Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bir dava, küresel bir ikiyüzlülüğün yargılanmasına da dönüşebilir.

        İsterseniz buna bölgesel, hatta ulusal bile diyebilirsiniz.

        Devletlerin, sözde medeniyetlerin ve hatta milletlerin zulüm ve insanlık suçları karşısındaki ikiyüzlü hali…

        Dünyanın kadim Filistin kıyımı, ayıbı ve utancından…

        Herkesin kendi kirli çıkınındaki kıyım, kayıp, ayıp ve utançlarına.

        Hep otoritelere boyun eğmeyi telkin edenlerle…

        Otoritelere sadece boynu değil, kaderi de eğilmişlerin; yalnız olmama, yalnız ölmeme çabasına kadar.

        Bir dakika aynaya bakacaksın…

        Orada sadece Mavi Marmara’yı görmeyeceksin!

        Alnının karası, yüzünün kırmızısı da orada.

        Kendi mallarıymış!

        Piyasa şöyle bir şey de olabiliyor:

        Bir kanser ilacı birdenbire ortadan çekiliyor.

        Diyelim ki lösemi hastası bir evladınız var.

        Çırpınıyorsunuz, zaten her gününüz bir savaş.

        İlacın fiyatı çok ucuz olduğu için, evladınızın hayatı da aşırı ucuzlamış oluyor piyasada.

        Ya da, arz talep yasası ya, görünmez el ya…

        Çok pahalanmış, evladınızın ömrü karaborsa.

        ***

        Şöyle bir şey olabiliyor:

        Tiroid ilacınız var.

        Var ama yok olmuş.

        Fiyatı ucuzlayınca toz olmuş.

        Bulabilirsen, sağlığının hisseleri için işte borsa, karaborsa.

        Fakat, diyelim ki bir Tiroid Kongresi.

        Yer Ankara.

        Aylardan kasım.

        Bu işin uzmanları, Hipokratlar orada.

        Sponsorluk, ilacın fiyatını ucuz bulup bir türlü temin edemeyen ilaç şirketlerinden.

        Hastalar verecek değil ya, kongrenin parasını; kalem kırtasiyeyi, ses düzenini, yemekleri, çayları, dosyaları, çantaları, salon kirasını.

        Diyelim ki, ilaç şu sıralar piyasadan yok olmadı…

        Yine de nasıl bir tıp ahlakı oluyor; kimi tekel olan ilaç şirketleriyle bir hastalığın ufkunu, onca hastanın umudunu çizmek?

        ***

        Yıllar önceydi.

        Daha gençtim. O sıralar mecburi ilaç da kullanmazdım belki!

        Yurtdışında büyük bir ilaç firmasında, firmanın en yetkili uzman yöneticisi patenti, araştırmaya harcanan paraları, kendi emeklerini, sermayenin aklını filan anlatıyordu.

        Dedim ki…

        Siz doğduğunuzda bu ilaçları geliştirme bilgisine sahip miydiniz?

        Gülümsedi, tabii ki hayır, dedi.

        Peki, dedim; ilkokul, ortaokul, lise, üniversite; nerede okudunuz?

        Kamu okullarında, dedi.

        Bu uzmanlığınızın bilgilerini elbet kendi aklınıza, emeğinize de borçlusunuz da; kendi kendinize mi öğrendiniz, diye sordum.

        Elbette üniversitede, dedi.

        Dedim ki, peki o bilgileri satın mı aldınız? Siz mi icat ettiniz?

        Elbet hayır, dedi; o güne kadar bu alanda birikmiş bilgiler, deneyler, bilgiler.

        İyi de, dedim; o bilgileri biriktiren tüm insanlık tarihine bu patentlerden bir pay ödüyor musunuz?

        Amerika’nın, Afrika’nın, Asya’nın, Okyanusya’nın yerli halklarına; bitkileri toplaya, koklaya, okşaya okşaya; bedenlerini kobay ede ede bin yıllar, yüzyıllar boyu deneyim, teşhis, tedavi, ilaç ilhamı biriktirmiş, bugünlere devretmiş yoksulluk ve insanlık tarihine bir borç ödüyor musunuz…

        Yoksa, onların ucuz jenerik ilaçlara ulaşıp hiç olmazsa; AİDS’li bebeklerini yaşatabilme mücadelesini dahi köstekliyor musunuz?

        ***

        Piyasa ve patentin bir yüzü de budur.

        Halkların, birikmiş hakların, bilgilerin, sağduyuların, kültürlerin, deneylerin, deneyimlerin, hayatların, ölümlerin, kobayların, yığılmış çocukların üzerinde bilgiçlik, alimlik, uzmanlık, meleklik, patronluk taslar.

        İnsanlık tarihinin gelmiş geçmiş tüm yaratıcılıklarını, tüm tasarruflarını, tüm acılarını, tüm ilhamlarını, tüm zekasını, tüm melodisini, tüm sahnesini, kamusal eğitimin nimetlerini, yoksul halkların onun eğitimi için harcadığı parayı, hatta anasının sütünü bile alıp kendi mülkü yapar.

        Sonra der ki…

        Ben buldum, benim malım!

        Ben yarattım, benim sermayem!

        Ben sahibim, benim mülküm!

        ***

        O cüretle de…

        Paketleyip kendi malı yaptığı bir deva tarihini, o birikimde payı olan insanlığa tehdit haline bile getirebilir.

        Bir de sponsor olursa…

        Tutmayın ağanın elini!

        Diğer Yazılar