Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Gaziantep denince aklınıza ne geliyor? Durun hemen söyleyeyim: Baklava! Ancak Antep artık insanların günübirlik gittikleri bir lokasyon haline geldi. Günde 48-50 uçak inip kalkıyormuş. Ciddi bir rakam. Sadece uçakla günde yaklaşık 78 bin kişi geliyor. Otobüsle ve kendi araçları ile gelenleri saymıyorum bile. Kültür turunda mola verenler var, komşu illerden günübirlik gelenler var. Mesela biz çocukken en sevdiğimiz yer Antep’ti. Ağabey ve kardeş dönüşümlü olarak babam bizi Antep’e götürürdü. Kumaş işi ile uğraşan babam ticaretinin yarısını Antep hanlarında gerçekleştirirdi. Beyran çorbası en sevdiğim yemekti. Alışveriş yaparken “Abbas bize 5 çay” esnaftan en çok duyduğum cümleydi. Orada ikram çok önemlidir. “Bir çay bile söylemez” lafı çıktığı zaman o esnaf bir daha iflah olmaz. Antep’in esnafı misafirperverdir. O yüzden başkası için Paris ne ifade ediyorsa benim için de Antep aynı şeyi ifade ediyor. Bizim için Antep modanın merkezi idi. O zamanlar fashion week’ler yok. Olsaydı inanın ilk Antep ve Adıyaman’da yapılırdı. Hazır giyim bizim orada çok azdı. O kadar çok terzi vardı ki herkes takım elbise ve gömleğini şimdi bizim modacı dediğimiz ama o zamanlar terzi diye bilinen kimselere yaptırırdı.

        HER YER DOLUP TAŞIYOR

        Neyse asıl konuya gelelim. Antep’e senede 4-5 kez mutlaka giderim, çok sevdiğim dostlarım var orada. Hepsi işinin ehli ve işini çok iyi yapıyor. Antep’te nereye giderseniz gidin, mutlaka sizi etkileyen bir lezzet vardır. Sokak arasından tutun artık ünü sınırları aşmış yerlere kadar her yer lezzet durağı Antep’te. Kısaca şehrin dokusunda lezzet var. Belediye başkanı da kadın olunca Antep daha da güzelleşmeye başlamış. Eski hanlar tek tek yenileniyor. Yeni başkan Fatma Şahin gece gündüz demeden çalışıyor. En çok rağbet gören Şahinbey İlçesi’nin belediye başkanı da öyle. Muhteşem bir ilçe yapmışlar. Bütün bilinen ünlü markalar burada. Biz Antep diyoruz ama Şahinbey en işlek yer diyebiliriz. Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu çok emek vermiş. Sokaklar tertemiz. Doku güzel, tarih var, yemek var daha ne olsun. Antep’in her yerini biliyorum. Sadece yeme içme değil, en iyi bakırcı, en iyi kahveci, en iyi pazarcı... Aklınıza ne geliyorsa. Birçok arkadaşıma Antep turu yaptırmışımdır. Geçenlerde yine Antep yollarına düştük. Nezih Kebap’ın patronu Galip ve Tahmis Kahvesi’nin patronu Selim beni almaya gelmişler. Her ikisini de çok severim. Ben bir şey demeden program yapmışlar. Her şeyi bir iki güne sığdırmaya çalıştığınız zaman işler de mide de biraz karışıyor. İlk olarak Anteplilerin çorba denmesinden rahatsız oldukları Beyran’ı yedik. İçtik demiyorum, çünkü o zaman çorba oluyor. Beyran’ı en iyi iki yer yapıyor: Biri Metanet diğeri ise Kelebek. Kelebek çok bilinen bir yer değil ama metanet kadar güzel diyebilirim.

