Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BAZEN yeni yerler keşfetmek gerekiyor. Keşfederken biraz kafa dinleyeceksin, etrafta neler oluyor bitiyor ona bakacaksın. Bu hafta aldım kafamı çok uzak olmasa da en azından İstanbul’dan iki gün uzaklaşacak bir yer buldum. Mudanya’ya bağlı bir mahalle olan Tirilye’ye gittim. Tamamıyla bir sayfiye, balıkçı ve zeytin kasabası diyebilirim. İDO’nun hızlı feribot seferleri var. İnternetten alıp, Yenikapı’da biniyor, Mudanya’da iniyorsun. Vallahi Allah İDO’dan razı olsun. O kadar yolu araba ile yapmıyorsun. Çay, kahve, gazete derken bir bakıyorsun gelmişsin. Yenikapı’da seferlerin yapıldığı yer küçük bir havaalanı gibi, çok sayıda mekân var. Bütün havalimanlarının yiyecek içecek işini yapan BTA firması buranın da işletmecisi. Yazın seferler çok olduğu için kocaman bir alana yayılmışlar. Tadında Anadolu, Cakes & Bakes gibi markalar ağzına kadar dolu. Bu işin başında olan Sadettin Cesur çok başarılı bir konsept geliştirmiş. Türkiye’de en çok kişi ağırlayan firmalar arasında üst sıralarda yerini almış durumda. Konseptler çok hoşuma gidiyor. Tadında Anadolu gerçekten adına yakışır şekilde hizmet veriyor. Niğde Gazozu bile var. Unutulmaya yüz tutmuş markaları yaşatıyorlar. Özel sektör olunca böyle oluyor. İDO’yu yılar önce Tepe-Akfen-Souter-Sera ortak girişimi satın aldı, hatırlamayan varsa hatırlatayım dedim. Hamdi Akın çok zeki bir işadamı. Sistem tıkır tıkır işliyor.

        TRİLYE’NİN EN GÜZEL BUTİK OTELİ

        Feribottan indikten sonra soluğu Tirilye’nin en güzel oteli sayılan Trilyalı’da aldım. Tirilye sahil kısmının en sonunda yer alıyor. Tirilye başlı başına tarihi bir yer olduğundan oteli de kasabanın dokusuna uygun şekilde yapmışlar. Nerede olduğunuzu bilmeseniz kendinizi Boğaz’da şık bir yalıda hissedeceksiniz. Otel geç Osmanlı dönemi mimarisinde yapılmış. 24 odası da o şekilde döşenmiş. Konumunun verdiği avantajı hizmet kalitesi ve şıklığı ile birleştiren otel, yeme-içme konusunda boş durmamış. Bu manzaraya ve mimariye yakışan bir mutfakları var. Bölgede otel kadar isim yapmış bir de Kızdenizi adını verdikleri restoranları var. Mönüsü çok zengin, balıktan Türk mutfağına ve dünya mutfağına kadar birçok lezzeti sunuyorlar. Sabah kahvaltısı da mevcut. Otele yerleştikten sonra sıra kasabayı keşfetmeye geldi. Bir tane ana caddesi var. Hiç bozulmamış bir kasaba diyebiliriz. Zeytin en büyük geçim kaynağı. En büyük caddesinde zeytin ve zeytinyağı satan küçük dükkânlar var. Posalı zeytinyağı dediğimiz, hiçbir katkı maddesi karıştırılmayan ve direkt tezgâha inen zeytinyağı acayip ilgi görüyor. Her gelen mutlaka bir şeyler alıyor. İnanılmaz bir lezzet gerçekten. Aldım ve şimdiye kadar yediğim en güzel zeytinyağı diyebilirim. Caddede yürürken iki tane karşılıklı kahve gördüm. Oturup birer çay içtik, sonrasında küçük bir turdan sonra yine otele dönüp şömine başında biraz muhabbet derken akşam yemeği için hazırlık yaptık. Trilyalı otelinin genel müdürü Eray çok efendi bir adam. Gelen misafirlerle tek tek ilgileniyor. Bir de otelin kendine has o güzel atmosferi eklenince “iyi ki gelmiş buralara” diye içimden geçirdim.

        BALIKÇI TAŞMAHAL

        Akşam yemek için sahil şeridinin diğer ucunda bulunan Taşmahal adlı balıkçıya gittik. Küçük bir kasabada balıkçı nasıl oluyorsa burası da öyle bir yer. 40-50 kişilik bir mekân. İçeride kocaman bir şöminesi var. Kurumuş zeytin ağaçlarını yakıyorlar. Zeytin ağacı yanarken hafif yeşil oluyor ve uzun süre dayanıyor. Biraz şömine başında oturduk, sonra dışarıdaki bahçesine geçtik. Böyle yerlerde tercihi mekân sahibine bırakırım. Mekan sahibi Ercan Şahin’e “Sen ne yiyorsan bize de ondan ver” dedim. Masaya deniz ürünlerinden yapılan ara sıcaklar ve mezeler getirdiler, deniz ürünleri, pazı sarma, patlıcan beğendi, yatağında susamlı levrek simit, yoğurtla servis ettikleri karides mantı, deniz ürünleri böreği, Girit böreği, ıspanaklı levrek, güveçte hazırladıkları sıcak ot, balık mücver, ot mücver, kalamar beyti, şarap soslu ahtapot ve beğendili karides geldi. Balık olarak tekir getirdiler. Tatlı olarak klasik sufleyi tercih ettik. Gecenin nasıl bittiğini anlamıyorsunuz. Muhteşem bir ambiyans. Bir kere kafa olarak kendinizi çok rahat hissediyorsunuz. Herkes çok huzurlu, kimsenin yüksek sesle konuştuğunu göremezsiniz. Fiyatları da çok uygun, öyle aşırı pahalı değil.

        Diğer Yazılar