Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ÇOCUKLUK arkadaşım Fazıl Say'ın halası, merhum Gürdal Duyar'ın bir yakını ve benim kıymetli dostum Emel Say'ı geçtiğimiz hafta kaybetmiş olmaktan dolayı üzgünüm. Bir doğum gününde Kreisler'in "Liebesleid"ını çalmıştım kendisi için. Gürdal da portremi resimlerken, hep birlikte sabah altıya dek hiç durmadan "Liebesleid"ı dinlemiştik. Şimdi ikisinin de yine birbirlerine kavuştuklarını ve nurlar içinde olduklarını hissedebiliyorum...

        Özel bir anımı paylaşmak isterim: İstanbul'da güzel bir kış gecesiydi. "Emel tuvali getirir misin, Tuncay'ın portresine başlayacağım... " diyen büyük ressam ve heykeltıraş merhum Gürdal Duyar, gece 24.00 sularında çalışmaya başladığı portreyi sabaha karşı tamamlamıştı bile. Çok heyecanlanmıştım. Emel'in içten paylaşımı, olgun kişiliği ve her zamanki dost ikramlarıyla tüm geceye destek olduğu resim çalışması sona erdiğinde, hepimiz mutlu ve keyifliydik. Aynı yılın yılbaşı gecesi ortak dostumuz Ayla'nın da katılımıyla Vakko'dan alınan zarif bir şalla örtülü henüz hiç görmediğim resim açıldı ve bana armağan edildi. Bu olağanüstü incelikli seremoniyi ömrüm boyunca unutamayacağım. Gürdal'ı kaybettikten sonra, Rudin yönetiminde çaldığım bir Mozart canlı konser kaydımın CD'sine kapak olan değerli resim, o gün bugündür evimin baş köşesinde durmaktadır. Güzel sanatların aslında birbiriyle ne kadar iç içe olduğunu, bu resmi seyrederken görebiliyor ve müziği hissedebiliyorsunuz...

        Fazılın Rengim Gökmen yönetimindeki CRR İstanbul Senfoni Orkestrası konserini dinledim. Fazıl büyük bir müzisyen: Bach'tan, Mozart, Beethoven ve Çaykovski'ye ne çalarsa çalsın, her şeyi olağanüstü iyi çalıyor. Piyanistliğinin yanı sıra yetenekli bir dünya bestecisi olması ise gururlandırıcı başka bir özellik. Piyano ve keman konçertolarından sonra, bu konserde ilk kez dinlediğim yeni eseri olan Trompet Konçertosunu da çok beğendim. Özellikle 2. bölümünün şiirselliği, espri ve akıcılığı anlatılacak gibi değil çünkü dinlemesi ve çalması kolay görülüyor olsa da eser, son derece ilginç ritimler ve güçlüklerle dolu. Ayrıca konçertonun dünya literatürüne katkısı ve kazanımı da düşünülürse -bir Türk olarak ve şahsım adına- bu konserden aldığım keyif ve coşkunun daha da özel olduğunu söyleyebilirim. Parlak bir müzisyen olan trompet solisti Gabor Boldoczki'nin yorumu mutluluk verici ve sağlam. Shostakovich'in Piyano, Trompet ve Yaylı Çalgılar için 1 numaralı Konçertosu'nda ise Fazıl muhteşemdi. Kendisi, sayın Gökmen, trompetçi Boldoczki ve orkestra uzun uzun alkışlandılar...

        Fazıl'ın dünya çapındaki sanat kariyeri ve müzisyenliğiyle her zaman gurur ve mutluluk duyan bir sanatçı arkadaşıyım. Genç müzikçiler olarak birlikte müzik yaptık. Henüz ilk konserlerimiz olmasına rağmen, Ankara ayağa kalkmıştı. Yılmaz - Say ikilisi olarak ciddi çalışmalarımıza niye devam etmediğimizi anlayamadım. Ancak her gün bir yerlerde konser veren bir müzikçinin hayatı kolay değildir ve aynı zamanda, "ben merkezci" olmayı da gerektirir. Buna rağmen, onun toplumsal gerçeklere gösterdiği vatansever duyarlılığı içtenlikli bulur takdir ederim. "Uçak Notları" kitabında, hakkımdaki içten düşüncelerini okuduktan sonra ve Ayla Erduran'a: "Tuncay çok değerli. Onun kariyeri için mutlaka bir şeyler yapılmalıdır... " dediği sözlerini işitmiş olmak da mutluluk verici.

        Diğer Yazılar