Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Gezi olaylarından de epey önce “sosyal medya” üzerindeki en önemli hareketlerden biri, TSK mensuplarınındı.

        Yıllarca sessiz, bastırılmış, ezilmiş tutulan; “hazır olda duran adam” ve “ölen adam” olmakla kalmayıp çoluğu çocuğuyla “aşağılanan adam” olanlar, “sosyal medya”da sosyal haklarını, sosyal kimliklerini ve bireysel özgürlüklerini, haysiyet ve şahsiyetlerini arıyordu.

        “Pes diyen astsubaylar” hareketi böyle bir şeydi.

        ***

        Alttaki askerlerin, emeklilerin örgütlenmesiyle büyüyen “haysiyet direnişi” yıllar sonra, böyle başlamıştı.

        12 Mart sularının en koyu günlerinde bile, yine “hak ve haysiyetleri” için ciddi ses veren bir kitleydi bu.

        Genelkurmay ve hükümet, bir dolu palavrayla bu hak arayışını görmezden geldi.

        Fakat komutanlıklar pek görmezden gelmiyordu.

        “Twitter cezaları” başladı; “Twitter takibat ve davaları”, hapisler de.

        İlk büyük “eylem”, Genelkurmay’ın “gönüllü” deyip komutanların “zorunlu ve zorla” dayattığı TSK vakıf üyeliklerini, kesintilerini reddederek oldu.

        Onca baskıya rağmen…

        Birliklerde, astsubay ve uzmanların çoğu üyeliği reddetti.

        Komutanlar kara listeleri kuvvet komutanlıklarına, Genelkurmay’a yolladı. Süre uzatılıp baskı yoğunlaştırıldı.

        Bir kısım dayanamadı, pes etti; ama çoğunluk yine “pes” dedi.

        Allah için, sosyal medyaya kızan “demokratik sosyal bir hukuk devleti” hükümeti ve Meclis Grubu da, “kaldırdığı askeri vesayet”i alıp TSK çoğunluğunu oluşturan alttakilerin kafasına vurmuştu!

        Yeni Disiplin Kanunu, üstlerin, yani “Üstün adam”ların elinde “orantısız infaz”a dönüştü.

        ***

        Şimdi “askeri sosyal medya” yine hareketli.

        Bu kez önemli bir adı var:

        “TSK Emekçileri Adalet İstiyor”!

        Bu, “haddini bil, sınıfını bil” denen on binlerce muvazzaf-emekçi ve emekli askerin, “Sınıfımı biliyorum” cevabıdır!

        Cesareti esarete bağlanan sakındırığından zincirli “köleler”in adalet talebidir!

        Sosyal medya üzerinde sosyal, sınıfsal bir sestir!

        Hakları gasp edilenlerin;

        Çocukları dikenli tellere takılanların;

        Otobüste “ırkçı ABD”den ilhamla, önler boş olsa da arka sıraya oturmaya mahkum edilenlerin;

        TSK’nın yüzde 70’inden fazla oldukları halde kreşlerde dahi çocuklarına yüzde 20 pay ayrılanların;

        Bbir üniversite bitirmesin diye açık öğretim sınavına girmesi bile engellenenlerin;

        Banka alfabetik meslek listelerinde A harfiyle Subay’ın önüne geçmesin diye arkaya atılanların;

        Maaşlarından , Militer-Kapital OYAK’ın fonlarının yüzde 70’ini sağlayıp yönetime sokulmayanların;

        “Şehitlik” bittiğinde de peş peşe intihar edenlerden geriye kalanların;

        Üniversite diploması, doktorayla bile, subayla eşit dereceden emekli olmasın diye 1’in 4’ünün yasaklandığı tek memur sınıfının…

        Sınıfını bilmesidir!

        Onlara, emekliliği bile olmayan; “siz kölesiniz” denen; hastalığı uzun sürse kapı önüne konanları da ekleyin isterseniz, ki sınıf zaten böyle bir şeydir!

        (Hak arayınca hapse atılan ama küçük kıza tecavüzde kollanıp serbest bırakılanlar da bunu bir düşünsün!)

        ***

        20 Mayıs’ta “Yolsuzlukla büyük mücadele: Türk Silahlı Omletleri Davası”nı yazmıştım:

        Yolsuzlukla büyük mücadele: Türk Silahlı Omletleri Davası

        Kışlada ( tabii ki ayıp), çorbaya ayrılmış yumurtalardan dördünü kahvaltısı için kırdıran ama omlet pişmeden komutana yakalanan astsubay hakkında, “yumurta, yağ, tuz, ocak, kap kullanımıyla 0.91 TL Hazine zararına sebep olduğu, memuriyet nüfuzunu kötüye kullandığı için” dava açılmıştı.

        (Dün Hürriyet’te de Toygun Atilla’nın haberi olarak verildiği üzre) O astsubay 6 ay hapse mahkum oldu; suçun tekrarlanmasında infaz edilmek üzere.

        OYAK, vakıflar, kantinler, gazinolar, orduevleri, ihaleler; sadece askeriler değil, devletin tüm akçalı işleri o kadar titiz, temiz ki; bir omlet ofsaytta yakalanınca 6 ay hapis yiyor!

        Böyle cezaları Gezi’de olanlar da, gaza boğanlar da bir saniye düşünsün hiç olmazsa.

        Askeri vesayeti kaldırmakla övünen de; demokrasi meselesini sadece kendinden ibaret gören de.

        (Buna karşı da “sosyal bir sınıf sosyal medyada” şu tepkiyi verdi: Yumurtayı bırak, ocağı sönenlere bak!)

        ***

        Bu cezayı veren bir askeri mahkeme.

        Bakalım askeri mahkemeden, misal 34 insanın öldürüldüğü Uludere için ne karar çıkacak!

        Öyle ya: 4 kırık yumurtaya 6 ay hapis olursa, 34 cansız insanı siz hesaplayın!

        Not: Tarihçiler, “31 Mart Vakası”nın; “Şeriat talebi ve Hareket Ordusu” ardında tarih boyu gizlenmiş, ama tarihe ve bugüne için için damga vurmuş temel bir yönünü bu meselede de bulabilir! Bugüne kadar muhafaza edilen bir zihniyetle; alaylı askerler ile mektepliler meselesinde.

        Diğer Yazılar