Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Tek parti-tek adam seçimini kazanamayanlar “savaş” kararı verdi.

        Tek adam örgütü de!

        Sorun şu:

        Teröriste terörist demek”le bitmiyor iş.

        Öldürülen genç polisleri, askerleri; esasen hayatlarını umursamadıktan sonra, tabutta sırtlayarak da bitmiyor.

        Bir binbaşı da, aynı çarşıda hamile eşinin yanında enseden vurulmuş astsubay,hamile karısı ve üç çocuğunun yanında “İşidci” diye katlerilmiş işçi, nişanlılığa gün sayan polis, evlerinde kahpece öldürülen iki polis gibi, eşi ve çocuğunun yanında öldürüldü.

        HDP de “barış” vaat etmişti; onu da silahla ezip geçenlerin tutturmadığı bu vaattir.

        Bu iktidar ısrarla “evlatlarının yaşayacağını”nı vaat etti Türkiye’nin dört yanına.

        Tutmadıkları, vazgeçtikleri bu vaattir.

        Havuz medyası”nın hafızasızlık dehlizindeki arşivleri bir açın…

        Orada yüzlerce yazı, haber, manşet, yorum-manşet bulacaksınız:

        Barış sürecine karşı çıkmış hainler”e dair.

        Şimdi aynı ağızlarda “savaş sürecine karşı çıkan hainler” mevsimi tabii.

        Tamam, kabul ediyorum, öyle şamşirikler, ikiyüzlüler, kan üzerinde sörf yapanlar kimi “karşı cephe”de de var.

        Dün barış ihtimaline “hainlik” derken, şimdi “barışçı” kesilenlerde var.

        Ama ikinciler iktidar değil.

        Ötekiler sarayıyla, hükümetiyle, istihbaratıyla, devletiyle, medyasıyla yıllardır iktidar.

        Yıllardır “kanlı geçmiş”i (haklı olarak) suçlayıp vaat ettiler “barış”ı:

        Evlatlar ölmesin, analar ağlamasın!

        Sanki bu evlatlar uzaydan gelmiştir şimdi; NASA’nın yeni dünyasından.

        Sanki bu analar gökten düşmüştür; yüreklerine taş basması istenen göktaşlarıdır.

        Sanki bu iktidar eskiden yoktur da son seçimden taze çıkmıştır, hem de muzaffer çıkmıştır; önceki hiçbir vaadin, umudun bağlayıcılığı olmadan.

        ***

        Dünya demokrasi tarihinin en ciddi ve en tuhaf tespitlerinden biri, iktidarın öyle “terörizm”i filan değil, seçim sonuçlarını “hainlik” diye nitelemesi olduydu.

        İnsanların oy verip bir partiyi askeri darbenin koyduğu barajdan aşırması, onun “barış vaadi”ni de ciddiye alması ve o yüzden iktidarın “fazladan” kapacağı koltukların suya düşmesi..

        Bakın, şu anda kafamız karışmıştır; her gün kahpece vurulmuş genç bir polisin cenazesi kalkarken, Binbaşı Arslan Kulaksız ailesinin yanında vurulurken, F 16’lar bombalarken.

        Ama henüz bunlar yokken, oyları, sandığı, seçim sonucunu “ihanet”le suçladı iktidar; unutmayın!

        Yani öyle “terör hortlalamışken”; tamamen sandık yüzünden!

        Hem de o çok putlaştırılmış sandıkb

        Şimdi o oyları oydan da saymıyorlar galiba.

        ***

        Belli ki önümüzde (ve arkamızda) bir takas var:

        ABD’ye zaten babasının malı olan İncirlik’i tapulamak karşılığında, ABD ordusunun uçaklarına Türkiye topraklarından kalkıp orayı burayı bombalama müsaadesi karşılığında, kendi savaşını da yürütmek.

        ABD Suriye’de Işid bombalarken, Kuzey Irak’ta kendi bombalarını bırakmak.

        Yine tarihin en tuhaf ittifaklarından biri:

        Senin toprağından kalkan ABD uçakları, Suriye’de Kürtleri (ve “terörist” dediklerinizi) de kollayan bombardımanlar yapıyor…

        ABD’nin müttefiki uçaklarımız da o “teröristler”i Irak’ta bombalıyor!

        ***

        Mesele sadece takas da olmamalı.

        Türkiye, Ankara, devlet, iktidar; artık ne derseniz, deyin.

        Belli ki bir “Wikileaks” havuzuna dönüşmüş.

        ABD dinlemiş, Almanlar dinlemiş ve sonuçta elde, öyle sadece rezaların saatleri, mahdumların kutuları, mağdurların sıfırları gibi ak akça kara gün içindir mevzular değil; bayağı ciddi karanlık mevzular da birikmiş olmalı.

        O yüzden, “Faiz lobisi” Batı’nın “Kimsin sen ya” medyası ikide bir, “Türkiye’nin Işid ile şeyleri” türünden haberler vermeye yahut tabir yerindeyse cila altındaki boya kusmaya başladı.

        S. Arabistan’ın “para”yla yarattığı etki alanları üzerine Suudi günah defterleri de sızmış, açılmaya başlandı.

        Belki hepsi yalan; belki bazısı.

        Ama sonuçta, o çok sevilen terimle, “yeni imaj” bu!

        Sonuçta, Körfez saraylarından Beyaz saraylara kadar, üzerinde “şantaj, rehinelik gölgesi” olan bir halimiz var.

        ***

        Bütün bunlar, aklın ürünü olamaz.

        Bütün bunlar, muhakemenin ürünü olamaz.

        Allah için kendi elinle yolunu açtığın barış umudunu kendi ellerinle boğacak kadar şaşırmış olmak, hakikaten ancak büyük bir ihtirastan elde kalmış büyük bir telaşın eseri olabilir.

        Yurtta telaş, cihanda telaş!

        Yurtta savaş, cihanda savaş!

        Başta evlatları için yanan, endişe eden sıvasız hanelerin boyasız anneleri, her gün soracağımız soru budur:

        Bu cehennem, ne için; kimin için!

        Türk veKürt anaların, iktidara ve “örgüt”e soracağı da budur!

        Diğer Yazılar