Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BAKARSAN bağ olur diye başlayan atasözümüz var ya işte Palmarina’ya her gittiğimde içimden bir kez daha tekrar ediyorum. Yalıkavak’ta kendi halinde irili ufaklı teknelerin demir attığı bir marinayken kaderi bir anda değişti. Bugün dünya zenginlerinin Akdeniz’deki en önemli durağı haline geldi. Mega yatlar demirliyor, milyar dolarlık adamlar Yalıkavak’ta arzı endam ediyor. Yeme içmeden eğlenceye, alışverişten modaya, dünyaca ünlü birçok marka burada yer alıp Palmarina’yı eğlence adası haline getirmiş. Tabii ki bu kurguyu yapan işadamı Mübariz Mansimov’u unutmamak gerek. Çok büyük bir iş becerdi. Yalıkavak’ın gelişmesine büyük faydası oldu. Bence Yalıkavak’ta iş yapan kim varsa Mübariz Bey’e teşekkür etmesi gerekiyor. Herkesin malının değeri yükseldi. Bunda Palmarina’nın büyük katkısı var. En kötü ev bile milyon TL ile kapıyı açar oldu. Ben de ‘eğlence adası’nın dünya markaları Cipriani, Nobu ve Billionaire’in lezzetlerini, hikâyelerini ve yaşattıkları atmosferi sizler için bir kez daha deneyimledim. Şef Nobu Matsuhisa’nın ağzından hikâyesini ve Türk mutfağına bakışını dinledim...

        Her şehrin gözdesi mekan

        Malum Türkiye kavruluyor, tabii Bodrum da bundan nasibini fazlasıyla alıyor. Yemeğe gittiğim yerlerin hakkını vermek için genelde akşama doğru gidiyorum. Saat 7 buçuk gibi Cipriani’de soluğu aldım. Güneş düşmeye başlamış, deniz tarafından rüzgâr püfür püfür esiyor. Keyfim yerindeydi anlayacağınız. Cipriani alelade bir İtalyan değil. Dünyanın birçok şehrinde yer alan ünlü bir marka. Bizde ise İstanbul’da ve Yalıkavak Marina’da var. Peki nedir bu Cipriani, nasıl marka oldu? Giuseppe Cipriani ömrünü mutfağa adamış bir isim. Bugün her restoranda yediğiniz carpaccio’dan içtiğiniz Bellini kokteyle kadar klasikleşmiş İtalyan lezzetleri Cipriani’nin yemek kültürüne kazandırdıklarından birkaçı. Cipriani Ailesi dört kuşaktır işlerinin başındalar. O alışılagelen lezzetler bozulmasın, her restoran aynı kalitede olsun diye aile yılın büyük bölümünü havada geçiriyor. Marinadaki işletmenin başında Michele Leone var. Michele 11 yıl Londra ve Abu Dabi’deki Cipriani’lerde yöneticilik yapmış bir isim.

        YEMEK KEYFE DÖNÜŞÜYOR

        Samimi ve sıcakkanlı. Mekâna hâkimiyetine baktığınızda tam bir profesyonel. Mutfaklarına Cipriani kültürüyle yetişmiş şefler getiriliyor. Böylece tüm mekânlardaki lezzetler hep aynı kalıyor. Bizdeki Cipriani’lerin başında aile ile 15 yıllık geçmişi olan Şef Domenico Tonin var. Mutfakta taze ürün kullanmak adına mönüyü mevsimsel olarak hazırlıyorlar. Bodrum’da mevsimsel sebzeler ve deniz ürünleri ön planda diyebilirim. Ben de deniz ürünleri ağırlıklı seçtim yiyeceklerimi. Önden levrek carpaccio, tartar ve marinera sos eşliğinde kalamar tava ve Cipriani usulü karides aldım. Ortaya da avokado ve kiraz domatesli karides salatası yaptırdım. Mekân marinanın ön tarafında olduğundan alabildiğine deniz manzarası eşliğinde yiyorsun yemeğini. Yemeğin ve manzaranın keyfini çıkarmak adına işi ağırdan aldım. Güneşi batırdıktan sonra ana yemek olarak ev yapımı spagetti söyledim. Yanında lagos balığı ve kiraz domates eşliğinde servis ediyorlar. Gayet doyurucuydu. Yemek faslından sonra bir tane Bellini içtim. Hepsi çok lezzetliydi. Fakat lezzetler bir yana manzarayla, servisle ve sunumla yemek işi keyfe dönüşüyor. Garson nerede diye bakınmıyorsun bile arı gibi çalışıyorlar. Dünyaya açılan bir lokasyonda işlerini başarıyla yapıyorlar doğrusu.

