Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Konuk yazar

        Büyük pastaya göz dikmenin çok ötesine giden sosyal medya araçları artık pastanın kendisi haline gelmeye başladı. Başka bir pasta yapmaya üşenen milletimiz de pastanın çileklerini elde edebilmek için iştahla çabalıyor. Özellikle sayısı çok az olan girişimcilerin umudu kesip var olan yapıya entegre olmaları bizi umutsuzluğa itmekte...

        Ekim ayının başına kadar Türk sitelerine trafik sağlama konusunda adeta doping görevi gören Facebook’un duruma el koyması bütün oyunun kurallarını değiştirdi. Artık yüzbinlerce tekil ziyaretçiye Facebook sayfaları üzerinden ulaşan sitelerden eser yok. Sebebi ise basit, Amerikan kurnazlığı!

        Facebook yavaş yavaş ticari bir platform haline mi geliyor?

        Facebook’u ilk kullandığımız yıllarda masum şekilde fotoğraflarımızı, düşündüklerimizi, sevdiğimiz veya sevmediğimiz her şeyi palaşıyorduk ve hala da paylaşıyoruz. Biz aynıyız fakat Facebook, sadece bireysel kullanıcılarına daha iyi hizmet sunmanın ötesinde bir tık ileriye giderek hizmetlerini firmalar için de sunmaya başladı.

        Bununla birlikte yeni bir kavram da doğmuş oldu: “Facebook Pazarlama” (Facebook Marketing). Firmalar açısından hedef kitlesindeki müşterilerine ürünlerini veya servislerini tanıtabilecekleri, kendi web sitelerine trafik sağlayabilecekleri ve ürün satışlarını yönetebilecekleri bir platform doğmuş oldu. Kısacası Facebook, firmalar için her türlü özelliği bilinen ve bunlara kolaylıkla erişibilen bir veritabanı haline geldi. Biz kullanıcıların oluşturmuş olduğu her türlü içerik, beğeniler ve profil bilgileri sayesinde inanılmaz boyutta potansiyel müşteri ağı oluştu.

        Kullanıcıların beğenileri ve profil bilgileri nasıl işe yarıyor?

        Bir firma sahibi olduğunuzu düşünün. Facebook üzerinde firmanıza ait bir sayfanız var. Yeni ürününüzü de bu sayfa üzerinden sayfanızı beğenen potansiyel müşterilerinize tanıtmak istiyorsunuz. İki seçeneğiniz mevcut: organik şekilde ürününüzü ve özelliklerini sayfanızda paylaşırsınız veya bunun yeterli olmadığını düşünerek bir reklam bütçesi ayırarak Facebook’a reklam verebilirsiniz. Aslında ürününüzü organik şekilde paylaşmak ile reklamını yapmak bir anlamda aynı sürece sahip denilebilir. Reklamını yaparak ürününüzün daha da fazla yayılmasını sağlayabilir hatta firmanızdan daha önce haberdar olmamış; ama müşteri potansiyeli olan kişilere kolaylıkla ulaşabilirsiniz.

        Facebook’un ticari oyunu...

        Daha önceleri firmanıza ait sayfanızda yaptığınız paylaşımları sayfanızı beğenen birçok kullanıcı haber kaynağında görelebiliyordu. Yani, siz organik bir paylaşım yaptığınızda kullanıcı erişim sayınız çok yüksekti. Artık, bu erişim rakamlarına ulaşabilmek için ücret ödeyerek paylaşımınızın daha fazla kişi tarafından görüntülenmesini sağlamak durumunda kalabiliyorsunuz. Aslında burada devreye giren Facebook algoritması olarak bilinen “EdgeRank”.

        Nedir bu “EdgeRank”?

        “EdgeRank” ismi Facebook tarafından belirlenmiş ve sizin haber kaynağınızda nelerin gözükeceğine karar veren bir algoritma. Şöyle ki bunun bir formülü bile mevcut. Bu formülde dikkate alınan benzerlik, içeriğin türü ve süresi. Peki, “edge” nedir? “Edge” aslında Facebook’da meydana gelen her şey: yorumlar, paylaşımlar, durum güncellemeleri ve beğeniler gibi.

