Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Doğruluk Nedir?

        İnsanın söz, davranış ve niyet bakımından dürüst ve iyilikten yana olması doğruluk kavramıyla ifade edilir. Felsefi bir kavram olarak doğruluk "bir önerme, inanç, düşünce ya da kanaatin bazı ölçütlere göre sahip olduğu doğru olma özelliği" şeklinde tanımlanır. Doğruluk, insan olmanın gerektirdiği bir yaşantı hali olmakla beraber ahlaki bir erdemdir. Hatta topluma yön veren, hukuk, gelenek, görenek gibi sosyal kurumlarla ilahi kaynaktan gelen dinler de doğruluk konusunda birtakım emir ve tavsiyelerle insanlara ışık tutmuştur. Bunlar arasında alışverişte dürüstlük, yalandan uzak durmak, komşuya iyi davranmak vb. örnek olarak zikredilebilir. Doğruluk; insanın karşısındaki bireyleri ikna etme hususunda önemli bir tutum olup güvenilirlik, içtenlik, tutarlılık, affedicilik ve adalet gibi kavramları da kapsar. Kişiler arası ilişkilerde dürüst olmayan davranış ve tutumlar sergilemek, bireylerin kaliteli iletişim kurmalarına engel olabilir. Dürüst olmayan, karşısındaki kişinin söylediklerini doğru bir şekilde değerlendirmeyen bireyin ilişkileri sağlıksız olur.

        Fert ve toplumun huzuru için insan ilişkilerinde yalandan uzak durularak insanın söz ve davranışlarında doğruluğu ve dürüstlüğü esas alması gerekmektedir. Zira bir toplumda doğruluktan uzaklaşıldığı takdirde bireyler arasında nefret duygusuyla birlikte düşmanlık ortaya çıkar ve güven içinde yaşamak imkansız hale gelir. Doğruluk bireylerin kendi iç tutarlılıklarını sağlayarak vicdanen rahat olmaları için de gerekli bir davranış biçimidir

        Doğruluk için İslami literatürde "sıdk" ve "istikamet" kavramları kullanılır. Sıdk terim olarak "gerçeği konuşmak, gerçeğe uygun bilgi vermek, dürüst ve güvenilir olmak, verdiği sözde durmak" anlamlarına gelmektedir. Söz konusu nitelikleri taşıyan kişiye de sadık denir. Bir davranışın doğruluk niteliği taşıması için hem kişinin içindeki niyetin hem de dışa yansıyan davranışının uyum içinde olması, diğer bir ifadeyle kalben onaylanması ve gerçekle örtüşmesi gerekir. Türkçedeki "özü sözü bir" ifadesiyle doğru, dürüst ve güvenilir kimseler kastedilir.

        Kur'an-ı Kerim'deki pek çok ayette doğru sözlü olmak emredilmiş ve "doğru sözlü" anlamında, "sadık" kimseler övülmüştür. "Allah'a ve peygamberlerine iman edenler işte onlar Rableri katında özü sözü doğru olan sıddıklar ve hakka şahitlik edenlerdir" (Hadid 57/19) mealindeki ayette iman ile doğruluk arasında doğrudan bir bağ kurulmaktadır. Bu bağ her şeyden önce insanın Rabbinin varlığını ve birliğini onaylamasını, daha sonra da niyet ve eylemleriyle tutarlı ve doğru bir yol izlemesini gerektirmektedir. Kur'an-ı Kerim'de, "İman edip salih amel işleyenler" birbirinden ayrı tutulmamış, aksine kalp ve davranış tutarlılığının kurtuluşa ermenin yegane yolu olduğu beyan edilmiştir.

        İslam inancına göre doğru sözlü olmak (sıdk), bütün peygamberlerin sahip oldukları niteliklerden biridir. Hz. Peygamber yaşadığı toplumda "emin" sıfatıyla bilinmekle doğruluğun somut bir örneği olduğu gibi onun temsil ettiği İslam dini de bir erdem olarak doğruluğu benimsemiş ve teşvik etmiştir. Allah'ın "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!" (Hud, 11/112) emrine uyarak dosdoğru bir hayata sahip olan Hz. Muhammed, inananlara da "Allah'a inandım de, sonra dosdoğru ol!" tavsiyesinde bulunarak yol göstermiştir (Müslim, "İman", 62).

