Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı idi…

        24 Nisan ise ulusal şaşkınlık, ret, savunma, kızgınlık günümüz!

        İyi bilmediğiniz bir suçun…

        Şahsen işlemediğiniz bir suçun…

        Tarihten, hakikatten, bilinçten kaçırılmış bir suçun kesin suçsuzluğuna inanma günü.

        Bir bakarsan…

        23 Nisan (ve 29 Ekim); 24’ün müsebbiplerini, İttihat Terakki’yi (Osmanlı’yı da) zaten inkâr ve ret üstüne kurulu.

        Bir bakarsan, muhafazakâr İslamcıların da İttihat Terakki’den nefreti büyük.

        Fakat hem 24 Nisancı, cumhuriyetçi tarih…

        Hem muhafazakâr tarih kabullerinde, “trajedi”ye bile yer yok!

        Çünkü, gizli gizli, o lanetlenen İttihat ve Terakki; herkesin içindeki kurt!

        Devlette de, millette de.

        En ileri izah…

        Onlar (da) yaptı!”

        Elbette, kıyımların, kırımların, trajedilerin çifte kötülükleri, çifte kurbanları, acıları vardır…

        Komşusuna kıyamayan, onu korumak için canını tehlikeye atan, yağma yoluyla mala mülke konan akbabalar gibi komşu malına göz koymayan, belki komşu evladını bile bağrına basan, her yandaki çifte kavrulmuş iyiliklerin insanları gibi.

        Fakat sorun hep şu:

        Onlar” şimdi nerede?

        ***

        Resmi tarih, hiç “soykırım” demeden de, bir ara Fransızların dahi yatkın olduğu “trajedi” kavramı üzerinden hiç olmazsa, geçmişle yüzleşebilirdi.

        Hiç olmazsa…

        1071’den önce de bu topraklarda bazı halkların bulunduğu…

        Tüm halkların birbirlerini sadece boğazlamadığı, kaynaştığı, karıştığı, birlikte de çoğaldığı…

        Henüz bir asır önce bu toprakları çok sayıda Ermeni’nin de paylaştığı…

        İlk mübadelelerden sonra bile, 50-60’lara kadar çok sayıda Rum’un yaşadığı…

        Ve elbette; Kafkaslardan, Balkanlardan, Adalardan, Arap yarımadasından çok sayıda Türk ve Müslüman’ın da başka zulümlerden, baskılardan, dışlama ve korkulardan kaçarak Anadolu’ya koştukları…

        Tarihin tüm kırımları, tüm trajedileri konuşulabilirdi.

        Bunlar zamanında layıkıyla konuşulabilseydi…

        Belki ne Dersimler, ne Gladio dokulu Maraş, Çorumlar; ne bu toprakların 50 bin çocuğunu yutan alevler, kuyular, kuytular yaşanırdı.

        ***

        Tarihinizi başkasının karalamasını istemiyorsanız…

        Tüm cesaretinizle, kendinize olanca güveninizle, inkâr bile ettiklerinizin insanlık suçlarını üstlenmeden ama utancını duyarak, bugünün çocuklarını işlemedikleri suçlara ortakmışçasına savunmacı, inkârcı ezberlere boğmadan, kendiniz çok sesli bir tarihi, tüm acıları kardeş kılarak yazmalıydınız.

        Belki yeni kuşaklar…

        Gerçekten yeni olmayı deneyebilir.

        Belki yeni kuşaklar…

        Gerçekten insanlık, hakikat ve hakkaniyet mirasını üstlenebilir.

        Belki yeni kuşaklar…

        Dogmaların, ezberlerin, nefretlerin, etnik şiddetlerin, kıyımların; insanlığın yüreğini, zihnini ve geleceğini, insan kalbini kuraklaştıran, çoraklaştıran hoyratlığına isyan edebilir.

        İnsanın damarlarındaki asil kan…

        İnsanlığının has asaleti, insanlığın asil cesareti de olabilir!

        Tabandan, alttan…

        Bu Kadarına da PES Diyen Astsubaylar Grubu’nun internet üzerinde üyesi dört, beş günde şimdiden 70 bini geçti. 200 bin çalışan ve emekli astsubayın yarısına doğru gidiyor. Astsubayların teknolojiyi ne ölçüde kullandıklarının ölçüsü. Eğitimli bir zümreyiz, ama görmek istemiyorlar. Biz de kendimizi göstermeye gayret ediyoruz. Size saygı sunuyoruz.

        ***

        “Belki size çok yükleniyoruz, vicdan olmayan ortamda vicdan gördüğümüz için. Kimse yaralara dokunmak istemiyor, sorunları yok saymak sizin mesleği de kolaylaştırıyor mu hocam?

        Astsubaylar, son zam adaletsizliğinden sonra, baskıyla üye yapıldıkları vakıf, dernek, birlik sosyal kasalarından hızla ayrılıyor. Sayı artıyor. Sanırım korkacak bir şey kalmadı. Bizleri birlik beraberlik laflarıyla kandırmaya çalışan, iş haklara geldiğinde kendine zam isteyenlere, bu dernekler sizin olsun diyeceğiz. Artık yeter.

        Diğer Yazılar