Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kayseri’de 21 kişinin hayatını kaybettiği, ardından “otobüste emniyet kemeri takma zorunluluğu” getirilen kazada, “Kucağımdaki bebeğim nerede” diye feryat eden annenin Muş’taki köyüne gittik. Göç ettikleri İstanbul’da aradığını bulamayan aile, kazanın olduğu gün belediyeden aldıkları yol parasıyla köye dönüyordu. İstanbul’da bakamayacakları için köyde bıraktıkları Radip’e kavuştular ama bu kez de 14 aylık Yusuf yoktu...

        Selcan ve Asım A. çifti 2 yıl önce yoksulluktan kaçmak için, çocukları Radip (5) ve O.’yu (3) da alarak İstanbul’a göç etti. Öyle kamyona falan değil, bir bavula sığdırdıkları üç beş parça kıyafet ve sırtta yatak yorganlarıyla İstanbul Altınşehir’de, zeminin iki kat altında gün görmeyen bir eve yerleştiler. Köyünde çobanlık yapan Asım A., İstanbul’da ne iş bulsa çalıştı. Kimi zaman yük taşıdı kimi zaman inşaatlarda fayans döşedi. Aylık 1000 liralık kazancının 250’sini kiraya veriyor, kalanla karınlarını doyuruyorlardı. Bu arada aileye Yusuf bebek katıldı. Ama 3 çocukla geçinmek ne mümkün! En büyük çocukları Radip’i Muş’un Bulanık İlçesi’ne bağlı köylerine geri götürüp dedeye bıraktılar. Radip ailesine, ailesi de ona hasret kaldı. Evde boğaz sayısı yeniden 4’e indi ama yoksulluktan da kurtulamadılar.

        YOL PARALARINI BELEDİYE KARŞILADI

        Sonunda parasızlık ve evlat hasreti canlarına tak etti. “Taşı toprağı altın değil, hasret ve yoksullukmuş” deyip memlekete dönmeye karar verdiler. Ne var ki dönecek yol paraları bile yoktu. Asım A., İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne başvurdu ve Beyaz Masa, Asım A., eşi, 2 çocuğu ve kız kardeşinin yol parasını karşıladı.

        Ne var ki ailenin yeniden biraraya gelmesi umuduyla çıkılan yolda bindikleri otobüs şarampole yuvarlandı. Baba Asım A. ve oğlu O. 19, 20 numaralı koltuklarda; anne Selcan A., görümcesi ve 14 aylık Yusuf bebek 29, 30 numaralı koltuklarda oturuyordu. Kazada kucağındaki bebeği yola savrulan, kendi de otobüsün altından karları kazarak çıkan Selcan A. sağ bacağını hissetmiyor. Baldırından alınan deriyle başına yama yapılan 5 yaşındaki O. ise iyileşme yolunda. 14 aylık Yusuf’un öldüğünü taburcu olduktan sonra öğrenen ve dünyası yıkılan acılı anne, o anları şöyle anlatıyor: “Bebeğimi yeni emzirmiştim. Görümcemle yanyana oturuyorduk. Bir ara içim geçmiş. O sırada ‘Allah’ım yardım et”, “Allahu ekber” diye sesler duydum. Ayağa kalktım, otobüs ilerliyordu. Gerisini hatırlamıyorum. Kendime geldiğimde yüzüme bir şeyler akıyordu. Kan zannettim ama motordan sızan yakıtmış. Elimi sağa sola uzatıp bebeğimi aradım. O arada bir kadının bacağına dokundum. Ölü müydü, diri miydi bilemedim. ‘Kardeş iyi misin’ diye seslendim ses gelmedi. Karları kazıyarak çıtım. Bir adım attım ama bacağım beni taşımadı ve yere yığıldım. Bacağımı hâlâ hissetmiyorum. Bir evladımıza kavuşurken diğerinden olduk. Ne bitmez çilemiz varmış...”

        YİNE KOYUN GÜDECEK

        Baba Asım A., “İstanbul’a gittikten bir süre sonra Yusuf doğdu. Yusuf doğunca beş nüfus geçinemedik. Radip’i köye babamın yanına bıraktık” diyor. “Evlat hasreti ve yoksulluk canımıza tak edince köye dönelim dedik. Bir evladımıza kavuştuk ama canımızın bir parçasını kaybettik. İstanbul’daki evimizde güneşe hasrettik, karnımızı zor doyuruyorduk. Şimdi güneş bizim için tamamen battı...” Asım A., doğduğu topraklarda yine koyun güdecek...

        Anne Selcan Aydın bacağını hissetmiyor. Baldırından alınan deri kafasına yama yapılan 5 yaşındaki O. zaman zaman Yusuf’u soruyor. Annesi “Yusuf kuş oldu” diyor.

        Diğer Yazılar