        Doğruluk için kullanılan bir diğer kavram olan "istikamet" İslami kaynaklarda "dini ve ahlaki hükümlere uygun bir hayat sürme, her türlü aşırılıktan sakınma, Allah'a itaat edip Hz. Muhammed'in (s.a.v.) sünnetine uyma" şeklinde tanımlanmıştır. İslam alimleri istikameti dilin istikameti, hal ve hareketlerin istikameti, nefsin veya kalbin istikameti olmak üzere üç çeşide ayırmışlardır. Öncelikle kişinin doğru sözlü olması, sözüyle kalbindeki niyetin aynı olması, bu inancı doğrultusunda davranışlarını düzenlemesi istikamet üzere olduğunun göstergesi kabul edilmiştir. Kur'an-ı Kerim, sırat-ı müstakim üzere olmayı, Allah'a layıkıyla kulluk yapmakla temellendirir: "Şüphesiz Allah, benim de Rabb'im, sizin de Rabb'inizdir. Öyleyse ona hakkıyla kulluk edin. İşte bu, dosdoğru yoldur." (Al-i İmran, 3/51.).

        Doğruluk insanın ruh dünyasını aydınlatan ve geliştiren her türlü iyilik ve güzelliklerin temelidir. Nitekim Allah'ın Elçisi de şu sözlerle müminleri doğruluğa teşvik etmiştir: "Doğruluktan ayrılmayın. Çünkü doğruluk (insanı) iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Kişi devamlı doğru söyler ve doğruluktan ayrılmazsa Allah katında "doğru/sıddik" olarak tescillenir (Müslim, "Birr", 105).

        Hadislerde doğruluk kavramıyla ilgili hem ahlaki hem de sosyal açıdan birtakım ilkeler ortaya koyulduğu görülmektedir. Hz. Peygamber'in doğruluk anlayışında insanın özü ile sözünün bir olması, kişinin kendisine yapılmasını istemediği şeyi başkasına yapmaması, helal yoldan kazanması ve kazandığını da insanlarla paylaşması ilkelerine vurgu yapıldığı görülmektedir. Ayrıca Hz. Peygamber'in doğruluk anlayışında açık ve gizli her çeşit aldatma yasaklanmış, ticaretten komşuluk haklarına, ibadetten inanç ilkelerine, ahlaktan aile içi münasebetlere ve karı koca ilişkilerine kadar bütün işlerde doğru ve dürüst olmak bir düstur olarak kabul edilmiştir.

        Müslüman bireyin en temel vasıflarından biri olan doğruluk ve dürüstlük, alışveriş ve ticaretle ilgili konularda da özellikle vurgulanan hususlardandır. Ticaret yaparken dürüst olmayı tavsiye eden birçok ayet ve hadis vardır. Allah'ın "Mallarınızı aranızda haksızlıkla yemeyin. Bile bile, günaha saparak, insanların mallarından bir kısmını yemeniz için onun bir parçasını yöneticilere (rüşvet) olarak vermeyin" (Bakara 2/188) buyruğu ticaret yaparken taraflardan birine zarar vermeden, kimsenin hakkını gasp etmeden davranılmasını emretmektedir. Bu yüzden Hz. Peygamber, müminlerin ticaret yaparken yalandan sakınmalarını şöyle öğütlemiştir: "Eğer bir satıcı, doğru söyler ve gerekli açıklamalarda bulunursa, alışverişi bereketlendirilir. Eğer yalan söyler ve kusurları gizlerse, alışverişinin bereketi yok olur." (Nesai, "Büyû" 4). Ticarette göz önünde bulundurulması gereken bir diğer husus da ölçü ve tartı konusunda dikkatli olmaktır. Ölçü ve tartıda dürüst davranmak toplumun ticaret hayatını düzene kavuşturan önemli bir ahlaki erdem olmanın yanı sıra piyasalarda güven ortamını sağladığı için ticareti geliştiren önemli bir kuraldır.