        Bodrum’un yeni eğlence merkezi

        Dünyaca ünlü İtalyan işadamı Flavio Briatore, 1998 yılında Sardunya Adası’nda Billionaire adı altında bir konsept yarattığında, dünya jet setinin tüm ilgisi buraya yöneldi. Kısa zamanda eğlence dünyasına Billionaire partileri damgasını vurdu. 2011 yılına gelindiğinde Billionaire kendine yakışan bir kutlamayla dünya üzerindeki ilk şubesini İstanbul’a açtı. Flavio Briatore’nin doğum gününe denk getirilince açılış gecesi aylarca konuşuldu. Palmarina açıldığında yerini ilk alanlardan biri Billionaire oldu. Diğer Billionaire’leri kıskandıracak bir hal aldı. Eğlencesi ve kitlesiyle hep merak edilen oldu. Servis elemanlarından kapıya kadar herkes tam bir profesyonel. Hataya mahal vermeden işlerini yapıyorlar. İnsanlar içeride gerçekten eğleniyor, süzüm süzüm süzülmüyor.

        SEZON BOYU DANS ŞOVLARI

        Servis yapan arkadaş şişe biter bitmez gelip “Hadi bakalım al bir tane daha” diyerek eğlencenin orta yerine müdahale etmiyor. Son derece ölçülü ve kibarlar. Mekânın başında Fırat Bakar var. Fırat bir bakıyorsun içerideki dünyaca ünlü konuklarla sohbet ediyor, bir bakıyorsun geçmiş bir köşeye işleri takip ediyor. İki dakika sonra kapıya gitmiş bilgi alıyor. Amatör ruhla ve heyecanla işini yapan bir profesyonel. Dünyanın dört bir yanında ilgiyle izlenen dans şovları sezon boyunca sergileniyor. En ünlü DJ’ler çalıyor. İçerisi devler ligi; bizim cemiyet hayatından Arap şeyhlerine, Rus oligarklardan dünyaca ünlü işadamlarına ve hatta Hollywood starlarına uzanan geniş bir misafir kitlesi var. Kimse kimseyi rahatsız etmeden gerçek eğlenceyi yaşıyor. Artık Billionaire ile anılan şampanya şovu da görsel bir şölen. Taht üzerinde şampanya kızları, meşaleler... Benim gittiğim akşam dünyaca ünlü bir futbolcu, sevgilisiyle ve ABD’li çok ünlü bir işadamı da arkadaşlarıyla eğleniyordu. Bodrum’da olduklarından kimsenin haberi yok ama onlar yatlarıyla demirleyip gece eğlencesinde Billionaire’in yolunu tutmuşlar.

        Dünyanın en ünlü suşicisi

        Eğlence adasının yüz aklarından biri de Nobu. Dünyanın en önemli destinasyonlarından sonra Türkiye’ye Palmarina ile girdi. Tabii açıldığında tüm dünyanın gözü bir anda buraya çevrildi. Uzakdoğu mutfağının ve Hollywood’un iki yıldız ismi şef Nobu Matsuhisa ve Robert De Niro markanın sahipleri. Zaten açılış gecesi tam bir yıldızlar geçidiydi. Zaman geçti, Nobu misafirlerini ağırlamaya başladı, yıldızlar geçidi bu sefer gelen kitleyle devam ediyor. Tabii şef Nobu Matsuhisa’nın yılın belirli dönemlerinde mutfağı bizzat kontrol etmesi ve mönüyü düzenlemesi bunda en büyük etken. Mekânın başında daha önce çok önemli fine dining restoranlarda yöneticilik yapmış Volkan Şan ve Steven Lam var. Volkan ekip yönetiminden misafirle ilişkilerine kadar tam bir profesyonel. Steven ise 10 yıldır dünyanın farklı bölgelerindeki Nobu’larda yöneticilik yapmış bir isim.

