Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Muharrem Sarıkaya Demir postalın altındaki…
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İSRAİL bir aya yakındır sürdürdüğü Gazze’ye yönelik havadan bombalama eylemini dün yeni bir aşamaya taşıdı…

        Geçen cumartesi gününden beri bu eylemi gerçekleştiriyor olmasına karşın, ordu güçlerinin karadan da girmeye başladığını açıkladı…

        Açıklamaya bakarak sanmayın ki Gazze’ye giren piyadelerinin lastik tabanlı potinleri…

        Tam tersine İsrail Gazze’ye ancak demir pabuçlu tankları ile girebildi; onda da oldukça yavaş ilerledi ve belirli bir noktaya kadar ulaşabildi...

        Bu kapsamda son üç gündür, farklı medya platformlarında da paylaşılan Gazze’nin yakın geçmişi ile dününe ait uydu görüntülerini izliyorum.

        İsrail’in 41 km uzunluğu 10 km kadar da genişliği olan Gazze şehrine yağdırdığı bombaların ne denli büyük hasara yol açtığını görmek olası.

        Özellikle de kara savaşını başlatmak istediği Gazze’nin kuzey bölgesine yönelik bombalamasının büyüklüğü de aşağıda da örneklerini sıraladığım fotoğraflarda görülüyor…

        Maxar Technologies, Planet Laps gibi sivil ticari uydu şirketlerinin çektikleri bu görüntüler dün neredeyse tüm batı medyasının manşetlerindeydi…

        Bunların içinden dün Planet Laps’in yayınladığı, New York Times’ta da dün yer alan görüntüler ise dikkat çekiciydi.

        GAZZE’DEKİ TANK İZLERİ

        NYT Gazetesi, uydu fotoğraflarını lup altına almış ve tankların ve zırhlı araçların nereden nasıl girdiklerini ve nereye kadar gidebildiklerini teker izlerini sürerek göstermiş…

        Tankların Gazze içindeki toplu alanlarına da bu kapsamda yer vermiş…

        Fotoğraflarda sadece tanklar ve zırhlı araçlar yer almıyor; bir aya yakın süredir devam eden bombaların açtığı kraterlerin çokluğu ve büyüklükleri de görülüyor.

        İsrail ordusunun attığı 18 bin ton bombanın daha az etki yaratması da zaten beklenmezdi…

        Görünen o ki her parsele bir bomba düşmüş; bazı alanlar ise köstebek yuvasına dönmüş…

        Planet Laps’ın önceki gün; 30 Ekim Pazartesi çektiği görüntülerinde dikkatimi çeken ise tank ve zırhlı araç yoğunluğu…

        Gazze’nin en kuzey mahallelerinden olan Al Karama, Beyt Hanun, Beyt Lahia ve Atatra mahallelerini kapsayan fotoğraflarda, düzinelerce tankın alanda konuşlandığı fark ediliyor.

        Anlaşılan o ki piyade ile girmekten kaçınan İsrail sahaya soktuğu demir postallarının toplarını tabanca namlusu gibi kullanıyor…

        Sivillerin halkı veya toplu olarak bulundukları alanları gözetmeden önüne geleni vuruyor…

        Cibaliye Mülteci Kampı’na dün düzenlediği saldırı da insan haklarını gözetmeyi çoktan terk ettiği gerçeğini sergiliyor.

        ABD desteğini ardına almanın ve savaş gemilerini kendine siper olarak kullanmanın kolaycılığı içinde Tel Aviv yönetimi savaş suçu işlemeye devam ediyor…

        DAHA NE KADAR SÜRER?

        İsrail tank ve zırhlı araçlarla girdiği ve çok yavaş ilerlediği belli olan bu aymazlığını nereye kadar sürdürebilir?

        Ya da savaş bu hızla daha ne kadar devam eder?

        Kent merkezine gelindiğinde nasıl bir çatışma ile karşılaşılır?

        Dikkat ettim bu sorular sadece batılı gazetelerin değil, İsrail basınının da en çok sıraladıkları konuların başında bulunuyor...

        Anlaşılan o ki İsrail’de de çok az kişi dışında neyin hedeflendiği ve nerede durulacağına yönelik kesin bir veri bulunmuyor…

        Beyaz Saray yönetiminin dahi kara savaşına girmemesi konusunda uyardığı İsrail yönetiminin sınırının ne olacağı tahmin edilemiyor…

        Peki, bütün bunlar kısa süre sonra karşı tepkilerin yükselmesini, bugün İsrail yönetimine destek veren batı başkentlerinin de iç kamuoyundan gelen baskılar sonucu desteklerini çekmelerine yol açabilir mi?

