Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HAFTADA en az 4 gün metro ve zaman zaman otobüs, metrobüs kullanan bir gazeteci olarak çok ama çok ciddi bir uyarıda bulunmak istiyorum değerli okurlarım. Şu toplu taşımada taciz mevzuuna dikkat çekmem gerekiyor. Bu iş zıvanadan çıkmak üzere.

        Evet, maalesef bazı sapkın ve sapık anlayışa sahip erkeklerin bu sapıklıklarını tatmin etme merkezi toplu taşıma araçları. Ve ezelden beri büyük bir sorun olan bu durum son zamanlarda çok sık gündeme gelmeye başladı. Ama bakın, üniversite öğrencisiyken İETT otobüslerinde birkaç kez böyle bir mağduriyet yaşamış biri olarak bir noktada uyarım var: Sapık ve sapkın erkek çok, ama buna mukabil ruh hastası kadınlar da var. Durduk yerde taciz edildiğini söyleyip ortalığı birbirine katan. Aman dikkat!

        ALLAH KORUDU

        Geçen gün metroda böyle bir mesele bizzat gözümün önünde yaşandı. Metroya biner binmez bir kadın oturduğu yerden aniden fırlayıp, “Ayy dayanamayacağım daha fazla!” dedi ve ayağa kalktı. Anlamadım niye öyle yaptığını ve “Herhalde ruhu sıkıldı” deyip ben oturdum kalktığı koltuğa. Yanımda genç bir adam. Hasta gibi; uyukluyor, başı öne düşüyor filan. Bu arada fark ettim ki o genç adamın sevgilisi de ayakta. Elini tutuyor. Çok genç, güzel bir kızcağız.

        Uzatmayayım, Gayrettepe’de indiler oğlanla kız. Bunun üzerine az önce ayağa fırlayan hanımefendi yanıma oturdu ve kulağıma eğilip, “Gördünüz mü şerefsiz taciz etti beni” dedi. Şaşkın şaşkın, “Nasıl” dedim? “Bacağını bacağıma sürttü. Neredeyse bağırıp kafasına bir şey indirecektim” falan deyince itiraz ettim: “Yanlış mı anladınız acaba? Çocuk hasta gibiydi. Bir de kız arkadaşı vardı.” Yemin ediyorum bu itirazım üzerine kadın gözlerimi oyacaktı. “Sizin hoşunuza gitti herhalde” dedi. “Nasıl yani?” dedim. “Eee çünkü size de sürtündü” dedi.

        Değerli okurlarım... Zaten ineceğim durağa gelmiştim, ama öyle olmasaydı bile inerdim. Çünkü o kadın bir ruh hastasıydı. Allah korumuş o delikanlıyı. Yaptığı bir hayır karşısına çıktı belki de. Düşünsenize, “Bu adam beni taciz etti” diye bağırsaydı valla ben bile tepesine binerdim, böyle bir şey olmuş mu, olmamış mı demeden. Çünkü son dönemlerde yaşananlardan dolayı insan ilk anda öyle düşünür...

        Diyeceğim o ki; aman dikkat! Tamam sapık, sapkın adam çok toplum içerisinde, ama kendisine bu işten eğlence arayan bazı ruh hastası kadınlar da var.

        *************

        NİYE BU KADAR GERGİNİZ?

        SİZİ bilmem ama ben bıktım her sabah yeni bir tartışmaya uyanmaktan, siyasilerin birbiriyle sürekli didişip tartışmasından. Onlar farkında mı bilmiyorum fakat sürekli bir gerilim, itiş kakış hali var siyasi arenada ve maalesef bu durum hepimize yansıyor. Onlar siyaseten belki buna mecbur olduklarını düşünüyorlar ama biz mecbur değiliz!

        Geçen gün kendi kendime bunun üzerinde düşündüm. Başka ülkelerde gördüklerimle mukayese ettim. Mesela bir Fransa ya da diğer bir Avrupa ülkesinde yaşayanlarla. Çok yakından biliyorum ki adamların siyaset miyaset umurlarında değil.