        HER DAMAK ZEVKİNE UYGUN

        Disiplini elden bırakmadan restoranın her şeyiyle ilgileniyor. Buraya ayak basan her insan gibi şimdiden tam bir Bodrum âşığı olmuş. Özellikle bizim Türk yemeklerini anlata anlata bitiremiyor. Nobu, marinanın en ucunda yer alıyor. Önünde havuz, mavinin farklı tonları yemeğine eşlik ediyor. Mekâna girdiğinizde tüm ekip coşkulu bir şekilde “Irasshaimase” (Hoş geldiniz) diyerek sizi karşılıyor. Sonrasında lezzet şovu başlıyor. Şef Nobu Matsuhisa’nın Uzakdoğu mutfağına kazandırdığı birçok lezzet mönüde. Sıradan suşici gibi düşünmeyin. Zira Şef Nobu mönüyü oluştururken Japon mutfağına Peru’yu katmış. Zaten dünyada da bu şekilde nam salmış. Nikkei mutfağın en önemli temsilcilerinden. O akşam gittiğimde ben de Nikkei mutfağından örnekler seçmeye gayret ettim. Şefin Uzakdoğu literatürüne kazandırdıklarından sipariş verdim. Bir yandan yemek yedik, bir yandan Nobu Matsuya ile sohbet ettik. Yuzu miso sos ile servis edilen morina balığı ‘cod miso’yu, yellowtail jalapeno’yu, mini karides tempura’yı, matsuhisa sosu ile servis edilen karışık sashimi salatasını ve ceviche usulü hazırlanan ıstakozu mutlaka deneyin derim. Suşilerde çok çeşit var. Eminim herkes damak zevkine göre bir şeyler bulabilecek. Gündüz ise bambaşka bir ambiyans var burada. Öğlen 3’ten akşam 7’ye kadar Nobu’nun önünde yer alan havuz alanında Billionaire’nin DJ’i Mert Yenidünya’nın canlı performansı eşliğinde partiler yapıyorlar. Yan tarafındaki iskelede ise kafa dinlemek isteyenler için sesten arındırılmış dingin bir ortam var. Kısacası Nobu da eğlence adasına uyum sağlayarak günün her saati gelen konuklara bir şeyler sunuyor.

        ŞEF NOBU HER ZAMAN İŞBAŞINDA

        Kimse kimseyi boş yere efsane yapmıyor, durduk yere bir yerlere gelmiyorsunuz. Bunun için kendinizi o işe adamanız gerekiyor. Türk medyasından sadece bana nasip olan Şef Nobu Matsuhisa ile uzun sohbetimizde bunu bir kez daha anladım. 30 sene önceki olayı anlatırken bile gözlerinde hâlâ aynı heyecan var. Alçakgönüllü, kendine işine adamış bir adam. Perulu bir müşterisiyle tanıştıktan sonra 20’li yaşlarda Peru’ya göç etmiş. Yani kendisi de bir Nikkei. Tabii Peru deniz ürünlerinde en az Japonya kadar zengin. Fakat bazı özel malzemelerin tedarikinde zorlanınca yerel baharatlar ve soslarla yaptığı yemeklerle hem Matsuhisa’nın şöhreti yürüyor hem de Nikkei mutfağını dünya tanıyor. Kurduğu Matsuhisa restoranlarının müdavimi Robert De Niro ile dostlukları gelişiyor, sonrasında da iş ortaklığı ile ortaya Nobu çıkıyor. Şimdi dünyanın en önemli 30 şehrinde Nobu restoranları faaliyette. Yıl içerisinde Şef Matsuhisa bu restoranları tek tek geziyor. Mutfak ekibine yenilikler öğretiyor, yetmiyor kendi mutfağa geçiyor. Hatta bana da kendi elleriyle bir şeyler hazırladı. Her şey çok lezzetli, işine o kadar hâkim ki neyin ne olduğunu çok iyi biliyor. Buraya ayrı bir önem veriyor. Karşılaştıkları ilgiden çok memnun. Marina sayesinde yerli yabancı birçok insana ulaştıklarını belirtiyor. Bizim mutfakta kullanılan malzeme ve farklı pişirme metotları şefi etkilemiş, hatta ileride Nobu’ların mönülerinde Türk-Japon sentezi lezzetler görürseniz şaşırmayın diyerek Türk mutfağına hayranlığını açıklıyor. Türkiye’yi çok seviyor. Çok kısa zamanda yeni yatırımlar için gelecek gibi görünüyor. Böyle dünya markalarının bizde yer açmaları gerçekten çok güzel. Kendi adıma çok sevindim. İkna edip getiren Mübariz Bey’i de unutmamak lazım. Sadece para ile olmuyor. Biraz da vizyon olması gerekiyor. Nobu’yu getirmek için çok kişi uğraştı ama Mübariz Bey’le anlaştılar.

        Diğer Yazılar