Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dün, 11 Eylül “saldırıları”nın 13’üncü yıldönümünde, ABD Başkanı Obama yine “Irak’a saldırı” kararı açıkladı.

        Bu kez, rejim değiştirmek, yönetim devirmek için değil; onların yanında, Işid’e karşı.

        Işid de esasen, bir zamanlar Sovyetler’e karşı beslenenlerden El Kaide gibi, Suriye’deki rejime karşı, Türkiye üzerinden de sponsorluk kapanlardandı.

        Neredeyse göğsüne de sponsorların reklamını alacaktı!

        ***

        Tam 13 yıl önce de, Cumhuriyetçi Küçük Bush, zaten 11 Eylül’den çok önce oluşmuş “Irak’a saldırı” planı için düğmeye basmıştı.

        Saddam rejimini devirmek için.

        ***

        Ondan 10 yıl kadar önce de, Baba Bush, Irak’a saldırı emri vermişti; Irak Kuveyt’i işgal ettiği için.

        ***

        Fakat ondan 10 yıl kadar önce de, ABD yönetimi, İran’a karşı Irak’ı ve Saddam’ı destekliyordu.

        O kadar ki, Saddam’a (sonradan Irak’a saldırı bahanesi yapılacak) kimyasal-biyolojik silahlar sağlanmış; Irak’ın İran’a karşı kimyasal saldırısının BM’de kınanmasını dahi ABD engellemişti.

        O savaşta Iraklılar ve İranlılar birbirlerinden tam 1 milyon kişi öldürdüler.

        Esasen halklarına ait olan 150 milyar dolarlık varlığı yok edip gömdüler.

        Irak, İran’ın Şii etkisinden ürküyordu; daha yeni “İslam Devrimi” yapmış İran da Sünni Blok’un, Batı ile birlikte karşısında duruşundan.

        Irak’ı en çok destekleyenler, başta S. Arabistan, Körfez’in petrol rantçılarıydı.

        Saddam’ın İran’a saldırısını finanse ettiler.

        ***

        Suudiler ve Körfez sarayları; o savaşın başlangıcından 10, sonundan üç yıl kadar sonra ise, bu kez ABD’nin ve “Koalisyon güçleri”nin Saddam’a saldırısını finanse edecekler, hatta asker vereceklerdi.

        O saldırının 60 milyar dolarlık faturasının 36 milyarını S. Arabistan karşıladı. Bedava petrol de cabası!

        O sıra, Saddam’ın arkasındaki “Arap Koalisyonu”na karşı, İsrail İran’ı destekledi; bugün her ikisi de birbirini en önemli düşman sayıyor.

        Suriye, ki Baas kardeşliği vardı sözde; 1991’de ABD ve ortaklarının Irak’a saldırısına destek verdi.

        Sünni çoğunluk yöneten Şii (Alevi) azınlık ile Şii çoğunluk yöneten Sünni azınlık çelişkisi!

        ***

        ABD, 1980’de Irak’ı İran’a saldırtmadan 27 yıl önce de, bir askeri darbe ile İran’da, petrolü millileştiren, kitlesel desteği bulunan Başbakan Musaddık’ı, daha sonra CIA’nın da kabul ettiği darbe ile devirmiş…

        1958’de bir darbeyle krallığı kaldıran Irak cuntasının içinden 1968’deki yeni darbe ardından Saddam’ın sivrilmesini izlemiş, sonra “solculara, komünistlere karşı” Saddam’ın 1970’lerde iktidar olmasına destek vermişti.

        ***

        11 Eylül’de “demokrasiii” diye bağırarak önce Afganistan’a, sonra Irak’a (esasen ardından Suriye ve İran gelecekti) saldıran ABD, ondan tam 28 yıl önce ise, yine 11 Eylül’de tam da demokratik yoldan, seçimle iktidar olmuş bir cumhurbaşkanını, Şilili sosyalist Allende’yi Başkanlık Sarayı’nda öldürmecesine bir askeri darbe kotardı.

        ***

        Ve İran’da 1979’da Şah’ı götüren İslam Devrimi olunca, Türkiye’de de bir biçimde “sol tehlikesi” varken, aynı ABD’nin desteğiyle, “Atatürkçü, Cumhuriyetçi” Türk Silahlı Kuvvetleri, daha doğrusu paşaları, yüz binlerce yoksul askeri de sürükleyerek CIA ilhamlı askeri darbe yaptılar.

        Bugün de işte onun yıldönümü!

        ***

        11 Eylül’den 12 Eylül’e sadece 1 günlük bir tarih özetlemeye çalıştım!

        Bakın lütfen, bir güne neler sığmış.

        Yoksa onca şey değişti zannediyorsun, esasen dün bugünmüş, bugün de dün oluyor!

        Siz yine sevin de…

        Kendi döneminde kendi emrindeki güçler tarafından çocuklar, gençler vurulmuş…

        Kendi emrindeki polisler sıkışmışlıktan peş peşe intihar etmiş…

        Daha yeni, kendi vilayetinde 10 işçi, hayatları için umut biriktirmeye çabalayan 10 insan yere çakılmış…

        Aileler, belki de küçükken çocukları, başlarına geldiğinde çok üzüldükleri yara izlerine sarılıp evlatlarını, eşlerini, kardeşlerini ayırmaya çalışmış…

        İstanbul Valisi Hep-Mutlu, orta yere tweet atıyor: Seviyorum seni ölüm, diye.

        Eğer (evlerden uzak olsun) şu sıra ölümcül bir hastalığı filan yoksa…

        Tamam, kendisinin ölümden korkmadığını filan anlatmaya çalışıyor ama, Allah geçinden versin, onu sessizce Azrail’e anlatacak.

        Yüz binlerce insanın okuyacağı biçimde, “Ölüm yuvaya dönüş gibi” diyor, Mutlu Vali…

        O sırada, hakikaten İstanbul’daki ölüm şantiyesinden, “yuvaya dönmüş”, memleketlerindeki mezarlara varmış insanlar.

        Elbet bunları düşünmemiştir Vali.

        Sorun o zaten:

        Mutlu olmadan evvel, bi düşünecek!

        Sevecekse de, insanların ağıt yaktığı bir mevsimde, orta yerde, böyle değil.

        Diğer Yazılar