Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        2003’ün ilk ayları gazete arşivleri ibret vericidir.

        ABD’de “neo-muhafazkâr” yönetimin şahinlerinin bastırdığı “Tezkere”de kim ne demiş, ne yazmış, hatırlasanız, okusanız, bugün okuduğunuz, duyduğunuz bazı şeylerde kusarsınız.

        Aynı parti iktidarı altındaki “İki Türkiye”den hangisinin gerçekten yeni olduğunu da belki yeniden düşünürüz!

        ***

        2003’ün, yani AKP iktidarının ilk ayları, Erdoğan yasaklı lider, Gül emanetçi Başbakan, üçlünün diğer ayağı Arınç Meclis Başkanı; Abdüllatif Şener bile orada!

        Eski başbakanlardan Tansu Çiller’in “Türkiye en geç 1998’de Avrupa Birliği’ne tam üye” diye verdiği tarihi bile 5 yıl geçmiş Tarih!

        Bırak AB üyeliğini, Avrupa’da iktidara yönelik şüpheleri; Bush ABD’si Türkiye’yi kendi emellerine tam üye yapmak istiyor.

        ABD heyetleri gelip keşif yapıyor; yeni evlilere ev arar gibi üs beğeniyorlar. “Bütün liman ve tersanelerine bilfiil işgalci” gözle bakıyorlar.

        Başta Hürriyet vesaire, büyük medya; iktidarı ve Türkiye’yi “ABD ağzıyla” tehdit ediyor: ABD’nin istediği olmazsa, tezkere geçmezse ekonomi batar!

        TÜSİAD ekipleri de öyle, TÜSİAD medyası da: Bugün zihninizde demokrat, cumhuriyetçi, liberal, muhafazakâr olarak temayüz etmiş bir alay yazan ve çok konuşan.

        Hoş, muhafazakâr medyada birçoğu durumu tam anlamamış; çünkü çoğu yazar ve manşet tezkereye hakikaten muhalif.

        Tezkerenin geçmesini Erdoğan’ın istediğini herhalde bilmiyorlar. Muhtemelen alışkanlıktan, Erdoğan-Gül-Arınç ekibinin 28 Şubat’la baş başa bırakıp ektiği Erbakan’ın tavrını AKP’ninki sanıyorlar.

        Misal “Çağdaş Gazeteciler Derneği Barış Ödülü” veriliyor. Soldan sağa, hepimiz orada karışık, barışık!

        Oysa AKP, ABD’ye belli ki söz vermiş. (Nitekim Erdoğan bu sene bu sözü hatırladı, hatırlattı!) Keşif heyetlerine, Meclis’te Şubat’ta ABD’nin üs ve limanlara yığınağına kapı açılmış. CHP ile Cumhurbaşkanı Sezer de muhalif.

        1 Mart… Meclis’te kabul oyları fazla çıkıyor…

        Ve “büyük medya” utanmadan hemen “ABD askerine Evet” diye başlık atıyor sevinçle.

        Kısa süre sonra cehalet anlıyor ki, kabul oylarının fazla çıkması yeterli olması manasına gelmiyor: Tezkere Meclis kararıyla, kıl payı da olsa reddedilmiş meğerse!

        Millet”in sağdan sola yüzde 80’inin eğilimine uygun!

        ***

        Erdoğan’ın 2007’de de 2015’de de “Ben istemiştim” dediği Tezkere reddedilince en büyük kazançlısı kendisi ve partisi olmuştu halbuki.

        Darbe tehlikesi bertaraf edildi; ABD tehdidine rağmen demokrasisi çalışan “örnek bir ülke” çıktı ortaya.

        Avrupa kamuoyunda, özellikle İslam aleminde “Türkiye direnişi” halkları çok etkiledi.

        Türkiye’nin ve AKP’nin (kendisine rağmen) itibarı patladı.

        Şuraya geleceğim:

        O hızla, 2004’te neredeyse “Çiller’in vaadi”nin yolu bile açılır gibi olduı:

        Avrupa Parlamentosu’nda, başta Yeşiller, sosyalistler; hiç önyargıları olmadan, AKP ve Başbakan Erdoğan iktidarının yönettiği Türkiye için, Türkçe hazırladıkları “EVET” pankartlarını coşkuyla, bağıra bağıra kaldırdılar.

        Buradaki darbecilerin, askeri vesayetçilerin; oradaki yabancı düşmanlarının, ayrımcıların, ABD’deki İsrail Likudçusu şahinlerin suratına suratına.

        İktidar, “Avrupa ortaklığı güvencesi”ndeydi. Öyle taviz vererek değil; Meclis’in, halkın haysiyetiyle!

        ***

        2016 bu yüzden de yüz kızartıcıdır.

        Herkesten nefret eden ve neredeyse herkesin de birbirinden nefret ettiği bir “ilişki türü.”

        AB’ye bu kez, önce 3 milyar avro, sonra evet ama yetmez, bir 3 daha çık, çaylar ve vizeler n’oldu denerek, “Ölü ya da diri tutmak üzere” Aylan bebeklerin kaderi pazarlanıyor.

        Bu utançta Türkiye işte AB’nin tam üyesi! AB de Türkiye’nin hem kan bankası, hem can kankası!

        İki rezillik birbirini götürmüyor Kamil; katmerli oluyor!

        ***

        Mart 2003’te tehditleri, baskıları “Cart” diye yırtmış, itibarını ve AB ilişkilerini öyle kurmuş, “Haysiyetli Türkiye’ye Evet” pankartları açtırmış bir TBMM ve Türkiye vardı… Mart 2016’da “Curt” diye insan pazarlığı yapan, “tarihin en ayıp müzakerelerinden birinde Evet-Hayır oynayan” bir AB ve Türkiye var!

        O gün yazdıklarından, dediklerinden utanmayanların kimi bugün muhalif, kimi Havuz ördeği!

        O gün “Tezkere muhalifi” yani “Bir komşuya kendi toprakları üzerinden saldırılmasına karşı” olan bugünün Başbakanı, artık “bir komşuya topraklarımız üzerinden” işinde stratejist.

        Tezkere reddi geride kaldı; iktidar önce kendi kendini reddetmiş zaten!

        Zaten o günün lideri de meğer ABD, İsrail, Likud, Likudçu ABD şahinleri, S. Arabistan, Hürriyet, TÜSİAD vesaire gibi Tezkere geçsin istiyormuş.

        Hiçbir yolculuk tamamen kazayla olmuyor.

        Hiçbir kaza tamamen kazaen olmuyor!

        Diğer Yazılar