Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        (Peş peşe düşüveren, içimizden kopan herkesin, tüm gençlerin, babaların, eşlerin, evlatların, kardeşlerin anısına;

        Uzun, dolu dolu, hapislerle sürgünlerle bezeli bir ömrü hayaller, inançlar, mücadeleler, ortaklıklara adamış Mihri Belli’nin de anısına;)

        ***

        F-16’lar Kandil’i bombaladı…

        Çünkü, pusuda, mayında (yine) onca şehit oldu.

        ***

        Çıkamadık barışla 30 yılda bir savaştan…

        30 yılda 50 bin genç öldürdük her yaştan

        Mezarlarla ördük ana yurdu dört baştan!

        Bir de “İmtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitleyiz” diye başlamamış mıydık bu yolculuğa!

        ***

        Binbaşı Yavuz’nın oğlu Fırat henüz 10 yaşında, kızı İrem 6’sında.

        Uzman Jandarma Çavuş Nazır’ın Göktuğ’u daha 9 aylık.

        Uzman çavuşlar Hakan daha 3 aylık, Samet henüz 20 günlük evliydi. Çocuk yoktu; kendileri çocukluktan çıkalı beş, altı yıl olmuştu belki.

        Uzman Jandarma Çavuş Turan en büyükleri; Furkan’ı 16, Nihal’i 12’sinde.

        Uzman Çavuş Erhan… Erbaş ve er Vedat, Serkan… Zaten kendileri neredeyse çocuk.

        ***

        Büyükler” diyor ya…

        Bir ölür bin diriliriz”…

        Bir de şu var:

        Bir ölüp bin ölmek!

        Bir ölüp 50 bin ölmek!

        Her bir ölüde, iki aylık bebeklerin, üç yaşında çocukların, 12 yaşında oğulların, kızların, 16’sında gençlerin; köyde, şehirde, mezrada anaların, babaların, eşlerin, kardeşlerin hep birden ölmesi var.

        Her bir ölüde, 50 bin ölünün ruhlarının, hatıralarının, bu dünyada kalanlarının yeniden ölmesi var.

        Zihnimizin, fikrimizin, kalbimizin ölmesi var.

        ***

        Pusu, mayın, saldırı, operasyon.

        Jetler yine Kandil’i bombaladı.

        Kandil’de ne oldu?

        Sınır ötesi var mı?

        Söz yine bitmiş. Ramazan bitmemiş.

        Beşer, onar gidivermiş çocuklar.

        30 yılda “terör sorunu”nu çözemeyenler ile “Kürt sorununu” çözemeyenlerin bize vaadi, yeni 30 yıllar…

        Çünkü, Fırat da büyüyecek, Göktuğ da, Nihal de. Milyonlarca çocuk büyüyecek ve yerlerine yenileri gelecek ki, yine pusu görsünler, yine operasyon, yine jetleri havada görsünler.

        Büyüsünler, yine paramparça olsunlar bir kahpe mayında; bir dağda alev alev yansınlar, bir dumanda boğulsunlar, bir bombayla oynarken havaya uçsunlar, bir faili meçhulde düşüversinler diye.

        ***

        Zaman ölümde durmuş.

        Saat aynı, vaat aynı:

        30 yılda çıkamayan bir savaştan, 30 yılda 50 bin gencini öldüren her yaştan, 30 yılda mezarlarla ören yurdu her baştan, büyük bir vaadin kulları, köleleriyiz biz.

        Başta türlü dönmüyor dilimiz; başkasına varmıyor elimiz; başka türlü tahayyül edemiyor aklımız, başka türlüsüne çarpamıyor kalbimiz.

        Yer üstünde değilse de…

        Toprak altında…

        İmtiyazsız, sınıfsız, ölü bir kitleyiz!

        Tırnağı boğan et…

        Eti kanatan tırnak…

        Etle tırnak gibiyiz!

        Etini çoktan lime lime vermiş, paramparça kemik gibiyiz!

        Cehenneme inat

        “Umur Bey; bu garibin yazısını okuyacağınız için teşekkür ederim. Sizler gören gözümüz, işiten kulağımız, konuşan dilimizsiniz. Güzel ülkemizin güzel insanlarının uyarılması çabalarınızdan cesaretle yazıyorum

        1998’de suyu yok denecek, erozyonu çok, günlerce esen çöl rüzgarının (Tozunami diyorum) canına okuduğu ıssız arazilerde orman oluşturmaya başladım.

        Güzel Allah'ımın yardımıyla bir parmak kalınlığında suyla 32 bin ağaç yeşerttim. Boyları 8 metre ile 50 cm arasında.

        Yaş 71. Kimse malını öbür dünyaya götürüp gitmemiş. Orman belki binlerce yıl yaşayacak, amel defterim kapanmayacak. Yaprağından, meyvesinden, oksijeninden faydalanan olacak.

        Dünya incisi ülkemizi emlakçıdan almadığımıza göre bir şeyler yapmamız gerekir düşündüm.

        Kıyametin kopuyor olduğunu görsek bile, elinizdeki fidanı toprakla birleştirin, veren el alan elden üstündür diyen bir kültürden olduğumuz halde, her taraf çöl olmuş.

        Haber değeri bulup duyurursanız belki heveslenen başkaları da olur.

        Yerim Konya Ereğlisi Beyören köyü

        Saygılar sunar, Allah’tan ilminizi artırmasını dilerim.

        Rahim Demirbaş

        1940 doğumlu Emekli Matematik Öğretmeni”

        Diğer Yazılar