Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yol üstü lezzet durakları her zaman vazgeçilmezimdir. Geçtiğimiz hafta sonu kayak sezonunu açmak için yollara düştüm. Tabii ki ilk durak Kartalkaya’nın en güzel butik oteli Golden Key oldu. Yolda mola verdiğimde büyük keyif aldığım Berceste Dinlenme Tesisleri var. O kadar marka mekân arasından sıyrılıp bir numaraya yerleştiler. Adım atacak yer yok. Ben dağa giderken mutlaka erkenden yola çıkıp Berceste’de kahvaltı yaparım. Bu gelenek yıllardır böyle devam ediyor. Berceste’nin müdürü Serkan Caner çok efendi ve düzgün bir adam. Bir gün yine Berceste’ye uğradığımda masaya gelip tanışmıştı. Başta sektöründe ve Türkiye’de neler olup bittiğine bakıyor, araştırıyor. Burnumuzun dibindeki şeflerden hâlâ bizi tanımayanlar, “Pardon ne iş yapıyorsunuz” diye soranlar bile oluyor. Halbuki adamın işinin göbeğindeyim ama o başka bir dünyada. Serkan ile tanışmamız da yol üstü dinlenmelerinin birinde gerçekleşti. Patronları Yusuf Bey ile daha öncesinde tanışıp ayaküstü bir sohbet etmiştim. Ben çok başarılı buluyorum. Belki şehirde görmediğim mistik havayı bize verdiği için olabilir. Şimdi aynı ürünler Macro’da da var. Ama aynı duyguyu taşımak, aynı hissi yaşamak mümkün mü? Tabii ki değil. Berceste’ye girdiğim zaman kendimi kaybediyorum. Bir sürü şey alıyorum. Alışveriş kısmını dönüşe bırakıyorum. Kahvaltıyı ise dağa giderken yapıyorum. Neyse kahvaltı masasına oturduk. Çeşit çeşit zeytinler, mandıradan yeni gelmiş kaymak, tereyağında yapılmış sahanda yumurta. Ne ararsan masada var, her şey çok lezzetli. Sıcak ekmeğe taze tereyağını sürüp keyfini doyasıya yaşadık. Masadan kalkarken kendimi bir iki kilo ağırlaşmış hissettim desem yalan olmaz. O kadar çok yedim ki öğle yemeğini es geçip çorba ile günü kapattım.

        YÜKSEK TAVANLAR, AHŞAP DİZAYN

        Uzun yıllardır Kartalkaya’ya gidiyorum. Hemen hemen bütün otellerde kaldım. Bu kez bir türlü gidemediğim Golden Key’de soluğu aldım. Golden Key bundan yaklaşık 7 sene önce butik otel olarak Kartalkaya’da açıldı. Daha önce içinde bir İtalyan restoranı vardı, oraya yemeğe gitmiştim. O zaman oteli çok beğenmiştim. Bu sefer alıcı gözle baktım. Gerçekten kusur bulunmayacak bir dağ oteli yapmışlar. Yüksek tavanlar, ahşap dizayn ve açık alan. Her şeyi o kadar güzel düşünmüşler ki “Ben ev yapsam böyle yaparım” diyorsunuz. Buranın sahibi Şebnem Uyar zaten oteli eşe dosta yapmış gibi. Kendisi büyük keyif alıyor. Her şeyle yakından ilgilenmiş. Odama yerleştikten sonra şöyle bir keşif yapma zamanı geldi. Samimi olarak söylüyorum “40 oda başka ne olabilir ki” diye düşündüm ama oteli gezince öyle olmadığını anladım. Kocaman bir tesis kurgulayıp içine 40 oda yapmışlar. Her yerde gözü yormayan ayrı bir detay. Hemen sol tarafta kocaman bir şömine, akşamüstleri için ayrı bir dinlenme, keyif yapma yeri.