        “EdgeRank” algoritması da işte bir kullanıcının tüm “Edge” dediğimiz değerlerini inceleyip önem sırasına göre sıralayarak ilgili kullanıcının haber kaynağında hangi sırada gösterilip gösterilmeyeceğine karar vermek. Yani, sizin paylaştığınız içeriğin “EdgeRank” değeri yüksekse arkadaşlarınızın haber kaynağında ilk sıralarda yer alması daha büyük olasılık. Tabi ki paylaştığınız şey sizinle ne kadar ilgili, ne zaman paylaştınız ve paylaşımızın türü neydi gibi sorular tüm bu algoritmayı etkiliyor. Örneğin; yorumlar beğenilerden daha fazla değer taşıyor ve ilgili paylaşımın değerini arttırarak öne çıkmasını sağlıyor.

        Algoritma konusunda son durum...

        Algoritma konusundaki değişimler tüm sayfa sahipleri ve özellikle de pazarlamacılar açısından büyük önem taşıyor. Hepsinin ortak hedefi: daha fazla kullanıcıya en etkin ve en verimli şekilde ulaşmak. Facebook bahsettiğimiz “EdgeRank” algoritmasını değiştirmeye devam ediyor. Özellikle günümüzde, sayfa sahipleri fark edeceklerdir ki paylaşımlar organik olarak daha az kullanıcıya ulaşmakta.

        Bunun arkasında yatan sebeplerden en büyüğünün Facebook’un firmaları reklam vermeye teşvik etmesi. Ne kadar çok ödeme yaparsanız, o kadar çok kullanıcı haber kaynağında sizin paylaşımlarınızı görebilmekte. Bir sonraki yazımda değişen bu algoritmalara karşı alınabilecek önlemler ve stratejilerden bahsederek bu durumu daha da aydınlatacağız.

        #İnternetimeDokunma iyi ama ya site sahiplerinin mağduriyetleri?

        Çoğunuzun hatırlayacağı gibi 15 Mayıs 2011 internet yasaklarına karşı düzenlenen organizasyon bir festival tadında geçmiş, çoğu avrupalı ülkenin ağzını açık bırakacak şekilde modern bir havada yürütülmüştü. Bu noktadan sonra korkulan olmadı ve verilen tepkinin etkisinden olacak ki, herhangi bir yıpratılma gerçekleşmedi. Ta ki bugünlere kadar.

        Tekrar bir yapılandırılma içerisine giren İnternet erişim hakları TİB ile birlikte bütünleştirilmekte. Daha önceleri mahkemeler ile yürütülen süreç artık olayın uzmanı olan TİB’in kontrolüne geçmekte. Doğrusuna bakarsanız bu işten dili yanan birisi olarak konunun TİB’in kontrolü olması benim içimi daha rahatlatmakta. Çünkü mahkeme kararlarının değiştirilemezliği ve bürokratik engellemeler çoğu site sahibinin hayatını mahvetmişti.

        Örnek ile olayı biraz açalım;

        İnci Sözlük’ün tamamen hukuk dışı şekilde kapatılması ve bunun özel bir şirketin iş bilmez görevlileri tarafından gerçekleştirilmiş olması henüz yeni başımıza gelmiş bir olay. Gerekli şikayetleri yaptığımız halde mahkemelerde çözüm bulamamız da cabası. Fakat kontrol TİB’e geçtikten sonra bizim hiçbir talebimiz olmadığı halde adresin erişime açılmış olması olayın aslında sağlamasını yapmakta.

        Yani site sahipleri mahkemeler ile uğraşmak yerine konu hakkında hassasiyet gösteren ve konunun uzmanları tarafından yönetilen bir ekip tarafından muhattap alınması kesinlike büyük bir kolaylık. Elbette tarafsızlık sağlandığı müddetçe!

        İnternet Sansürüne Karşı Duruşun Siyasi Reklam Bütçelerine dönüşmesi

        Gel gelelim bu sansür konusunun bazı partilere yakınlığı ile bilinen sitelerce birer ekonomik kazanç kapısı haline gelmesine... Özellikle daha önceki internet yürüyüşlerinde de desteği olan bu sitelerin "#internetimedokunma” sloganını kullanarak gösterim kazançlı siyasi bannerlar yayınlaması komik olduğu kadar can sıkıcı. Çünkü çok kısa süre önce bazı sözlük sahiplerinin siyasi partilere yaptığı ziyaretler acaba bu reklam pastasına mı göz kırpıyor şeklinde sorulara neden oluyor. En azından benim zihnim bu sorulara gebe.

        Diğer Yazılar