Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Televizyon dünyası çok sihirli bir kutudur. Bir günde şan şöhret sahibi olup paraya kavuşursunuz. Şimdiye kadar yüzlerce, binlerce hatta on binlercesi bu yoldan geçti. Kimi daha düzgün yaşamayı tercih etti, kimi kendini gece hayatına vurdu. Belli bir süre sonra artık yaşadığı hayatla birlikte her şey normal gelince sapıtmaya başlarlar. Geçtiğimiz gün bir gece kulübünde ilk olarak Aliye dizisinde sürekli ders çalışan hafif şişman bir çocuk olarak hatırladığımız Eser Yenerler’i gördüm. Adam çağ atlamış, helal olsun. O iyi aile çocuğu imajı çizen çocuk gitmiş, yerine çakma bir Erdal Acar modeli çıkmış. İnsanlar ne çabuk değişiyor. Gece kulübünde göreceksiniz, özgüven patlaması yaşanıyor.

        Kıvanç Tatlıtuğ, Kenan İmirzalıoğlu ile çok karşılaştım ama Eser Yenerler’deki tavrı ve havayı hiç birinde görmedim. Benim ayda yılda bir kere gittiğim bu mekâna meğer hemen her gece gidiyorlarmış. Skeçlerde çirkinliği ile dalga geçen İbrahim Büyükak bile Eser’le yarışır halde. İkisinin bu hallerini görünce “Allah herkese kolaylık versin, aklını başından almayacak bir şöhret versin” demekten kendimi alamadım. Kızların biri gidiyor, biri geliyor. Acayip bir ortam var, tezgâhı çok iyi kurmuşlar. Neyse gecenin sonunda kapıya acayip lüks bir minibüs yanaştı. Önce içerdeki kim acaba diye şöyle bir baktım, meğer bizim Eser Yenenler’miş çıkan. Allah sonunu hayır eylesin demekten başka bir yorum yapmak istemiyorum.

        Taksim'in yeni İtalyan'ı Fiamma

        İtalyan mutfağı genel anlamda başta bizler olmak üzere her milletten insanın ilgi gösterdiği mutfaklardandır. İstanbul’da mönüsüne böyle tatlar koyan ya da sadece İtalyan mutfağından oluşan mönüleriyle hizmet veren birçok restoran var. İtalyan mutfağını sunan yeni restoranlardan, Taksim’deki Gezi Otel’in giriş katında bulunan Fiamma’ya gittim geçenlerde. Arkasında İstanbul’a yabancı olmayan bir isim var: Vittorio Sindoni. Bugün Papermoon’un bu noktada olmasına tuğla koyanlardan bir tanesidir Vittorio. Mutfakta son dönemin başarılı şeflerinden Erdal Kılıç var. Erdal Londra’da “Le Cordon Blue”den mezun olduktan sonra Michelin yıldızlı birçok mutfakta çalışmış. Gezi Otel’in altında yer alan Fiamma’nın otelden bağımsız bir kapısı da var. Fiamma’nın yarattığı konsept Maçka vadisinden Boğaz manzarasıyla tamamlanınca ayaklarınız kendiliğinden gidiyor. Mekânın içerisindeki bar görülmeye değer. Biz de önce bara geçip bir iki duble bir şeyler içtik. Daha sonra masamıza geçtik. Başlangıç olarak taze enginar salata, ıspanak puding, somon gravlax, kalamar dolması ve ızgara kuşkonmaz aldık. Bu aralar spor falan derken yeşillik gördüm mü dayanamıyorum, o yüzden taze enginar salata ve ızgara kuşkonmazları ben söyledim. Ana yemek olarak ise kuzu pirzola, ördek göğüs ve confit but istedik. Dana etiyle yapılan ravioli ve ıstakozlu linguine de aldık. Yemek işinde evet şefin hüneri var ama bir de kullanılan malzeme çok önemli. Yerinden ve taze ürünle yapıldı mı bir yemek, o akşam Fiamma’da yediklerimiz gibi lezzetli ve keyifli oluyor. Tatlıya geçildiğinde ise orman meyveli crumble ve krem brule aldık. Bu arada yemek esnasında DJ Alain Silifkeli’nin performansı eşliğinde yemeğinizi yiyorsunuz. Sohbet edebiliyorsunuz. Yemek faslından sonra yükselen müzikle birlikte keyifli bir lounga’a dönüşüyor mekân. Dünyanın başkentlerinden İstanbul’da lezzetli mönüyü tasarımıyla tamamlayan mekânlar hepimizin göğsünü kabartıyor. Hep dediğim gibi bizim amacımız paralı zengin turistin İstanbul’a gelmesi. Gezme, tarih şehrin dokusu falan tamam ama mekânlar da çok önemli. İşte bu yüzden büyük yatırımlar yapılarak açılan ve titizlikle hizmet veren bu tarz mekânları sonuna kadar destekliyorum.

        Mekancılar tam kadro bir arada

        Gece hayatının tam kadro olarak katıldığı gecce. com’un mekân Oscar’ları, geçtiğimiz hafta Bomonti Hilton’da gerçekleşti. Gece hayatını yazan biri olarak 14 yıldır bu işi aralıksız devam ettiren Kenan Erçetingöz’e çok teşekkür ederim. O gece bütün sektör iki dirhem bir çekirdek giyinmiş gelmişti. Ödül törenine geçildiğinde herkes inanılmaz heyecanlıydı. O gece yakın dostum Nezih’in patronu Galip Öztürk, Eksen Grup’un patronu Varol Kaynar ve Big Chefs’in patronu Gamze Cizreli ile aynı masayı paylaştık. Varol Kaynar Eksen Grup’a verilen özel ödülü aldı. Galip Öztürk en iyi yöresel mutfak ödülünü aldı. Gamze ise en başarılı işletme ödülünü aldı. Benim oturduğum masada ödülden geçilmiyordu. Gamze’nin ödülünü ben takdim ettim. Ödül törenine damga vuran konuşma Günaydın’ın patronu Cüneyt Asan’dan geldi. Asan için herkes usta der. Çok sayıda eleman yetiştirmiştir. Hakkı ödenmez bir adam olarak anılır. Ama kimi çıraklar da boynuz kulağı geçer der. Cüneyt Asan buna çok kızıyor. O gece sahneye ilk olarak Gürkan Şef çıktı. Daha önce Cüneyt Asan’a “Ben yurtdışına yerleşiyorum” deyip kaçıp giden sonrasında dükkân açan biri. Şov yapmak için de Cüneyt Asan’ı yere göğe sığdıramadı. Cüneyt Asan da bunun üzerine sahneye çıkıp Gürkan’ı yere göğe sığdıramadı. Aslında burada taş Nusret’e atılmıştı. Cüneyt istiyor Nusret vefa göstersin, Nusret istiyor Cüneyt sevgi göstersin. Bunu fırsat bilen Gürkan ise kılıcı eline alıp “Usta senin emir erinim ne istersen yaparım” diyor. Çünkü ortamda Cüneyt Asan değer gören biri. Peki gerçekte böyle mi, hiç sanmıyorum. Nusret gibi palazlansın, siz o zaman görürsünüz.

        Diğer Yazılar