Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        EĞER din derslerinde arzu edilen seçme özgürlüğü sağlandı diye biz eğitim sisteminin çok ihtiyacı olan reformları bir an önce yapmazsak, Türkiye olarak büyük bir yenilgiye hazırlanalım.

        Milli eğitim sistemleri artık her ülke için bir ulusal güvenlik ve ekonomi sorunu olarak nitelendiriliyor.

        Eğitim artık bir ulusal güvenlik sorunu çünkü yeni kurulmakta olan dünya düzeninde hangi ülkenin başarılı olacağı ve hangisinin de kaybedenler sınıfında olacağı ve hatta sistem dışına itileceği, eğitim sistemleri tarafından belirlenecek.

        Dünya ekonomisi çok hızlı bir şekilde değişiyor. Üretim süreçleri neyin nerede ve nasıl üretildiği öyle farklı biçimler aldı ki, dünyadaki güç dengeleri öylesine değişmekte ki... Gözümüzün önünde yepyeni bir dünya kuruluyor ve hatta sadece bu değişimden dolayı ekonomi bilimi baştan sona değiştirilmek zorunda kalabilecek.

        Bu yeni global düzen insanlarının gelecekte anlamlı ve verimli yaşayabilmeleri için bu dünyanın taleplerine hazırlıklı olması gerekiyor. Eski iş yapma anlayışlarının tamamen değiştiği, başarılı olmanın şartlarının yeniden tanımlandığı, işadamı olmanın koşullarının yeniden belirlendiği ve yepyeni iş dallarının açıldığı bu kritik dönemde çocukları bu belki de belirsiz olan geleceğe en iyi şekilde hazırlamak, her ülkenin karşı karşıya bulunduğu en zor iş.

        Bütün uzmanlar bu sistemde sadece bilgi depolamanın önemli olmadığını, ama kişinin sorun çözücü bir zekâya sahip olmasının ve doğru soruları soracak şekilde, gelecekteki sorunları çözecek bir beyne kavuşturulmasının çok önemli olduğunu söylüyorlar.

        FİNLANDİYA:

        İşte bu yüzden Finlandiya'nın eğitim sistemi yeni global dünyada ön plana çıkıyor. Çünkü Fin sistemi çocuklarını 21 'inci yüzyıla uygun olarak yetiştirme gücüne sahip. Yeni dünyanın yeni süper gücü Çin de eğitim sistemini Finlandiya'dan kopya ettiği ilkeler doğrultusunda yeniden kurdu. İşte bu yüzden Şanghay'daki okullar, matematik, okuduğunu anlama anlamlandırma ve bilim kategorilerinde dünyanın bir numaralı okullarına sahip durumdalar.(Thomas Friedman ve Michael Mandelbaum'un, "That Used to Be Us" adlı kitabı s.106)

        OECD tarafından oluşturulmuş bir test sistemi var Programme for International Student Assessment (PISA) olarak bilinen bu test, her üç yılda bir tekrarlanıyor. Bu test, her ülkede seçilen binlerce öğrenci üzerinde eleştirel ve yaratıcı düşünmeyi ve 21 'inci yüzyılın işyerinde gerekebilecek diğer yetenekleri ölçüyor.

        Üç ana kategori var; matematik, okuma ve bilimsel bilgi. Bu üç kategoride de sadece verilmiş bilgilerin hatırlanması test edilmiyor, ancak o bilgilerle öğrencilerin kendilerine verilen soruları eleştirel ve yaratıcı olarak düşünüp nasıl çözdükleri araştırılıyor. (OECD PISA 2009 database)

        Çin'in birçok bölgesindeki okullar bu listenin birincilik de dahil bir üst sırasında yer alıyorlar. Dediğim gibi Finlandiya da var. Burada Çin'in bir özelliği de ortaya çıkıyor: Bu ülke kopya ettiği sistemleri daha iyi hale getirip yoğun olarak kullanma becerisine sahip. (Robyn Meredith, The Elephant and the Dragon) Pisa araştırması listelerinde Amerika, en fazla orta sıralarda ve genellikle de alt sıraların üst taraflarında yer alıyor.

        TÜRKİYE'NİN DURUMU HOŞ DEĞİL:

        Türkiye ise PİSA araştırmalarında daima çok kötü sonuçlar alıyor. Türkiye PİSA listelerinde an alt sırada.

        Tabii ki öğrencilerimize okuma, matematik öğretiyoruz ama bu bilgilerle eleştirel ve yaratıcı düşünme doğru soruları sorup doğru orijinal cevaplar bulmayı öğretemiyoruz. Yani milli eğitim sistemimizde bir içerik sorunu var. Bu yazıya hazırlanırken yaptığım okumalar sonucunda gördüğüm, Türkiye'nin son yapılan değişikliklerden sonra, arzusunun Finlandiya veya Çin yönüne gitmek olduğudur.

        Ama siyasi otoritenin din derslerinde sağlanan seçme özgürlüğü meselesi üzerinde çok durması ve sanki en önemli sorunumuz buymuş gibi davranmaya başlaması beni endişelendirdi doğrusu.

