Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        MİZAHI severim. Hele de zekice yapılanına bayılırım. Ama zekice de olsa toplumsal değerlere saldıran mizaha hoşgörüm yoktur. Misal, hangi din olursa olsun fark etmez; dinlerle o dinlerin peygamberleriyle, ritüelleriyle alay etmeyi falan çok aşağılıkça bulurum. Biliyorsunuz. Avrupa’da yayın yapan bazı gazeteler ve mizah yayınları sık sık İslamiyet’le dalga geçer ve büyük çoğunluğu Hıristiyan olan Avrupalılar da bu tür yayınlara pek tepki göstermezler. Aksine tepki gösteren Müslümanlara tepki gösterirler. Çünkü onlara göre toplumsal bir değer de olsa dinlerin mizahını yapmak da demokratik yayıncılığın gereğidir filan.

        Konuyu uzatmayayım. Geçtiğimiz hafta Türkiye’de Avrupalılara ders olacak çok güzel bir olay yaşandı. Gırgır Dergisi... Ben kendimi bildim bileli vardır. Eskiden çok popülerdi ama son yıllarda o popülaritesini yitirdi. Sanırım yeniden kazanmak hevesiyle içi bomboş ve anlamsız çok aptalca bir karikatür yayımladılar. Musa Peygamber’i küçümseyen, dalga geçen bir karikatür... Gördünüz mü bilmiyorum ama ben gördüğümde bırakın kahkahalarla gülmeyi falan hafif de olsa gülümseyecek herhangi bir espri bulamadım. Zekâ pırıltısı dahi olmayan bu karikatürü çizen şahıs Türkiye’de yaşayanların çoğunluğunun Müslüman olduğuna güvenle hareket etmiş herhalde.“Nasıl olsa” demiş, “Hz. Musa ile alay etmek, onu aşağılamak dolayısıyla Yahudilikle dalga geçmek Müslümanlar için pek bir anlam teşkil etmez, aksine keyif bile duyarlar bu çizdiklerimden” diye düşünmüş... Düşünmüş ama yanlış düşünmüş. Çünkü fena ters tepti! Hem de öyle böyle değil! Anbean takip ettim mevzuyu. İlk tepkiyi gösterenler en önce Müslümanlar oldu. Ve bu öyle bir tepkiydi ki Türkiye’de yaşayan Musevi kardeşlerimizin herhangi bir çıkış yapmasına dahi gerek kalmadı.

        Neyse... Tepkiler üzerine Gırgır’ın yayın hayatına son verildi. Keşke kapatılmasaydı. Bir özür dileyip yayın hayatına devam etseydi ama kabul edilmeli ki büyük bir eşekliğe imza attılar. O nedenle de bizlere savunma hakkı bırakmadılar kendilerini. Fakat istemeden de olsa bir güzelliğe de vesile oldular. Gırgır olsun diye yaptıklarıyla Türkiye’de dayanışmanın, kardeşliğin ve beraberliğin hâlâ devam ettiğini ve çok diri olduğunu anlamamızı sağladılar. Ben şahsen gurur duydum. Ve dedim ki kendi kendime,“Keşke hep böyle olsak... Keşke her daim bizi biz yapan farklı değerlerimize böyle yüreklice sahip çıksak... “

        Ne güzel olurduk değil mi?

        YENİ SİSTEM EN ÇOK CHP’LİNİN İŞİNE YARAYACAK

        YAZIN bir kenara... Lütfen... Not alın bir köşeye! İddia ediyorum; eğer onay alırsa milletten bu yeni sistem, emin olunuz en büyük faydayı CHP’ye, CHP’lilere sağlayacak!

        Nasıl olacak peki bu? Çünkü efendim bitecek artık delege ağalarının, delegelerin oylarıyla, desteğiyle gelip o koltuğa oturmalar falan. Bitecek bu iş. Kim olursa olsun hiç fark etmez... Yeni düzende halkın yüzde 50’sinden fazlasının teveccühünü kazanacak iddialı bir ismin CHP’nin başına geçmesi kaçınılmaz olacak. Çünkü CHP halkın önüne sadece parlamenterlerle gitmeyecek artık. Aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturacak kişiyi de götürecek. Peki pardon ama mevcut kadroyla bu söylediğim mümkün mü? Yani bu haliyle CHP yeni sisteme entegre olabilir mi? Tabii ki olamaz! O yüzden ne olacak? CHP istese de istemese de değişime zorlayacak kendisini. Biliyorum şimdi gülüyor bazılarınız“Sevilay ‘Evet’ dedirtmek için uçtukça uçtu” diyor hatta, ama göreceksiniz. Ve bir gün bana “Vay be! Haklı çıktın yine!” diyeceksiniz! O gün hemen yarın değil elbette ama çok uzak da değil. İnanın bana!

        Diğer Yazılar