Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Güntay Şimşek Hazar'da 30 yıllık hayal!
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Uzun yıllar Hazar geçişli enerji nakil hatları Türkiye’nin gündeminde oldu. Doksanlı yıllarda petrol ve doğal gaz boru hattı yoğunlukla gündemdeydi. Özellikle Türkmen doğal gazının Anadolu’ya ulaştırılması ve buradan da Avrupa’ya gitmesi için projeler hazırlanmıştı. ABD öncülük ediyor, Avrupa Birliği de bu yaklaşımı destekliyordu. Hatta General Electric, Bechtel ve Shell boru hattı için konsorsiyum dahi kurmuştu.

        Ancak Azerbaycan’ın Hazar sahalarında petrol/gazda ana üstlenici ve operatör olan BP, muhtemel doğal gaz keşfine karşı bu projeye karşı çıkıyordu. Ayrıca Azerbaycan ve Türkmenistan arasındaki Hazar Denizi yetki alanı tartışması da bu projenin önündeki engellerden birisi olarak dikkat çekiyordu. Elbette bunlar görünen engellerdi ama görünmeyen tarafta ise Rusya ve İran vardı.

        Netice itibariyle doksanlı yıllarda Trans-Hazar Boru Hattı projesi gerçekleşmedi. Yine de Orta Asya’nın petrol ve doğal gazını Anadolu’ya ulaştıracak boru hattı hep gündemde kaldı.

        Türkiye’nin yeni konumu değer katacak

        Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Enerji Bakanları Beşinci Toplantısı’nda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın, Hazar’ın doğusundaki hidrokarbon kaynaklarını Hazar’ın batısına taşımak önceliklerimizden biri olmalıdır” açıklaması ise zamanlama ve konjonktür olarak yerinde bir uyarı oldu. Önceki yıllar Trans-Hazar sadece hidrokarbon kaynakları odaklı düşünülürken, günümüzde ise bu hattın çevreci yeşil enerji ile güçlenmesi de söz konusu.

        Türkiye, mevcut enerji nakil hatları ve tecrübesiyle enerji koridoru ve merkez olma yolunda ciddi yatırımlar yaptı. Artık enerji konusunda 15 yıl önceki Türkiye yok. Enerji deniz gücü en üst seviyede. Sismik ve sondaj gemileri, FSRU yatırımları, Karadeniz’deki gaz üretimiyle ülke olarak konsept değiştirmiş durumdayız. Sadece boru hatlarına ev sahipliği yapan bir geçiş ülkesi olma konumumuz geride kaldı. TANAP ve TAP üzerinden Avrupa’ya gaz taşıyan ana koridorun sahibiyiz. Şayet Enerji Bakanı Bayraktar’ın dikkat çektiği gibi Trans-Hazar hattı devreye girerse, Türkmenistan gazı çok rahat bir şekilde Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaşır. Türkiye de “hub-merkez” rolünü güçlendirir. Aynı zamanda bu güç hem Orta Asya’yı hem de Avrupa’yı da iyi hissettirir.

        Projenin fırsatları çok önemi büyük

        Trans-Hazar boru hattı, Avrupa’nın yaşadığı Rus gazı sorunu ve ABD’nin LNG baskısı arasında kalmadan enerji arz güvenliğini de artırır. Böyle bir boru hattının devreye alınması Türkiye’ye transit geliri, LNG ve spot piyasa fırsatları sunacağı gibi bölgenin her açıdan daha güvenli hale gelmesine de katkı sunar. Avrupa’nın Ukrayna krizi sonrası alternatif kaynak arayışına da Trans-Hazar boru hattı, Güney Gaz Koridoru’nun kapasitesinin artırılmasıyla gelecekte Rus gazına bağımlılığını düşürür.

        Bakan Alparslan Bayraktar’ın şu açıklaması önemli: “30 yıllık hayalimiz olan Hazar Geçişli Boru Hattıyla Türkiye'ye doğal gaz ulaştırma hedefimizde artık somut adımlar atma aşamasına geldik. Hazar’ın batısında zaten bunun için altyapı hazır, TANAP bu bağlamda çok stratejik bir proje. Bu hedefte sağlayacağımız ilerlemeler hem Türk Devletleri’nin kalkınmalarına katkı yapacak hem de Avrupa ve Akdeniz enerji piyasaları bağlamında oyun değiştirici bir etkisi olacak.” Enerji Bakanı’nın bu vurgusunun ilgili ülkelerde kısa zamanda bir hareketlenmeye sebep olacağını söylemek mümkündür.

        Orta Asya’da üretilecek yenilenebilir enerji kaynaklı elektriği Hazar’ın batısına taşımayı öngören “Yeşil Enerji Koridoru” projesi de Trans-Hazar hattının bir parçası olacağı için hem projenin finansmanına hem de enerji kaynaklarına üç alanda da fayda sağlayacağı için muhatap ülkelerin ilgisini çekecektir. Bayraktar’ın dikkat çektiği üzere Trans-Hazar hattı Türk Devletleri’nin kalkınmalarına katkı yapacağı gibi Avrupa ve Akdeniz enerji piyasalarında da oyun değiştirici olacaktır.

        Türkiye günümüzde Avrupa’da Bulgaristan, Macaristan, Romanya, Sırbistan ve Kuzey Makedonya gibi ülkelere doğal gaz tedarik ediyor. BOTAŞ’ın elindeki imkânlar çok genişledi ve doğal gaz kaynak çeşitliği açısından iyi bir duruma geldi. 22 farklı ülke ve 33 şirket ile doğal gaz alım anlaşması olması BOTAŞ’a olan güveni de artırmaktadır.