        Çünkü dünya her gün değişiyor ve hatta değişim hızı olağanüstü olmaya başladı. Eğer bu yeni dünya düzeni içinde kendimize güzel bir yer kapacaksak ve kaybeden ülke konumunda olmayacaksak, milli eğitim sisteminde gerekli düzenlemeleri, dünyadaki örneklere de bakarak bir an önce yapmalıyız.

        BAŞARILILAR NE YAPIYOR:

        Eğitim sistemlerinde başarılı olan ve dünyaya örnek teşkil eden ülkeler ne yapıyorlar? Özetle... Öğrencileri durmadan test etme sisteminin dışına çıkarıyorlar. Öğrenciyi bilgi depolanacak varlık olarak görmüyorlar. Her öğrenciye grup içine sosyal ilişkileri düzgün olarak yaratıcı fikirlerle katılma becerisi ve arzusu veriyorlar. Öğrencilere gerçek yaşam içinde karşı karşıya kalacakları sorunlara benzer sorular veriyorlar ve ilk önce onlar hakkında eleştirel düşünceyle formüle edilmiş sorular sormalarını daha sonra da bu sorular doğrultusunda yaratıcı çözümler üretmelerini istiyorlar. Ayrıca bu sistemlerde yaratıcı ve üzerine iyi düşünülmüş oyunlar oynanması da çok önemli.

        Ayrıca velilerin de bu sistemin içinde olmaları ve daima sorular sorarak, daha fazla talep ederek eğitim sistemini yönlendirmeleri de isteniyor.

        KAPLAN ANNELER SENDROMU:

        Bu son koşulda bir problem var. Biliyorsunuz ki Şubat 2011 'de Yale Üniversitesi'nin bir profesörü olan Çin kökenli Amy Chua, "Battle Hymn of the tiger mother" adlı bir kitap yazdı ve Çinli annelerin okulda başarılı olmaları için çocuklarını nasıl da adeta bir sıkıyönetim altında yaşattıklarını anlattı. (Duyduğuma göre bu kitap çevriliyormuş, yakında Türkçe'si de piyasaya sunulacakmış.)

        Tabii arzu edilen bu değil. Zaten Çin'deki okullar da bu geleneğin dışına çıkıyorlar, çocuklarını daha özgür ortamlarda yetiştiriyorlar.

        Bu konuda detaylarda söylenebilecek çok şey var ve hatta her detay da bana ayrı bir yazı konusu olabilirmiş gibi geliyor.

        Bu yazının amacı sadece ülkemizdeki eğitim sisteminde çok önemli sorunların olduğuna dikkat çekmekti. "Bunu hepimiz zaten biliyorduk" diyebilirsiniz, ama bu sorunumuzun yakın gelecekte bizim bir ulusal güvenlik sorunumuz haline geleceğini ve bizi dünya sistemindeki kaybetmiş ülkeler kategorisine sokabileceğini belki düşünmemişsinizdir. Ben buna dikkat çekeyim de sonra isterseniz detaylar hakkında yazar ve tartışırız.

        İKİ TİPİK PISA TESTİ SORUSU (BİLİM BÖLÜMÜ SORUSU):

        "Benzinle çalışan otobüsler çevre sorunlarına yol açar. Şehirde bir de tramvaylar var. Bunlar tepeden geçen elektrik hatlarından güç alarak işletiliyor. Bu elektrik akaryakıtla işletilen bir elektrik güç istasyonundan sağlanıyor. Şehirde tramvayları destekleyen grup tramvayların hava kirliliğine yol açmadıklarını söylüyorlar. Bu destekçiler haklılar mı? Cevabınızı detaylı anlatın ve anlamlandırın."

        Bu da matematik sorusu: Bir pizzacı aynı kalınlıktaki farklı büyüklükte iki farklı pizza üretip satmaktadır. Küçük olanın çapı 30 santimetre ve fiyatı da 30 liradır. Daha büyük olanın çapı 40 santimetre ve fiyatı da 40 liradır müşteri için hangi pizzadan yemek daha avantajlıdır? Cevabınızda yürüttüğünüz mantığı net olarak açıklayın.

        ÖĞRETMENLERİN ÖNEMİ:

        Çalışmalar gösterdi ki bir insanın iyi öğretmen olması, sadece eğitimiyle bağlantılı değil. İyi öğretmen olmak insanın içinden gelen bir duyguymuş; sadece fark yaratmayı isteyenler, orijinal ve yaratıcı düşünebilenler ve risk almaktan korkmayan hırslı insanlar iyi öğretmen olup 21'inci yüzyıla hazır insanlar yetişti-rebiliyorlarmış. Bu tür öğretmenlere Çin'de "meşhur öğretmen" deniliyor ve toplum onlara çok saygı gösteriyor. Çin'de meşhur öğretmenler Amerika'da da "usta öğretmenler" diğer öğretmenlerin eğitilmesinde de kullanılıyor.

        Diğer Yazılar