Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        YAZ sezonu mevsimsel olarak çoktan açıldı açılmasına da işletmeciler ve mekân sahipleri için beklenilen ay ağustostu. Bu zamana kadar incelediğimiz Bodrum’dan sonra, aralarında adı konulmamış bir rekabet yaşanan Çeşme’de durumlar nedir inceleyip mekân sahiplerini bir araya getirdim. Çeşme mekânlarının şöyle bir özelliği var, buradaki mekânlar eğlenceyi ön plana çıkararak hareket ediyor. Böylece gayet güzel işler yapıyorlar. İşte Çeşme’nin restoranıyla, oteliyle, beach’leriyle, balıkçısıyla ve pidecisiyle en gözde mekânları...

        Mİ CASA

        ALAÇATI’ya açılan İzmirli mekân, bahçesi ve kokteylleriyle gençlerin buluşma noktası olmuş. Mi Casa denince herkesin aklına ilk olarak bahçesindeki asırlık dut ağacı geliyor. Alaçatı’nın kalabalık caddesinin biraz dışındaki Mi Casa’nın bahçesindeki dut ağacı ve bu ağacın altındaki sohbetler çok meşhur. Eski Rum evi tarzındaki binada hizmet veren Mi Casa’nın lezzetlerine gelince; gerek yöresel lezzetler ve gerekse dünya mutfağının örneklerini başarılı bir şekilde harmanlamışlar. Keyfinize göre hazırladıkları kokteylleri de mutlaka tadın derim.

        MONA

        ÇEŞME’de İtalyan mutfağı denilince şüphesiz herkesin aklına gelen bir mekân Mona. Pavarotti ve Berlusconi’ye de yemek hazırlayan İtalyan Şef Fabio Voltran 2010 yılında Çeşme’de hünerlerini sergilemeye başladığından beri mekânın lezzeti herkesin takdirini topluyor. Öyle ki Mona, Çeşme’deki başarısının ardından İtalyan mutfağı rekabetinin olduğu İstanbul’a taşındı. Cihangir Mona olarak devam ediyor. Çeşme’deki Mona’ya gelirsek gerçek İtalyan restoranı, Çeşme’nin İtalyan’ı. Özellikle etlerine ve risotto’suna diyecek sözüm yok. Şarküteri ürünleri özel olarak İtalya’dan geliyor. Sebzelere ve diğer ürünler de yöreden en taze şekilde temin ediliyor. Mona sadece restoran değil, Çeşme’nin eğlencesinde ben de varım diyecek kadar güzel programlar hazırlamışlar.

        MANASTIRHAN

        ALAÇATI’da butik otel, pansiyon ve günlük-haftalık ev kiralama moda oldu bu aralar. Kimisi hizmetimiz der, kimisi ev yapımı reçellerini öne çıkarır, kimisi sıcacık aile ortamı sunar. Ama bunlardan biri var ki, mimarisi, hizmeti ve dekorasyonuyla diğer yerlerden biraz daha öne çıkıyor. Manastırhan, Alaçatı’da havuzu olan nadir otellerden. Diyeceksiniz ki “Ege’nin masmavi denizinde havuzu ne yapayım?” İşte o zaman otelin bahçesinde dört bir tarafı palmiyeyle ve muz ağaçlarıyla çevrili bu havuzu bir görün derim. Bina, Ege ve Akdeniz mimarisinin başarılı bir harmanı. Toplam 18 oda var ve hepsi bu güzel bahçeye bakıyor. Odalarda sadelik ön planda. Zaten aksi olsa otelin tüm büyüsünün kaçacağını düşünüyorum. Manastırhan, huzurlu bir tatili sunuyor.

        FERDİ BABA

        TAZE balık ve meze balıkçılığın en önemli noktasıdır. Bu konuda Ege mezeleri ve balığı da herkes için çekim merkezi olmuştur. Çeşme’de elbette birçok balıkçı var. Fakat bir tanesi var ki yaptığı işi sanat haline getirmiş. Ufacık bir dükkânda başlayıp, marinada ve Alaçatı Port’ta olmak üzere Çeşme’ye gelen herkesin mutlaka uğradığı bir balıkçı olmuş. Ferdi Baba yani Ferdi Kabak, işleri oğullarına devretmiş. Buna rağmen hâlâ işini kontrol eden, kendini işine adamış bir isim. Yaz-kış fark etmiyor. İzmirliler kışın dahi balık yemek için Ferdi Baba’nın yolunu tutuyorlar. Mekânın ünü sınırları aşmış diyebiliriz.

