Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BİLİNDİĞİ gibi Devlet Bahçeli önceki gün Kayseri’de kapalı salonda yapılan bir buluşmada partilileriyle bir araya geldi. Ve 24 Haziran seçimleri üzerine uzun bir konuşma gerçekleştiren MHP Lideri, konuşmasının sonunda ise bazı AK Partili milletvekili adaylarını hedef alan çok sert açıklamalar yaptı! Oldukça ağır bir ses tonuyla, “Özellikle AKP’li milletvekili adayları; kendinize dikkat edin, fitneye düşmeyin. MHP üzerinde oyun oynamaya kalkmayın! Cumhurbaşkanı adayımız Recep Tayyip Erdoğan’dır. MHP’yi dışlamaya gücünüz yetmeyecektir. Bunu böyle bilin!” ifadelerini kullanan Bahçeli’nin bu tavrı herkesi şaşırttı tabii.

        Ve bu sözleri sosyal medyada anında yankı buldu. Ben de bir gazeteci, gözlemleyen bir yazar olarak Sayın Bahçeli’nin bu açıklamalarıyla neyi nasıl demek istediğiyle ilgili bir yorumda bulundum Twitter’daki adresimden.

        Aynen sizlere de aktarıyorum o yorumu değerli okurlarım: “Bu sert eleştirisi ile Bahçeli’nin, MHP ile ittifakın faydadan çok zarar getirdiğini görüp bunu uluorta dillendiren AK Partili milletvekili adaylarını hedef aldığı kesin! Peki bu tavrı, ‘Eyy AKP’li adaylar!’ diyerek seslendiği o adayların görüşünü değiştirir mi?”

        Peki sonra ne oldu? Bahçeli’nin milyonlarca insanın gözleri önünde yaptığı bu sert eleştirinin şifresini açmaya, analizini yapmaya çalıştığım için nasıl bir ithamla karşılaştım biliyor musunuz?

        Fitneci, FETÖ’cü ve vatan haini! Evet, yanlış okumadınız. Aynen bunu yaşadım Twitter’da değerli okurlarım. Bir değil, onlarca sözüm ona Cumhur İttifakı’ndan yana olan tipler tarafından Devlet Bahçeli’nin bu açıklamalarının alt metnini açmaya çalıştığım için bu reaksiyonla karşılaştım.

        Diyor ki mesela biri: “Ne var bunda abartarak yazıyorsunuz? Bir de paylaşıyorsunuz!” Aynı kafada başka biri de o yorumun altına şunu yazıyor: “Çünkü o FETÖ’nün elemanı bir mikser! Böyle yapıyor ki milletin kafası karışsın, ama ne yaparlarsa yapsınlar bizi bölemeyecek bu vatan hainleri!” Başka biri ise “Fitne peşinde dolanma Sevilay!” diyor vesaire...

        Sadede gelirsek... Ortam, iklim öyle bir duruma evrilmiş ki değerli okurlarım... Bırakın bir haber yapmayı ya da paylaşmayı, yapılan bir haberle ilgili yorumda bulunmak ya da o haberi analiz etmeye çalışmak bile artık başka türlü değerlendiriliyor. Üstelik sadece sosyal medyada değil bu yaşanan durum. Yazdığım yazılar ya da TV’deki tartışma programlarında yaptığım yorumlarla ilgili de sık sık karşılaşıyorum bu durumla. Şundan da eminim: Bunu yaşayan gazeteci ya da köşe yazarı sadece ben değilim. Birçok meslektaşımın başına aynı şeyler geliyor.

        Hülasa, garip bir kitle var ülkede. Ve bu kitle ısrarla gazeteciliğin sınırlarını kendi istedikleri gibi çizip şekil vermek istiyor. Düşünün, AK Partili milletvekili adaylarına milyonların gözleri önünde açıkça, “Aklınızı başınıza alın!” diyerek fırça çeken MHP Lideri Bahçeli, ancak bu fırçanın esas nedenini yazdığı, yorumladığı için “vatan haini, fitneci, FETÖ’cü” denilerek yaftalanan ise bir gazeteci!

