Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ESKİDEN tarihi yarımada dediğimiz yere gittiğiniz zaman adım atacak yer bulamazdık. Galata Köprüsü’nden girip Eminönü-Sultanahmet’e çıkana kadar zamanın nasıl geçtiğini bilmezdik. Benim dünyada en sevdiğim yerdir. Başka bir havası var. Mısır Çarşısı, Kapalıçarşı gibi adresler İstanbul için çok özel. İstanbul’da yaşayan biri olarak ayda iki defa mutlaka bu turu yapardım. Hatta zaman zaman Four Seasons Sultanahmet’te kalıp keyfini çıkarırdım. En son yine aynı turu yapayım dedim. Allah herkesin yardımcısı olsun, bütün esnaf bitik durumda. Four Seasons’ta personel yarı yarıya düşmüş. İn cin top oynuyor. Prestij için ayakta kalmaya çalışıyorlar. Hizmet aynı hizmet... Hiçbir şey eksik değil. Her şey o kadar güzel ki, en çok buna üzülüyorsunuz. Hafta sonu bir biz vardık, bir de başka bir çift daha. Yazık, otel her ay iki milyon zarar yapan bir yer haline gelmiş. Yine de ayakta durmak için verdikleri mücadeleyi tebrik ediyorum. Bu günler de geçecek. Bana göre dünyanın en güzel oteli Sultanahmet Four Seasons. Konumu ve tarihi yapısıyla birlikte baktığında muhteşem bir yer. Otelden çıkıp hemen alt tarafta bulunan Sabahattin Balıkçısı’na giderdim. Çok kendine özgü bir yer. Lezzet, sunum, servis her şey çok iyi ama memleketin genel gidişatından o da nasibini almış tabii.

        KAHKAHADAN RAHATSIZ OLAN MAHALLELİ

        Nasıl anlatsam, nasıl haykırsam? Bu sektör yıllardır bu kadar kötü günler görmedi. Bu kadar aciz kalmadı. Umudumuzu yitirmedik, en kısa zamanda düzelecek inşallah. Yeme içme sektörü bacasız sanayidir. Her mekânda 40-50 kişi çalışır. Bu mekânlar kapanırsa işsizlik alır başını gider. “İspanya, ekonomisini turizmle düze çıkardı” diye boşuna söylemiyorum. Bu saatten sonra yeni yeni icatlar yapacak halimiz olmadığına göre hizmet etmeye devam edeceğiz. Yeme-içme sektörünü yabana atmayın. Alışveriş merkezlerinden yeme içmeyi çıkarın, hepsi batar gider. Bunu anlamayan büyük hata yapıyor demektir. Semtimizdeki, mahallemizdeki mekânlara sahip çıkalım. İki kişi şikâyet ediyor diye mekân kapanıyor. Peki, orada çalışan 40 kişi ne olacak? Bırakın artık bu saçma sapan tavırları. Özellikle belediyelere söylüyorum. Bu dükkânlar boşalırsa semt karanlık olur. Hırsızlık artar, gasp artar. Mekânlar yaşıyorsa bir hayat var, bir enerji var demektir. Rahatsız olan varsa şehir dışına yerleşsin. Mahalle aralarında yeri olan esnaf artık illallah diyor. Bir iki emekli çıkıyor, işi gücü sağı solu arayıp şikâyet etmek. “Cam açık, ses geliyor” diyor. Camın açıksa tabii ki gelecek. Müşterinin gülmesinden rahatsız olan var. Şimdi buna nasıl çözüm bulacaksın? Belediyeye “Çok gülüyorlar” diye şikâyet eden aciz insanlar olduğunu öğrendim. Artık gülmek de birilerini rahatsız ediyor. İş belediyelerde bitiyor. “Gel kardeşim hukuksuz bir şey varsa işlem yapalım. Yoksa bizi niye meşgul ediyorsun?” diyerek gereken işlemi yapacak, cezayı kesecek. Bak bakalım bir daha yerli yersiz arıyor mu?

        TAHAMMÜL KALMAMIŞ

        Artık sanırım kimsenin kimseye tahammülü yok. Çok para kazanıyor, kazanmasın. Çok gülüyor, gülmesin. Hepimiz eve kapanalım. Ekonomi çöksün. Bunu isteyen geri kafalılar var. Buna çanak tutan belediyeler var. Hep oturan haklı olur mu? Mekân sahibinin hiç hakkı yok mu? Yılda SSK’ya yüz binler veren, vergisini ödeyen, 360 kalem malzeme alan adamın herhangi bir hakkı yokmuş gibi davranılıyor. Yazıktır günahtır. Resmi kıyafet giyenler her şeyi biliyor. O zaman bırakın işlerinizi, buyurun gelin siz yapın. Bir de sistem yok. Büyükşehir bir yerden, ilçe belediyesi bir yerden, kaymakamlık bir yerden, valilik başka yerden, SSK desen öyle... Mekâncıyı ahlaksız adam yerine koymayın. Bunlar her sene milyonlarca vergi veren, ülkesine 80 milyar dolar katkı sunan insanlar.

        Diğer Yazılar