        OTTO

        İSTANBUL’un 2005 yılında tanıştığı bir mekân Otto. Açıldığı zaman vizyonlarını iyi müzik ve iyi yemek olarak belirlediler ve İstanbul’da gayet başarılı oldular. Asmalımescit ve Cihangir’den sonra şimdi de Koşuyolu’nda açacaklar. Alaçatı’da iki senedir gayet başarılı gidiyorlar. Çark Plajı’ndaki Alaçatı Beach Resort’un içinde hizmet veriyorlar. İyi yemek ve iyi müzik için çabalıyorlar. Mönüleri zengin, taş fırın pizzalarını ve kokteyllerini deneyin derim. Damla sakızlı ve Nutella’lı shot’ları çok beğeniliyor. İnsanlar kendimi göstereyim derdinde değil, eğlenmek ve denize girmek için geliyorlar. Yine de içeride birçok ünlü isme rastlamak mümkün.

        DOST PİDE

        KONU lezzetse, klasikleşmiş mekânlara gözü kapalı gidip yemek yiyebilirsiniz. İşte Dost Pide de bunlardan bir tanesi. 1974 yılında 5 masa ve 2 personelle açılıp bugün Çeşme’nin klasiklerinden biri olmuş. İşin başında ikinci ve üçüncü kuşak aile fertleri var. Aynı zamanda pizza da yapan mekân, Çeşme’ye yolu düşen herkesin uğrak noktası. Kimse kendi lezzetimiz olan pideye hayır demiyor. Mönüsünde kahvaltıdan çorbaya ve hatta dönere kadar farklı lezzetler var ama asıl pide dediğinizde envai çeşit pideyi önünüze getiriyorlar. Ayrıca kendi buluşları olan lezzetler de mönülerinde yer alıyor.

        CLUB 29

        İSTANBUL’un klasikleşmiş mekânı Ulus 29’un Alaçatı Port’daki mekânı Club 29 çizgisiyle hemen diğerlerinden ayrılıyor. Yemekleri, eğlencesi ve hizmet kalitesiyle ilk sezonunda Alaçatı’ya çoktan damgasını vurmuş. İçerisi çok nezih. Eğlence konusunda yılların deneyimini daha çabuk tüketilen ve daha hızlı bir eğlence anlayışıyla birleştirmiş. Ama yine de Alaçatı Marina’daki diğer mekânlara baktığınızda Ulus 29’un farkını çok kolay anlayabiliyorsunuz. Akşam yemeğiyle başlayan ve gece geç saatlere kadar süren eğlencede şampanyalar havada uçuşuyor. Mekân açıldığı günden beri büyük ilgi görüyor. Mimari olarak da diğer mekânlardan farkını ortaya koyan Ulus 29, uzun yıllar Çeşme’de liderliğini devam ettirecek gibi görünüyor...

        TAPU

        ALAÇATI’daki eski kilisenin bahçesindeki papazın evinin lezzetli bir restorana dönüşme hikâyesi 2010 yılında başlamış. Bugün deniz ürünlerinden et yemeklerine dünya mutfaklarının örneklerini başarılı bir şekilde sunan bir restoran olmuş. Bir de şarap mahzeni var ki gezilip görülesi. Açıldıkları günden bu yana kendini geliştiren Tapu’nun mahzeni müzeden farksız. Dekorasyonunda modern, hem de o eski havayı soluyabiliyorsunuz. Mönüsünde de bunu görebilirsiniz. İster geleneksel mezelerle hazırlanan bir çilingir sofrası kurdurun, ister çeşitli ülkelerin şaraplarından oluşan zengin kavdan şarap seçerek bunu güzel bir yemekle taçlandırın. Nar ekşili kalamar yahni, patlıcan yatağı, bebek ahtapot, enginarlı dana bonfile ve kendine has humusları Tapu’nun klasik lezzetleri.