        İslami kaynaklarda doğruluğun altı çeşidinden söz edilir: 1. Konuşmada doğruluk: Söylenen her sözün gerçeği yansıtması, verilen her sözün yerine getirilmesi. 2. Niyet ve iradede doğruluk: Bir kimsenin iç dünyasında da dürüst olması, hakikati ifade etme niyet ve isteği taşıması. 3. Karar vermede doğruluk: İnsanın iyi ve doğru olduğuna inandığı bir işi yapmaya dürüstlükle karar vermesi. 4. Kararında durma hususunda doğruluk: Bir konuda verilmiş olan doğru kararı sürdürmek. 5. Davranışta doğruluk: İyilikleri gösteriş için değil sırf iyi ve gerekli olduğu için yapma, kötülükleri de aynı anlayışla terk etme bilinci ve sorumluluğu. 6. Dini ve manevi hallerde doğruluk: Kulun Allah'a saygı ve bağlılığını gösteren havf (korku), reca (umut), tazim (saygı), zühd (dünyaya önem vermeme), rıza (Allah'ın kendisi için takdir ettiğine razı olmak), tevekkül, muhabbet gibi manevi hallerdeki doğruluk ve samimiyeti.

        Doğruluk kavramının davranış boyutunun ele alındığı Kur'an-ı Kerim ayetlerinde, Müslümanlar için önemli evrensel mesajlara ulaşılmaktadır. Bireylerin başkalarıyla ilişkilerinde temiz düşünceli olması, işlerini sağlam yapması ve doğru söylemesi Kur'an-ı Kerim'in ısrarla vurguladığı ve sıkça örneklerini sunduğu hususlardır. Bir ayette "doğrularla beraber olun" (Tevbe, 9/ 119) buyrulması, toplumdaki ilişkilerin sevgi, saygı ve güvene dayanması açısından doğruluğun toplumsal fonksiyonuna işaret etmektedir.

        İstikamet sahibi, doğru ve dürüst insanlar, zihin ve gönül dengesini kurarak tutarlılık ve bütünlük içerisinde hayata yaklaştıkları için ruhsal ve duygusal çatışmalarını da çözmüş olurlar. Daha önce yaptıkları olumsuz alışkanlıkları ortadan kaldırma kararlılığı içerisinde ruhsal uyumla beraber dürüstlük disipliniyle hayatı içselleştirirler. Doğru olmak kişinin bilişsel tutarlılığı, kendini gerçekleştirmesi ve kendini aşma tecrübesi üzerinde yardımcı bir unsur olduğu gibi ruhsal çatışma, depresif bozukluklar ve davranış bozuklukları üzerinde de tedavi ve terapi edici bir etkiye sahiptir.

        YAZAR

        Mehmet Kamil Yaşaroğlu

        KAYNAK

        • Çağrıcı, Mustafa. "Sıdk." Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi XXXVII içinde. İstanbul: TDV Yayınları, 2009. 98-100.
        • "Doğruluk." Temel İslam Ansiklopedisi II içinde. Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı İSAM Yayınları, 2019. 244-246.
        • Gazzali, Ebû Hamid Muhammed. İhya'u ulûmi'd-din. Beyrut: Daru'l-Ma'rife, 1983.
        • Gençtürk, Yusuf. "Hadisler Işığında Sıdk." Yüksek Lisans Tezi, Atatürk Üniversitesi, 2013.
        • Maverdi, Muhammed. Edebü'd-dünya ve'd-din. Beyrut: Daru'l-Kütübi'l-İlmiyye, 1987.
        • Oral, Osman. "İmanın Sosyal Hayatta Tezahürleri - Doğruluk, Güzel Ahlak, Sevgi ve Kardeşlik." Bilimname: Düşünce Platformu 27 (Şubat 2014): 159-175.
        • Sayın, Esma. "Tasavvuf Kültüründeki İstikamet Anlayışının Psikolojik ve Terapik Etkileri." The Journal of Academic Social Science Studies 6, 8 (2013): 958-968.
        • Uludağ, Süleyman ve Mustafa Çağrıcı. "İstikamet." Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi XXIII içinde. İstanbul: TDV Yayınları, 2001. 348-349.