        İMAM ÇAĞDAŞ'IN ÜNÜ SINIRLARI AŞMIŞ

        Antep turu bunlarla bitmez tabii. Antep’te kalınacak en güzel yer bana göre Sirehan Otel. İlk açıldığı zaman gitmiştim. Tam da Şahinbey dediğimiz bölgede, her yere çok yakın. Sahan’ın patronu Tahir Özkan 3 sene önce açtı burayı. Antep için bir nefes oldu. Keşke böyle eski tarz otellerden birkaç tane daha açılsa. Böyle bir yere gelmişim ne yapayım modern oteli. Butik yerlere ihtiyaç var bence. Mistik bir ortamdan çıkıp lüks bir otele gelmek bana çok haz vermiyor. Bize göre akşamüstü ama Antep için akşam yemeği zamanı geldi de geçiyor bile. Gittiğimde uğramadan dönmediğim bir diğer yer ise Çağdaş Ailesi’nin sahibi olduğu İmam Çağdaş. İmam Çağdaş tam tamına 127 yıllık bir marka. Şu an dördüncü kuşak işin başında. Rahmetli İmam Çağdaş bayrağı oğlu Talat’a, Talat ise bayrağı oğlu Burhan’a devretmiş. Burhan da yeni nesil işletmeci oğlu Talat’a devredecek. Ama saydığım üç isim de hâlâ işin başında. Talat Bey 73 yaşında olmasına rağmen tatlıya son şerbeti vermeden duramıyor. Her sabah ezan saatinde imalathaneden çıkıyormuş. Günde 50 bin TL ciro yapmak onlar için önemli değil, önemli olan gelen insanın mutlu olması. Özellikle Burhan Ağabey’e diyecek söz bulamıyorum. Bir insan bu kadar nasıl mütevazı olur gerçekten anlamıyorum. Konuşurken kafası önünde, insan mahcup oluyor. Neyse İmam Çağdaş’a girdik. Her zaman olduğu gibi yine adım atacak yer yok. Sol tarafta tatlı reyonu, Burhan Ağabey kasada, Talat müşteriye bakıyor. Bildiğiniz esnaf lokantası. İtalya’da bir aile bunu yaptığı zaman yere göğe sığdıramıyoruz. Bizde maalesef karşılığını bulamıyor. Bu insanlar meşhur olalım derdinde değiller. Yaşam tarzları bu. Böyle görmüşler, böyle devam ediyorlar. Ye ye “Param yok” de kimse sesini çıkarmaz. Üstüne sana paket yaparlar. Oturduk sofraya, kebaplar gelmeye başladı. İlk olarak lahmacun, daha sonra ala nazik, daha sonra küşneme... Sonrasını pek hatırlamıyorum. Finalde ortaya karışık bir tatlı tabağı geldi. Ne ararsan var. Yemek bitince bir fark ettim ki kalkamıyorum. O kadar çok yemişiz ki Antep dönüşü iki kilo almışım. Hakikaten insan kendini tutamıyor. Her şey çok lezzetli, çok güzel. Havasından mı suyundan mı bilmiyorum ama Antep kadar güzel tatlı yapılan bir yer daha yok. O kanıya kesin vardım.,

        TAHMİS KAHVE MOLASI

        Beyran'dan sonra nefes almak için Tahmis’te mola verdik. Tahmis’i hem Antep halkı çok seviyor, hem de turistlerin bir numaralı mekânı. Otobüslerin biri geliyor biri gidiyor. Muhteşem bir ambiyansı var. 1885’te yapılmış, Antep’teki en eski kahveci diyebilirim. Selim Bağcı ve babası Hilmi Bağcı işin başında. Tahmis, kahve içmekten çok sohbet ettiğim bir mekândır. Uğramadan dönmediğim yerlerin başında. Sonra öğle saati yaklaşıyor, “Ciğerci Yunus’a gidelim bu sefer” dediler. Muhteşem bir öğle yemeği yedik. Daha sonra hemen biraz ilerisinde bulunan Koçak Baklava’da tatlı molası verdik. Koçak Baklava da Antep’te çok biliniyor. Zaten bir İmam Çağdaş, bir Koçak’ın ünleri sınırları aşmış. Koçak’ın sahibi iki kardeş. Biz gittiğimizde Coşkun Koçak vardı, herkes çok seviyor. Bütün tatlılardan tattırma girişiminde bulundu. Ancak bir iki tatlının ucundan aldık. Muhteşem bir lezzet. Merak ettim öğrendim, Antep’te tam tamına 250 baklavacı varmış. Turist olmasa da Antep’te ekonomi iyi. Çöpçü, şoför, memur, tezgâhtar, garson, patron, işçi herkes yemekte, herkes boğazına düşkün. Evde yiyen kişi sayısı İstanbul’da daha azdır.

        Diğer Yazılar