Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Liberteryenizm Nedir?

        Klasik liberaller liberteryenizmi sınırlı devlet isteyen ve devletin piyasa ekonomisine ve toplumsal hayata asgari müdahalede bulunmasını talep eden bir çizgi anlamında kullanmaktadır. Liberalizmin orijinal anlamını kaybetmesinden dolayı klasik liberal çizgiye bağlı fikir insanlarının bir nevi icat ettiği bu kavram birbirine önemli ölçüde farklı çizgileri, liberteryen ise bu çizgilere bağlı insanları adlandırmak için de kullanılabilmektedir.

        Bazı klasik liberaller kendilerini liberteryen diye adlandırırken, anarko-kapitalistler bu kavramı kendi etiketleri olarak kullanmaya çok daha heveslidir. Anarko-kapitalistler tam bir lasissez faire lasissez passer (bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler) ekonomisini savunmakta ve tüm toplumu adeta bir piyasa toplumu olarak görmektedir. Ancak, diğer taraftan bir sol hatta sosyalist liberteryenizm de vardır.

        Her türünde liberteryenizm bir siyasi teoridir. Onun bir politik ekonomi teorisi olduğu da söylenebilir çünkü nereye yerleştirileceğini en sonunda belirleyen çoğu zaman ekonomik fikirler olmaktadır. Her siyasi teori gibi liberteryenizm de özgürlük, adalet, eşitlik, otorite gibi konularla ilgili görüşler geliştirmektedir. 

        Anarko-kapitalist liberteryenlere göre klasik liberallerin yaptığı gibi devletin sınırlandırılabileceğine inanmak naif bir tutumdur. Devletin doğasında yok edilemez bir büyüme, yayılma eğilimi vardır. Bu yüzden sınırlı devlet sözü kavramsal bir çelişkidir. İdeal toplum devletsiz toplumdur. Ekonomik alandaki serbestlik hayatın tüm alanlarına yayılmalıdır. Sosyal problemlere piyasa bir çözüm üretmelidir. Ancak, klasik liberalizme yönelttiği sert eleştirilere rağmen anarko-kapitalist liberteryenizmin teorik sorunları da az değildir. En meşhur anlatımında, devletin yerinin insanların seçerek ve karşılıklı irade çakışmasıyla sözleşme yaparak hizmet alacağı koruma şirketlerine dayanan bir toplumsal hayatta eninde sonunda bir şirketin son sözü söyleme konumuna yerleşeceği ve bunun bir kamu otoritesinin varlık alanına girmesi anlamına geleceği şeklindeki eleştiri anarko-kapitalist liberteryenizm tarafından henüz tam olarak cevaplandırılabilmiş değildir.

        Dil bilimci N. Chomsky gibi kendisini sosyalist liberteryen olarak tanımlayan kimseler de vardır. Bunlar kişinin kendisine sahip olma hakkını kabul eder ve toplumsal meselelerde serbestlik ve hoşgörü isterler. Bireysel özgürlükleri önemser ve savunurlar. Fakat devletin sosyal adalet veya eşitlik gibi değerler ve üstün amaçlar adına ekonomik aktörlerin faaliyetlerine ve bu faaliyetlerin sonuçlarına müdahalesini talep ederler. Sosyalist liberteryen teorinin ana problemi hayatı ekonomik ve ekonomik olmayan diye iki kesin alana ayırması ve bir alanda daha özgürlükçü bir tutum takınırken diğerinde tersi bir yerde durmasıdır. Bu iki farklı tavrın nasıl bağdaştırılabileceği ve tüm ekonomiyi kontrol eden devletin niye ve nasıl diğer toplumsal alanlarda bireylere ve birey birliklerine müdahale etmeyeceği, onları özgür bırakacağı açık değildir.

        YAZAR

        Atilla Yayla