Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Muharrem Sarıkaya Yaşlanmayı uzatanlar…
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        ÖMRÜNÜZÜN 120 yıla çıkmasını ister misiniz?

        İnsanoğlu asırlardır, daha sağlıklı bir uzun ömür arayışında olduğu dikkate alındığında soruya verilecek olumlu yanıtın yüksek oranlı olacağı da açık…

        The Economist’te yer alan makalede yer alan Pew Araştırma Merkezi’nin yaptığı tarama sonucunda da 120 yaşın üzerinde yaşam sürene hiç rastlanmamış…

        Söylenceler olsa da dünya nüfusunun sadece binde üçünün 100 yaş üzerinde olduğu, bunların içinde 110 yaşını geçen oranı neredeyse yok denecek kadar az…

        Her ne kadar Zaro Ağa’nın 157 yıl yaşam sürdüğü ileri sürülse de bunun bilimsel ispatı yok…

        Bugüne kadar dünyada uzun yaşam rekorunu kıran sayısı da bir elin parmaklarını geçmiyor…

        En çok yaşayan insan olarak kayıtlara geçenlerden biri Fransız Jane Calmet 1995’te hayata gözlerini yumduğunda 122 yaşında olduğu ileri sürülüyordu.

        Gerçek yaşı olduğu kabul görüp Guinness Rekorlar Kitabı’na kaydı düşülen Japon Kane Tanaka da geçen yıl öldüğünde 119 yaşındaydı...

        YÜZ YAŞINI GEÇEN SAYISI 2050’DE 3 KATINA ÇIKACAK

        Aynı araştırma ilginç bir veriyi daha sergiliyor; insanoğlunun adım adım 120 yaşını aşacağına işaret ediyor.

        Buna dayandırdığı da asırlıkların sayısında her yıl artışın olması…

        Eğer böyle devam ederse 2050 yılına gelindiğinde bir asrı devirmiş kişi sayısı 3,7 milyona ulaşacak…

        Önemli bir rakam; çünkü 2015’teki 100 yaşını devirmiş insan sayısının tam üç katı…

        UZUN ÖMRE YATIRIM

        Bazı zenginlerin 100 yaşını devirmek, hatta 110 üzerine çıkmak için yüksek harcama yaptıkları da bilinen bir başka gerçek.

        Dünyanın önde gelen şirketleri de bunu gördüğü için yakın geçmişte yüksek yatırımlara girdiler.

        PayPal’in kurucu ortağı Peter Thiel, Google’ın kurucu ortakları Larry Page ve Sergey Brin ile Amazon’un kurucusu Jeff Bezos bu alanda ciddi yatırım yaptı.

        Benzer şekilde Openai’nin Başkanı Sam Altman da insan ömrüne 10 yıl ekleme hedefine yönelik Silikon Vadisinde kurduğu şirkete 180 milyon Dolar yatırdı…

        Diyet, egzersiz, detoks şirketlerinin son dönem sayılarının pıtrak gibi yükselmesinin gerisinde de aynı arayışlar var…

        Benzer şekilde ilaç şirketleri, daha uzun yaşam sağlamaya dönük onlarca takviye gıda ilacını her yıl piyasaya sürüyor.

        GÜÇLÜNÜN DIŞKISINDAN KAZANILAN SAĞLIK…

        Peki, bütün bunlar insan ömrünü uzatmaya yeterli mi?

        Ekosistemlere Yeni Bakışlar Programımızın dün yayınlanan ve yarın da tekrarı olacak programımızda bu konuya da değindik ve genetikteki yeni gelişmeleri ele aldık…

        Ankara Üniversitesi Teknokent Bünyesinde kurulan Agrigenomics Hub’da Prof. Dr. Emre Keskin konuğumuz oldu…

        Bırakın yakın coğrafyayı, Ön Asya’dan, Doğu Avrupa’ya, Kafkaslardan Mısır’a uzanan coğrafyanın en büyük gen merkezinin çalışmalarını aktardı.

        Evrimsel genetikçi olan Prof. Dr. Keskin, programda da göreceğiniz gibi genetik biliminin nerelere evrildiği konusunda çok önemli veriler sundu.

