan sonra tartışılmaz biçimde global dünyanın en önemli lider ülkelerinden bir tanesidir. Bölgesinde ise büyük abidir. 21 'inci yüzyılın başlarında global dünyanın yeni işleyiş kuralları yazılmaya başlandı. Türkiye'nin bu yazım işleminin dışında kalıp tekrar ikinci sınıf ülke düzeyine düşmesi ihtimali vardı. Ancak Başbakan Erdoğan muazzam bir hamle yaptı ve büyük riskler alarak bir süreç başlattı ve şimdi de sonuçlandırmaya gidiyor. Bu olunca Türkiye tekrar büyük ülke konumuna oturdu. Ekonomisiyle ve bölgesel gücüyle Türkiye global dünyanın yeni, işleyiş kurallarını yazma işine dahil oldu. Dikkat edin, bu lafımı bir yere yazın: Türkiye artık çevre ülke konumundan çıkıp dünyanın merkez ülkesi olmaya hızla adım atacak.

        Bir özür bekliyorum

        YILLARDIR "Türkiye merkez ülke olacak; bölgenin lideri, büyük abisi olacak" diye yazdım durdum. Bazı iflah olmaz çevreler bu yazıları daima benim kendimi satmamın delili, benim artık AK Partili olmamın kanıtı olarak anlattılar. Bu yalana inananlar da oldu. Bir gün haklı çıkacağıma inanarak hiç geri adım atmadım, yoluma devam ettim. Yıpratma kampanyası da sürdü. Duygularıyla düşünen doğal çevremdeki bazı arkadaşlar ile aramız bozuldu ama o kadar. Şimdi ne oldu? Benimle bozuşmaya çok istekli aynı insanlar, olan bitenden şaşırmış haldeler ve Erdoğan'ın hakkını teslim etmeye başladılar. "Bir özür bekliyorum" dedim başlıkta, ama gelse bile kabul etmeyeceğim. Çünkü çapsız önyargılı insanlarla muhatap olmak istemiyorum. Güzele güzel diyemeyen, doğruya doğru diyemeyen bu insanları artık hayatımda istemiyorum.

        Evet güzelleşmem gerekirdi

        MR. Gurme'nin daha iyi olabilmesi için sadece tek bir öneriyi, anlamlı buluyorum. Sunucunun daha estetik ve daha düzgün bir adam olması gerekiyordu. Bununla ben de aynı fikirdeyim. İnanın çekimlere baktıkça ben de "Keşke daha güzel olsam" diye çok düşündüm, ama bunun için maalesef hayli radikal bir estetik ameliyat gerekecekti. Sadece göbeğime uygulanması gereken yağ aldırtma operasyonlarının (tek operasyon yetmez bir dizi gerekiyor) bile maliyeti olağanüstüydü. Suratımı düzenleseniz başka yerlerden fauller bolca, enimi düzenleseniz boyumda problemler olağanüstü boyutlarda. Programa "Mr. Frankenstein" adını verseydim bir problem olmazdı, ama kabul etmek gerekir ki bu sunucuya "Mr. Gurme" adı pek garip kaçmış.

        Diğer Yazılar