        Biliyorsunuz daha yeni oğlumun eğitim gördüğü Bordeaux’daydım. Göçmenlerin neredeyse yok denecek kadar az olduğu ve Fransa’nın ekonomisinde epeyce bir etkisi olan o şehrin sokaklarında da siyaset konuşuluyor, ama bizdeki gibi değil. Gerilmiyorlar, birbirlerine bağırıp çağırmıyorlar! Ve işin garip tarafı, bizden daha çok okuyan, izleyen ve takip eden bir toplum var Fransa’da.

        TOTEM YAPTIM

        Neden böyle peki? Çünkü onlarda bizdeki gibi siyasetçiler yok. Devamlı birbirlerine laf sokuşturma yarışında olup egolarını yarıştırma derdinde değiller. Macron diye bir adam var memleketin başında... Sosyal demokratların hiç sevmediği, hiç hoşlanmadığı ve bir Cumhurbaşkanı olarak da beğenilmeyen bir siyasetçi... Ama o kadar!

        Oğlumun Fransız arkadaşlarıyla, kaldığım evin sahipleriyle ve lokantalarda garsonluk yapanlarla konuştuğumda fark ettim bunu. Macron’a oy vermemiş ve bundan sonra da vermeyecek herkese sordum, “Ne düşünüyorsunuz hakkında?” diye. Sakin sakin fikirlerini açıklıyorlar. Yani Macron deyince gerilmiyor, deliye dönmüyorlar.

        Bir de bizdeki duruma bakın... Sanki konuşacak başka bir şey yokmuş gibi arkadaşlar, akrabalar, eş dost herkes siyaset konuşmak istiyor. Artık taksiye binmek bile istemiyorum inanın. Çünkü taksicilerin en büyük keyfi, müşterisiyle siyaset konuşmak. Aksi gibi bizim taksi durağındakiler de beni çok iyi tanıyor. Hazır gazeteci bulduk, konuşup bir güzel içimizi boşaltalım diye, ben arkaya oturur oturmaz başlıyorlar siyasete. Kırmamak için bir şey demek istemiyorum, ama bu durum gerçekten yorucu. Sadece benim için değil, hepimiz için!

        Neyse... Totem yaptım kendi kendime. Kendim için de, sevdiklerim için de 2018 ve sonrasının çok güzel olacağına dair. Sevdiklerimin içinde ülkem de olduğuna göre, inşallah bu totemim sayesinde hepimiz 2018 de iyi olacağız!

        *************

        NİHAL’İN DEDİKLERİNİN ALTINA İMZAMI ATIYORUM

        SORUYORSUNUZ ya kâh sosyal medya üzerinden kâh e-postayla, “Sen ne düşünüyorsun bu son KHK konusunda?” diyerek... Aslında ilk gün Twitter hesabımdan görüşümü belirttim, ama buradan da açık açık yazayım. Ben, Nihal Bengisu Karaca gibi düşünüyorum. Evet, yanlış okumadınız. Aynen onun gibi düşünüyorum.

        Dün yazıya oturmadan evvel, bu konuyla alakalı köşesinde kim ne yazmış, ne demiş geniş bir tarama yaptım. Ve çok samimiyetle söylüyorum, “İşte benim yazım! Benim görüşlerimi yansıtan tek yazı, bu yazı” dediğim, gazetemizin yazarlarından Nihal Bengisu Karaca’nın makalesi oldu. Ben bu kadar güzel ifade edemezdim görüşümü. O nedenle teşekkür ediyorum arkadaşıma. Galiba Nihal’in hukukçu kökenli olması, bu tür konularda onun farklılığını ortaya çıkarıyor.

        Zaten böylesi hassas konularda özellikle işin eğitimini almış kişilerin yorum yapması ve konuşması doğru olur. Her yazar her konuyu yazacak veya bir şeyler söyleyecek diye bir kural yok. Bu her iki taraf için de geçerli. Gerek iktidarın çıkardığı bu KHK’ya sahip çıkmak isteyenler, gerekse itiraz etmek isteyenler... Hiç fark etmez, kim olursa olsun ama işinin ehli olsun bu tür hassas konuları köşesinde yorumlayan. İktidara destek atayım derken, KHK sayı numarasını dahi makalesinde doğru yazamayanlar lütfen görüş bildirmesin. Onlar da benim gibi okusun sadece...

        Diğer Yazılar