        Bunun içinde insan yaşamının daha sağlıklı ve uzun hale getirilmesine iliştin çabalar da vardı.

        Örneğin, güçlü, sağlıklı atletlerin dışkılarından elde edilen bağırsak mikrobiyotasının güçsüz insanlara aktarılarak nasıl sağlıklı hale getirildiklerini aktardı.

        ŞANLIURFA SIRTLANINDAN KAZANILAN

        Benzer şekilde birçok hastalığın önüne geçilmesi için yapılan genetik çalışmalar ve gen nakillerinden örnekler verdi.

        Bunların arasında, somon balığının donmaya karşı direnç göstermesini sağlayan geninin domatese aktarılarak donmasının önüne geçilmesi dikkat çekiciydi.

        Aktardıkları arasında çok hızlı büyüyen ve yağlanan domuzun, gelişmesini sağlayan geninin somon balıklarına aktarılıp, yağlı ve büyük hale kısa sürede nasıl geldikleri de vardı.

        Türkiye’den de örnekler verdi; Şanlıurfa bölgesinde nesli tükenmekte olanlar hayvanlar arasında bulunan sırtlanın ağızından alınan salyasının bakterilere gösterdiği dirençten yararlanmaları yer aldı…

        Yine bir köpekbalığı cinsinin vücudunda hiç tümör olmamasından yola çıkarak, onu yaratan genin üzerinde çalışılması da önemliydi…

        Kansere çare bulunması konusunda yapılan araştırmalar açısından umut veriyordu.

        KALAN ÖMRÜNÜ ÖNCEDEN BİLMEK

        Bunları anlatırken insan yaşamını uzatmanın olası olup olmadığını sordum…

        Verdiği şu yanıt beni çelişkiye düşürdü:

        Çok iyi bir genetik miras ve iyi bir çevre ile 100 yaşınızı devirebilirsiniz… Genotipiniz, alt ve üst yaşam limitinizi belirler; biz buna bakarak 5 yıl aşağı veya yukarı tahminle yaşam ömrünüzü görebiliriz…”

        Çelişkiye düşürmesinin gerisinde yatan neden de tamamen kendimle ilgili bireysel tercih…

        Yaşam ömrünü alt ve üst sınırı da olsa bilmek bir insan açısından nasıl bir etkiye yol açar…

        Bilimsel olarak bulunması önemli ancak, birey için “Bugünden sonra en az ve en çok şu kadar ömrüm kaldı” diye yaşamak psikolojik açıdan ne getirir?

        Gittikçe azalan gıdaya bir de insanoğlunun asrı geçen ömrü eklendiğinde dünyanın geleceği nasıl şekillenir?

        ZENGİNLİĞİN YENİ ÖLÇÜTÜ: ÖMÜR…

        Reanimasyon ve yoğun bakım dalında önde gelen bilim insanı Prof. Dr. Necmettin Ünal ile sohbet ederken de aynı soruyu yönelttim.

        The Economics’teki makaleler arasında bulunan, “kalori kısıtlamasına dönük” yazıya dikkat çekti.

        Yazıda, hücrelerin gıdayı bileşenlerine ayırarak alacağı enerji miktarının ölçüsü anlamına gelen kalori miktarını ölçüsünde kullanarak ömrün uzatılabileceği ileri sürülüyor.

        On binlerce dolar ödeyerek detoks kürlerine girenlere de benzer önerilerin yapıldığı biliniyor.

        Zenginliğin yeni ölçütü, yazılarda da vurgulandığı gibi ömür uzatmak üzerine biçimlenmiş…

        Ülkemizde bu denli çok ödemede bulunmadan bir yaşam biçimi haline getirerek ömrünü uzun tutanlar da var…

        Bunlardan biri de yakın dostum, Ordu Gölköy’de yaşam süren 110 yaşını devirmiş Mehmet Yılmaz…

        Bana yaşam öğretisinde bulunurken benzer tavsiyeler getirmişti…

        Önerilerinin ilk sırasında da akşam güneş battıktan sonra tek lokma yememek; doyabildiğin kadarıyla beslenmek ve sofradan da açlık ile tokluk sınırında kalkmak vardı…

        Çalışma yöntemi ve yemek kültürümüzde uyabilene…