Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye’ye huzur vermemek adına adeta zımni ittifak yapan terör örgütlerinin asla durmayacağını, yeni saldırılar planladıklarını ve bu saldırıların boşa çıkması için istihbarat ve güvenlik tedbirlerinde mümkün olduğu kadar dikkatli olunması gerektiğini anlattığım dünkü yazımı tam bitirmiş- tim ki İzmir’de saldırı haberi düştü önüme. Hainlerin hedefi çok büyük bir katliam yapmaktı. Eğer o anda orada trafik polisi olarak görev yapan Fethi Sekin kardeşimiz olmasaydı bugün büyük ihtimalle korkunç bir katliamı konuşuyor olacaktık.

        Çok üzüldük kaybına. Çok içimiz yandı ama onun kahramanlığı sayesinde onlarca, belki de yüzlerce can felaketin eşiğinden döndü. Sadece o gün, o anda adliyede olanlar değil, bu ülkenin tüm insanları Fethi Sekin’e minnet borçludur. Hem de çok büyük minnet. Adı altın harflerle tarihimize yazılan kahraman polisimize Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyorum.

        Çok büyük bir destan yazdı Fethi Sekin. Büyük hakkı var üzerimizde. Helal etsin. O olmasaydı hain teröristlerin ellerindeki Kalaşnikof ve o bombalarla kimbilir kaç can daha yok olmuştu. Allah gerçekten korudu adliyedeki insanları. İzninizle şehidimiz Fethi Sekin kardeşimiz vesilesiyle bir noktaya temas etmek istiyorum. Önemli bir noktaya.

        Reina katliamı sonrası polis üzerine bir yığın tartışma yaşandı. Hem güvenlik tedbirleri, hem de cani teröristin yakalanamamasıyla ilgili İstanbul polisi çok sert eleştirilerle karşı karşıya kaldı. Biliyorsunuz, ben de polisimizle ilgili yapılan bu haksız eleştirilerden hareketle bir yazı kaleme almış ve yapılan yorumları çok acımasız bulduğumu aktarmıştım.

        O yazım üzerine gerek sosyal medyada, gerekse e-posta üzerinden gelen yorumların bir kısmında polise bu sahip çıkmama da tepki gösterenler oldu. Bazılarına göre, Reina katliamının bir numaralı sorumlusu olan polisin fahiş denilecek hatalarını görmezden geliyor, dahası meseleyi basite indirgeyerek işin özünü perdelemeye çalışı- yormuşum falan filan.

        Merak ediyorum... Reina saldırısı sonrası hem polisimize, hem de sahip çıktığım için bendenize haksız bir biçimde saldıranların vicdanı ne âlemde acaba? Eminim, kendisini feda ederek büyük bir felaketin önüne geçen Fethi Sekin kardeşimiz için onlar da benimle aynı duygu içerisindedirler, ama bir önceki katliam nedeniyle İstanbul polisine yaptıkları onca ağır eleştiriden dolayı bir utanç yaşıyorlar mı?

        Ben o yazıyı yazarken, yani Reina katliamının yaşanmasının sebebinin polisin işini doğru yapmadığı ya da yapamadığı yönündeki eleştirileri acımasız bulduğumu ifade ederken görevdeki her bir polis kardeşimizin Fethi Sekin olduğuna inanarak yazmıştım. Yenik düşmüş olabilir, o caniyi durduramamış olabilir ama Reina’da görevli genç kardeşimiz Burak Yıldız da aynı kahramanlığı gösterdi. Daha 22 yaşındaydı ve tecrübesi yoktu Burak’ın, ama eğer onun da fırsatı olsaydı gözünü kırpmadan o caninin önüne atardı kendisini.

        Bakın oturduğum yere çok yakın bir Musevi okulu var. Terör tehdidi nedeniyle o okul 24 saat korunuyor polis tarafından. Gözlerimle görüyorum, her gün, her saat, polisin nasıl bir fedakârlık içerisinde görev yaptığını. Bazen içim sızlıyor camdan baktığımda. Bizler sıcacık evimizde camın arkasından onları seyrederken, onlar buz gibi havada titreye titreye nöbetlerini yerine getiriyorlar.

        Geçenlerde arabamı park ederken biriyle ayaküstü sohbet etme imkânım oldu. Konuştuk biraz. Çalışma şartları gerçekten çok ağır. Hem de öyle böyle değil, buna karşılık aldıkları maaş gerçekten komik. Özetle... Herkesten ricam, her olay saldırısı sonrası hedefe polisi oturtmamaları. Unutmayalım ki onların yaşamları hepimizden daha fazla risk altında. Her anları ölümle burun buruna geçiyor. O nedenle lütfen polisimize toplum olarak sahip çıkalım ve mümkün olduğu kadar onların yanında durmaya çalışalım...

        Diğer Yazılar