        Pes diyorum artık... Pes, pes, pes...

        **********

        BAŞKA TÜRKİYE YOK!

        FARKINDA mısınız bilmiyorum, ama seçim yaklaştıkça birbirimizden daha çok uzaklaşıyoruz. Daha çok birbirimize bağırıp çağırıyoruz. Kardeş kardeşle, yakın dostlar birbiriyle, baba oğulla bir araya gelemez bir ortam yaşanıyor ve ben buna baktıkça mırıldandığım tek şey şu oluyor: “Ay keşke seçim yarın olsa da bu saçma sapan gerilim bir an önce bitse!”

        Ne olur biraz sakin, makul olalım. 24 Haziran’da kim kazanır bilmiyorum. Memleketimiz için ne hayırlıysa o olsun. Ama unutmayalım ki kim kazanırsa kazansın, biz yine bir arada, aynı havayı soluyarak yaşamaya mecburuz. Çünkü başka Türkiye yok! Başka bir Anadolu yok! O yüzden lütfen hiç değilse bunu düşünerek hoşgörülü olalım...

        **********

        ANKETLER NEDEN GÜVEN VERMİYOR?

        DAHA önce de yazmıştım hatırlarsanız, “Seçim sonuçlarını tahmin etmekte kendime güvenim tamdır” diye. Geçmişte pek yanılmamıştım bu konuda ama bu seçimde ben de çok zorlanıyorum. Çok açık söyleyeyim, günü gününe değişiyor tahminlerim.

        Mesela çok enteresan tiplerden çok değişik yorumlar alıyorum ve bundan hareketle de cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turda bitmesinin mümkün olmadığı fikrine kapılıyorum, ama ertesi günü başka enteresan yorumlarla karşı karşıya kalınca Erdoğan’ın ilk turda bu işi bitireceği fikri ağırlık basıyor bendenizde. Seçmende mi bir anormallik var yoksa bende mi bilmiyorum, ama gerçekten bu seçimde doğruyu tahmin edebilmek zor. O yüzden anketler de bana güven vermiyor. Ben anket yapanların da çok doğru veriler elde edebildiklerini düşünmüyorum. Tam da piyasalarının açık olduğu böyle bir dönemde bunu yazmam anket şirketleri sahiplerini kızdıracak ama bence artık kamuoyu araştırmalarını pek dikkate almamak ve buna göre planlama yapmamak lazım.

        Böyle düşünmemin 3 temel sebebi var...

        Birincisi, bir kısım seçmen hiç olmadığı kadar ketum bu seçimde. Deyim yerindeyse “Ser veriyor, sır vermiyor”. Soruyorsunuz mesela taksiciye, garsona veya tezgâhtara, ya “Daha karar vermedim” diyor ya da “Bu seçim oy kullanmayacağım” deyip başından savıyor.

        İkincisi nedenim ise bazı seçmenlerin rol kestiğine bizzat şahit olmamdır. Geçenlerde bir arkadaşım anlattı. Bir şirket telefonla arayıp siyasi araştırma yaptıklarını, katılıp katılmayacağını sormuş. “Normalde katılmam ama bu defa katıldım ve hiçbir soruya net ve doğru cevap vermedim” diyor. “Niye?” diye sordum. “Vallahi korktum... Belki test ediliyorum birileri tarafından falan diye düşündüm” cevabını verdi.

        Üçüncü nedenim ise anketleri yapan şirket sahiplerinin sicillerinin sorunlu olması... Türkiye’de şu anda bir iki şirket hariç hemen tüm anket şirketleri sahipleri, bir siyasi partiye angaje! Bununla ilgili çok feci şeyler duydum, duymaya da devam ediyorum ve saydığım diğer iki neden olmasa bile sırf bu nedenle hiçbir anket sonucunu ciddiye almıyorum. Haksız mıyım?

        Diğer Yazılar