        Bazı engeller de yok değil

        Buraya kadar ortaya koyduğumuz bilgiler Trans-Hazar’ın gerçekleşmesi halinde sunacağı fırsatları içeriyordu. Ancak bu projenin hayata geçmesi yönünde içinde bulunduğumuz dönem zamanlama açısından her ne kadar iyi olsa da halen daha bazı engeller de söz konusu. Hazar geçişli boru hattı projelerinde Rusya ve İran’ın vetosu söz konusu. Diğer ifadeyle Hazar geçişinde çevresel onay süreçleri için iki ülkenin masaya süreceği önemli gerekçeler, bahaneler olabilecektir. Finansman sorunu da var, ancak proje kendi etkinliğiyle uygun ortaklar bulabilir ve bu mesele rahat aşılabilir gibi görünüyor.

        Tüm bu gelişmelerden sonra geriye Trans-Hazar hattının stratejisini oluşturmak ve muhtemel engellere odaklanmak gerekiyor. Rusya ve İran, bu hattın kendi bölgesel enerji hâkimiyetlerini ve transit rollerini etkilemesinden endişelendiği biliniyor. Bu sebeple de Hazar’ın hukuki statüsünü kullanarak engellemeye çalışacaklardır. Ancak Rusya ve İran, içinde bulundukları ortam sebebiyle ikna edilmeleri daha rahat olabilir.

        Ayrıca Hazar’ın statü sorunu tam anlamıyla çözülemediği için KazakistanTürkmenistanAzerbaycan arasında önemli oranda azalan anlaşmazlıklar da bu esnada çözülmelidir ki projeyi hayata geçirmek isteyen taraflar daha güçlü ve istekli olsun. Ayrıca Avrupa Birliği (AB) ile yakınlaşan, önemli anlaşmalara imza atan Orta Asya ülkelerini Trans-Hazar projesi daha da birbirlerine yakın hale getirebilir. Bu noktada Türkiye ve AB etkin rol üstlenebilir.

        Hazar göl mü deniz mi?

        Hazar Denizi’nin statüsü 2018’de beş kıyı devleti arasında kısmen anlaşmaya bağlanmış olsa bile deniz tabanı sınırları, münhasır ekonomik alanlar ve altyapı inşasının önündeki hukuki belirsizlikler halen daha söz konusu. Hazar’ın “deniz mi, göl mü?” olduğu tartışması 2018’de imzalanan Aktau Deklarasyonu ve “Hazar Denizi’nin Hukuki Statüsü Sözleşmesi” ile büyük ölçüde fiilen çözülmüş olmasına rağmen, “göl mü, deniz mi?” meselesi tam olarak açıklığa kavuşturulmamıştır.

        SSCB’nin dağılmasıyla 5 kıyıdaş ülke; Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Rusya ve İran arasında, Hazar’ın su ve deniz yatağı kullanımında hukukî boşluklar sebebiyle sürekli tartışmalar yaşandı. Deniz mi yoksa göl mü olduğu sorusuna cevap aranması da bu nedenle önemli bir mesele olarak kenarda durdu. Çünkü bu sorunun cevabı Hazar’ın paylaşımını da etkileyen önemli bir husustu.

        Bazı ülkeler Hazar’ı “göl” kabul ederek orta hat (merkez hattı) paylaşımı önerirken, Rusya ve İran yüzeysel su koridorunun ortak kullanımını savundu. Bu sebeple de 2018’deki Aktau Sözleşmesi ile Hazar’ın statüsü spesifik olarak tanımlanmadı. Karasuları ve deniz yatağı için ayrıntılı hükümler getirilmekle yetinildi. Her ülkeye 15 mil karasu ve 10 mil ekonomik bölge hakkı tanındı. Deniz yatağı kıyıdaş ülkeler arasında bu çerçevede paylaştırıldı. Böylece “Hazar göl mü deniz mi?” tartışmalarına yeni bir boyut kazandırılarak “kendine özgü statü” üzerinde anlaşıldı. Büyük ölçüde sorunlar çözüldü.

        Ancak mevzu Hazar geçişli enerji hattı projeleri olunca meselenin tam olarak çözülemediği gerçeği ortaya çıkıyor. Çünkü kıyıdaş ülke çıkarlarının dengelenmesi, deniz yatağı kaynaklarının kesin paylaşımının netleştirilmesine rağmen, genel anlamda Hazar’ın ekoloji meselesi kapsamında boru hatları, enerji koridorları gibi altyapı projeleri alanlarında hâlâ görüş ayrılıklarının olduğu dikkat çekiyor.

        Fakat Hazar geçişli projelerinde problem halkasının bu seviyede daralmış olması da önemlidir. Zira Trans Hazar hattında artık kıyıdaş ülkelerin rızasını almak daha ön plana geçti. Azerbaycan ve Türkmenistan’ın da doğal gaz hattı için anlaşmaları daha kolay hale geldi.

        Hayalin gerçekleşmesi için son adım

        Netice itibariyle Enerji Bakanı Bayraktar, doğru bir zamanda 30 yıllık hayalin sona ermesi için ilgili tarafları harekete geçirecek uyarıda bulundu. 1990’ların ikinci yarısından bu yana Trans-Hazar geçişiyle ilgili çok sayıda yazı yazmış ve bu konuyu yakinen takip etmiş bir gazeteci olarak “30 yıllık hayalin” bitmesini merakla bekleyenlerden birisiyim. Bakalım bu konuda ne tür gelişmelere şahit olacağız.