Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HANİ bazı şeyler anlatılmaz, yaşamak ya da görmek lazım denilir ya! İşte dün Ankara’nın 15 Temmuz Darbe Girişimi ile özdeşleşen Kahramankazan İlçesi’nde kurdelesi kesilen Kazan Soda Tesisleri de öyle bir şey. Anlatmak yetmez, gezmek görmek lazım. Müthiş bir yatırım, müthiş bir iş! Ben değil sadece, dünkü açılışa katılan herkesin gördüğü dev tesisin ihtişamı karşısında nutku tutuldu. Bayağı bir soğuktu, tesisin tamamını gezmek nasip olmadı ama değerli okurlarım, şunu söylemek istiyorum, 2.7 milyon ton üretim kapasiteli yatırımıyla toplamda 2 bin 200 kişinin istihdamının sağlanacağı Kazan Soda görebilsin, göremesin her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının göğsünü kabartacak olağanüstü bir proje. Son yıllarda Türkiye’de tamamı yerli ve milli olan özkaynaklarla gerçekleştirilmiş en büyük proje.

        Bildiğiniz gibi bu dev yatırımın, projenin açılışını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Enerji Bakanı Berat Albayrak birlikte yaptılar. Bilmiyorum izleyebildiniz mi açılışı ve orada yapılan konuşmaları ama Kazan Soda Fabrikası’ndaki soda külü tamamen yerli maden kaynaklarından elde edilecek bir ürün. Bu ürünün tamamı yurtdışına ihraç edilecek ve dünyanın toplam doğal soda külü ihtiyacının yüzde 14’ünü karşılayacak olan Kazan Soda Üretim Tesisi yerli ve milli üretimiyle Türkiye’nin cari açığının kapatılmasına da büyük katkı sağlayacak.

        Yüzde 100’ü katma değer olan ihracatın hacmi yıllık 600 milyon doları bulacak. Ciner Grubu iştiraklerinden Eti Soda Tesisi ile birlikte bu ihracat rakamı 800 milyon dolara ulaşacak. Bu ürün Avustralya, Japonya, Güney Kore, Çin, Pakistan, Hindistan, İspanya, Belçika, Hollanda, Birleşik Krallık, İtalya, Almanya, Norveç, Finlandiya, İsveç, Danimarka, Yunanistan, Yemen, Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail, Mısır, Suudi Arabistan, Fas, Tunus, Nijerya, Güney Afrika, Cezayir, Brezilya, Kanada, Amerika Birleşik Devletleri, Tayland, Malezya, Endonezya, Filipinler ve diğer birçok ülkeye ihraç edilmekte olup “Türkiye’den en çok ülkeye ihraç edilen ürün” gamında yer alacak.

        Hayırlı olsun, uğurlu olsun efendim... Çok büyük yatırım, çok büyük bir iş! Umarım bu büyük iş milliliğin, vatanseverliğin Türkiye’den kazandıklarını, Türkiye’ye geri verebilmek olduğunun anlaşılmasına da katkı sunar. Ve Türkiye’nin geçirdiği zor süreç dolayısıyla paniğe kapılıp kazandıklarını yurtdışına kaçırmaya çalışan tüm işadamlarına da örnek olur.

        ***********

        ‘NEDİR BU SODA KÜLÜ EVLADIM? YENİLİR Mİ, İÇİLİR Mİ?’

        ANNEM... Zaten meraklıdır. Sorgulayıcı ve kurcalayıcıdır ama yaşı ilerledikçe bu tarafı daha bir öne çıkar oldu. Dünkü açılış için pazar sabahı yola çıkmadan evvel evde dönen kimyasal muhabbeti ömrümce unutamayacağım değerli okurlarım.

        Ankara’ya gittiğimi söyleyince sordu tabii ne için diye... Dedim ki, “Yarın bizim patronun soda külü fabrikası açılışı var. Ona katılacağım.” Bunun üzerine, “Hangi marka soda senin patronunki? Söyle de adını bundan böyle sadece ondan içeyim” dedi. “Öyle soda değil anneciğim, bu soda külü!” dedim cevaben. Bırakmadı peşini işin, “Tamam nedir bu soda külü evladım? Yenilir mi, içilir mi?” diye ısrarla devam etti sormaya. İşin doğrusu ben de soda külünün ne olduğunu Kazan Soda sayesinde öğrendim. Açılış öncesi Ciner Holding tarafından verilen reklamlar dolayısıyla... Ben sanıyordum ki bir ben bu konuda cahil kalmışım ama baktım ki çoğu insan bilmiyor soda külünü.

        Uzatmayayım... Anneme onun anlayabileceği en basit biçimde soda külünün ne olduğunu anlattım: “Bu soda külü, bizim bildiğimiz içilen soda filan değil. Bir madencilik terimi bu. Dünyada çok az bulunan trona madeninden elde edilen bir ürün. Ve bu ürünün pek çok kullanım alanı var. Mesela cam, deterjan ve temizlik ürünlerinde hammadde olarak kullanılıyor. Gıda, ilaç, kimyasal madde, metalürjik uygulamalarda da katkı maddesi olarak kullanılıyor. Nükleeer santrallar için de çok önemli.”

        Anlattıklarım karşısında önce epeyce bir baktı suratıma. Sonra da güler misin ağlar mısın dedirtecek şu talimatı verdi: “İyi o zaman! Gelirken biraz getir yanında da deterjanlara katıp deneyelim!”

        ***********

        AYM’NİN KARARINI TANIMAMAK AİHM’NİN YOLUNU AÇMAZ MI?

        HÂLÂ tartışılıyor AYM’nin (Anayasa Mahkemesi’nin) Şahin Alpay ve Mehmet Altan ile ilgili verdiği kararın 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tanınmaması, daha doğrusu yok sayılması. Bence bu tartışma daha epeyce bir devam edecek. Özellikle AİHM’nin bu karar karşısında alacağı tavır sonrası bu iş fazlaca bizlerin gündemini meşgul edecek.

        Biliyorsunuz, AİHM FETÖ davaları konusunda mağdur olduğunu iddia edenlerin başvurusunu almadı bugüne kadar. Ve ancak “iç hukuk yollarının tüketilmesi” durumunda başvuruları kabul edeceğini söylemişti. Yani AİHM aslında Türkiye Devleti’ne, iktidara FETÖ konusunda bu tavrı alarak olağanüstü bir destek vermişti. Başvuruculara önce kurulan OHAL Komisyonu’na gitmelerini, oradan sonuç alamamaları durumunda da AYM’ye gitmelerini tavsiye etmişti. Zaten biz de AYM’ye başvuru hakkını, “Merak etmeyin... Bizde de hukuk var ve biz kendi vatandaşlarımızın varsa eğer bir mağduriyetleri en yüksek mahkemeye ulaşabilecekleri şekilde düzenledik” demek için çıkarmıştık.

        Gelinen noktada AİHM’nin aynı tavrı sürdüreceğini sanmamakla beraber, bu son olayla birlikte FETÖ’cülerin doğrudan AİHM’ye gidebilmelerinin yolunu açmış olduk. Tahminimce bugüne kadar FETÖ davasıyla ilgili hiçbir başvuruyu almayan AİHM bundan sonra bu başvuraları gündemine almaya başlayacaktır ve büyük bir ihtimalle de Türkiye bu konuda çok büyük tazminat cezalarıyla karşı karşıya kalacaktır.

        Diğer Yazılar