        SOLEMARE

        ÇEŞME dendiğinde şüphesiz herkesin aklına gelen ilk mekân Solemare olur. Çeşme beach kültürünün amiral gemisi olan mekân, on yıldan beri başarıyla hizmet veriyor. Aya Yorgi Koyu’nda birçok mekân var ama piyasa diye tabir edilen mekân neresi diye sorarsanız, yerli ve yabancı turistlerinde uğrak noktası olan Solemare derim. Gündüz denize girip akşamüstü partilerine katılanlar, gece de seçkin bir kulüp halini alan mekânda eğleniyor. İşletmesiyle, dekorasyonuyla ve gece kulübü havasıyla Solemare için Çeşme’nin Reina’sı diyebiliriz.

        KUM BEACH

        AYA Yorgi Koyu’nun kalabalığından ve keşmekeşinden sıkılanlar için Mehmet Koyu’nda bulunan Kum Beach denizi ve dekorasyonuyla bu yıl da Çeşmenin favori beach’lerinden biri. Aya Yorgi mekânlarına göre daha salaş ve rahat diyebileceğimiz Kum Beach’te deniz keyfi ve eğlence güzelce harmanlanmış. Önünüzde ne bir tekne, ne bir yat, ne de bir mazot kokusu. Denizin keyfini doyasıya çıkarabiliyorsunuz. Mekânda dekorasyon olarak ahşap kullanıldığı için kahverengi hâkim. Özellikle kokteyl konusunda iddialılar. Alaçatı’daki Katre Otel’in hazırladığı kahvaltı, sabah saatlerinde sunuluyor. İlerleyen saatlerde karnınız acıktığında ise bölgenin bir başka meşhur mekânı Barbun’la karşılaşıyorsunuz.

        Kum için ‘beach food’ konseptinde mönü yapmışlar. Lezzetli ve deniz kenarında yiyebileceğiniz hafif yiyecekler. Burger’lerini, makarnalarını ve taş fırından çıkan pizzalarını mutlaka deneyin derim. Müzik insanı rahatsız eden cinsten değil, ortamın enerjisine göre hareketleniyor. Gece yarısı olduğunda ise daha önce port’tan tanıdığımız Deli Deli bu sene Kum Beach’de kapılarını açıyor. Giriş için 24 yaş sınırı koymuşlar, eğlence sabaha kadar devam ediyor. Adı gibi deli gibi eğleniyorsunuz.

        ASFALYA

        DENİZ, güneş ve eğlence... Bunların hepsi Çeşme’de fazlasıyla mevcut. İş yemek olayına gelince farklı mutfakları özenerek sunan birçok mekân mevcut. İşte Asfalya da bunlardan bir tanesi. Hacımemiş Mahallesi’ndeki mekân, kendi halinde. Gel gör ki açıldığı ilk seneden itibaren herkesin tercihi olmuş bu mütevazı mekân. Renkli çinilerle kaplı taş binada, yapının dokusunu bozmayan metal ve ahşap aydınlatmaların uyumu harikulade. Mönüde klasik Ege lezzetlerini farklı lezzetlerle birleştirmişler. Füzyon mutfağı diyebiliriz Asfalya için. Öyle ki soğuk başlangıçlardaki deniz mahsullü sos ile hazırladıkları dana nuar’ı bir tadın derim. Et konusunda başarılılar.

        Kuşkonmazlı bonfile sarması gittiğimde tekrar yiyeceğim Asfalya lezzetlerinin başında geliyor. “Çeşme’deyiz, deniz mahsulü bir şeyler yiyelim” derseniz benim favorim ahtapot carpaccio oldu. Enginar üzerine avokado sosu ve salatalıkla sundukları enginar hem lezzetli, hem de çok sağlıklı. Mekânın şarap kavı zengin. İster bahçesinde, isterseniz caddeye açılan bölümde oturun, uzun uzun sohbet ederek lezzetli yemekler yiyebileceğiniz bir mekân Asfalya.

        Diğer Yazılar