Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Şimdi ne oldu?

        İsrail ile Suudi Arabistan yan yana kaldı!

        ***

        Sözde bir ötekine zıt iki devletin temel derdi onları gönülde birleştiriyordu.

        Birinin İran diğerinin Şii düşmanlığı ve korkusu Ortadoğu’nun ve dünyanın gidişatını belirliyordu.

        Esasen yıllarca (Batı’ya, Suudilere ve İsrail’e rağmen) İran (ve bir zamanlar Suriye) kapılarını çok açık tutan, gerçekten “sıfır sorun komşuluk” eden Türkiye de, Suudi ve Körfez zorlaması ve parasıyla Sünni Blok’a yazılmıştı.

        Yani kötü tarih, kötü talih!

        O yüzden, Suudiler’in Suriye kışkışlamasından Yemen’de sivilleri de bombalamasına, hatta “İran karşıtı ittifak”ta “Darbeci, katliamcı Sisi”nin varlığına rağmen, nefer yazılmıştı Ankara.

        Şimdi, nasıl deniyor, “paradigma” değişti.

        Tabii İran da “reza”dan ibaret değil!

        ***

        Şimdi “iyi haber” şu:

        Batı, nükleer anlaşmayla İran savaşından uzak tutuyor kendini; İran’la ticaret ve dolasıyıyla Türkiye’nin imkânları da artıyor!

        Kötü haber” de şu:

        Kendi sarayını Suudi Sarayı’na kilitleyenler biraz zor durumda kalacak.

        Ya bölgenin bu yeni şartlarına, barış, komşuluk vesaire adına sarılacak; hatta Suriye denkleminin değişmesini bile kabul edecek.

        Yahut Suudilerin (ve bittabi İsrail’in) İran fobisinin içinde sinir küpü, sınır tüpü olacak!

        ***

        Komşularla sıfır sorun” hakikaten Türkiye’nin önünü ve ufkunu açan bir atmosferdi.

        Fakat yurtiçindeki insanlarını dahi “düşman” sayan bir sürece saplanınca, komşular mı kalır zaten!

        AKP’nin hem “fabrika ayarları”nı, hem akıl ayarlarını yitirişinin adıdır, “Sıfır komşu süreci!”

        Belki şimdi farklı olur.

        Belki de S. Arabistan’ın (ve İsrail’in) muhtemel bir çılgınlığına rehin düşer Türkiye.

        ***

        Öyle ya, İsrail açıktan tehdit ediyor Batı ve İran’ı.

        Sanki Ortadoğu’da nükleer bombalara sahip olan ve üstelik bunu uluslararası denetime açmayan tek devlet başkası imiş gibi.

        Öyle ya, Suudiler Yemen’de İran’la savaşmıyor mu nihayetinde?

        Türkiye ya bu Suuudi Sarayı’nın kuyruğuna takılacak yine; artık ne karşılığındaysa…

        Yahut ABD, İngiltere, Fransa, Çin, Rusya ve Almanya’nın (AB’nin) İran ile mutabakatında yeni bir Ortadoğu ihtimaline sarılacak.

        ***

        Sünni Blok liderliği” diye bir ihtirasın içine girenler, bırakın Şiileri, Sünnilerin bir kısmını, en önemlisi, halklarının muhabbetini kaybetmişti.

        Çünkü saraylarla yatıp saray kalkmak, halklarla muhabbete göre daha kârlı görünmüştür; ama nihayetinde öyle olmuyor.

        Kısa günün kârı, halkların, komşuların kalbindeki yerinden daha değerli çıkmıyor.

        O yüzden, Türkiye’nin döneceği yer yine barıştır, komşularla mutabakat arayıştır; öyle Körfez’in kirli saraylarının takdiri, bahşişi ve tahriki değil!

        ***

        Bir zamanlar Brezilya ile birlikte dünyaya “İran barışı”nı telkin eden Türkiye o masalarda, daha önemlisi o gönüllerde yoksa, doldurup boşalttığı TIR’lar yüzündendir belki de!

        Küba, derken İran; Batı düşmanlarını azaltıyor belki de.

        Türkiye neden çoğaltmak istesin ki!

        Bilemediğimiz bir husus ve hususiyet mi vardır?

        Diğer Yazılar