        Bunu bugün için kestirmek çok zor.

        ABD GEMİLERİ VE NATO ANLAŞMASI

        Ancak ortada bir gerçek var ki İsrail ABD gemilerinin kendisine verdiği desteğe çok güveniyor…

        Bölgede bulunan ABD gemileri ise bir başka sorunun parçası olmaya namzet…

        Hatta Türkiye açısından da sıkıntıya yol açabilecek pozisyonları bulunuyor.

        Özellikle de NATO Anlaşması yönünden…

        Çünkü NATO Anlaşması’nın 5 ve 6. Maddeleri Yengeç Dönencesi’nin kuzeyinde, yani Akdeniz sularında bulunan ABD gemilerine yapılacak bir saldırıyı tüm NATO üyesi ülkelere yapılmış kabul ediyor.

        Anlaşmanın 5’inci Maddesi anlaşmanın taraflarının, “Kuzey Amerika’da veya Avrupa’da içlerinden bir veya daha çoğuna yöneltilecek silahlı bir saldırının hepsine yönelmiş bir saldırı olarak değerlendirileceğine” hükmediyor.

        Devamındaki 6. Madde ise bu saldırının sadece Kuzey Amerika ve Avrupa ile sınırlı olmadığını, Fransa’nın Cezayir bölgesiyle Türkiye topraklarını, Yengeç Dönencesi’nin kuzeyinde yer alan adaları da kapsamına aldığını belirtiyor.

        Burada da kalmıyor 6. Maddenin şu bölümü Akdeniz’de yer alan ABD gemilerini de şu cümle ile kapsamına alıyor:

        “Bu topraklarda ya da bu toprakların üzerindeki hava sahasında bulunan, ya da Antlaşma'nın yürürlüğe girdiği tarihte Taraflardan herhangi birinin işgal kuvvetlerinin üslenmiş bulunduğu herhangi bir Avrupa toprağında veya Akdeniz'de, ya da Yengeç Dönencesi'nin kuzeyindeki Kuzey Atlantik bölgesinde bulunan Tarafların herhangi birine ait kuvvetlere, gemilere, ya da uçaklara yapılan silahlı saldırı...”

        Madde açık gemilere de yapılan saldırı bütün NATO üyesi ülkelere de yapılmış olarak kabul görür…

        Ayrıca unutulmamalı ki Suriye iç savaşı sırasında Türk sınırına yerleştirilen Patriotlar karşılığı, dönemin NATO Genel Sekreteri Rasmussen ve ABD yönetiminin bastırmasıyla 2012’de imzalanan Anlaşma sonucu NATO’nun ortak üyesi olarak ittifakın seminer ve çalışmalarına katılma hakkını elde etti.

        HİZBULLAH, SURİYE VE RUSYA

        Bölgede bu denli gerilim varken, daha da arttırmak için tabi ki bölgedeki bir ülkenin ABD gemilerine saldırı ihtimalinden söz edilemez…

        Ancak Yemen’deki Husi Hareket'nin dün beklenmedik bir şekilde İsrail’e savaş ilanında bulunmuş olması da ihtiyatlı olmayı zorunlu kılar…

        Unutulmamalı ki Yemen geçmişte de İsrail’e defalarca füze ve dron saldırısında bulundu; dün de yine bulunacağını açıkladı.

        Hizbullah’ın da devreye girmesi halinde sorunun hangi boyuta taşınacağı veya Suriye’nin, dolayısıyla da Lazkiye’de bulunan Rusya’nın da işin içine çekilme ihtimalleri de bu coğrafyada yabana atılamaz…

        Rusya Devlet Başkanı Putin’in önceki günkü sözleri ve Kremlin Sözcüsü Peskov’un “Bu şiddet döngüsünün devam etmesi, çatışmanın daha da tırmanma ve yayılma ihtimalini taşıyor” cümlesi de yabana atılacak cinsten uyarı değil…

        Böyle bir durumda bölgede ne NATO birliği kalır ne de savaş Ukrayna’da yaşandığı boyutuyla sınırlanır…

        Umarım tüneller öncesinde İsrail’de akıl hakim gelir…