        İNSAN HUZURLA DOLUYOR

        Hemen arkasında oyun salonları ve sigara içme bölümü. Resepsiyonun sağında kocaman bir restoran. Büyük bir taş fırın, ortada kocaman bir masa, hava güzel olursa terası da açıyorlar. Tam pistlere bakan bölümde ise alakart restoran var. Kahvaltı ve akşam yemeği burada veriliyor. Muhteşem bir SPA’ları var. Akşam kayaktan döndükten sonra uğrayayım dedim, iki saat çıkamadım. Bir akşam Brasserie adlı İtalyan restoranında yemek yedim. Yemekte otelin genel müdürü Evin Hanım eşlik etti. Daha önce The Marmara, Alkoçlar gibi yerlerde çalışmış. Çok zarif bir hanımefendi. Bize tadım yaptırdı. Önce papardelle, sonra pizza ve tatlılar geldi. Hepsi çok lezzetliydi, masaya gelen bütün yemekleri beğendim.

        Eğlencenin tek yeri DROP LOUNGE

        Erkan-Ali Ünal kardeşler mekânları Drop Lounge Kartalkaya’yı yaklaşık üç sene önce açtılar. Daha önce burası Chocolate’dı. Sonra Ünal kardeşler ele alıp bambaşka bir havaya soktular. Mekânı yıkıp yeniden dekore ettiler. Her şeyiyle çok başarılı bir mekân. Sabah gidip akşam otele dönenleri biliyorum. Kimi arasanız herkes orada. Adeta buluşma noktası. Kayak yapan da yapmayan da molayı burada veriyor. Hatta Bolu’nun zengin esnafı dahi sosyalleşmek için hafta sonu buraya geliyormuş. Duyunca gerçekten çok şaşırdım. Bolu civarında dağ evi bulunan zenginler hiç üşenmeden eğlenip sonra geri dönüyorlarmış. Benim olduğum gün Avea Prime partisi vardı. Cumartesi akşamüstü perküsyon ustası Erkut sahneye çıktı. Kar yağmasına rağmen dışarısı ağzına kadar doluydu. Erkut çaldıkça millet gaza geldi, şampanyalar havada uçuştu. Perküsyonda Erkut, DJ kabinde Hakan Kabil ve Drop Lounge’ın DJ’i Tarık Sarol var. Normalde 6’da bitmesi gereken parti saat 9’da hâlâ devam ediyordu. Neyse bir ara ben Golden Key’e dönüp üstümü değiştirdim, sonra tekrar Drop Lounge’a indim. Güzel bir akşam yemeğinden sonra mekân kulübe dönüyor. Sabahın ilk ışıklarına kadar eğlence sürüyor. Oteller çok yakın olduğu için mekâna gidip gelmek hiç sıkıntı olmuyor. Mekânın başında duran Erkan Ünal her eve lazım bir adam. Başın ağrısa aspirin, bir yerin kanasa yara bandı getiren bir adam. Erkan’da yok yok. Çok efendi ve kibar. Ne zaman gitsem işinin başında, günde 20 saat çalışıyor galiba. Vallahi helal olsun. Erkan daha iyi yerlere gelecek bunu hep birlikte göreceğiz. Tabii ki biz ekip olarak gittik. Modacım Taji, eşi Özlem, bizim Ali Ünsal, eşi Selin ve yakın arkadaşımız Neşe Özbek ile güzel bir hafta sonu geçirdik. Ekip olarak bir daha gideceğiz bu sefer daha da kalabalık olacağız galiba.

        Özel tatların yeni ADRESİ AGENCY

        Konsepti ve dünya mutfaklarından özel tatları ile yeme içme sektörüne farklı bir soluk getiren Agency Levent’te İş Kuleleri’nin girişinde, Bodrum’da ise Yalıkavak Marina’da hizmet veriyor. Mekânda yemekle başlayan akşamlar saatler ilerledikçe yerini müzik eşliğinde eğlenceli saatlere bırakıyor. Agency’de ana konsepti dünya mutfağı lezzetleri oluşturuyor. Agency’de ayrıca Barbaros, Şelale Sam, Selen Servi, İzmir Ekspress, Kürşat Başar ve Cihan Okan gibi isimler canlı performanslarıyla sahne alıyor.

        Diğer Yazılar