Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Emr-İ Bi'l-Ma'ruf Ve Nehy-İ Ani'l-Münker Nedir?

        Kelime anlamı iyiliği emretmek, kötülüğü yasaklamak demektir. Bu ifadede geçen maruf, akıl ve dinin iyi olarak nitelendirdiği söz, fiil ve anlayış anlamına gelmektedir. Münker ise yine aklın ve dinin benimsemediği, kötü gördüğü şeydir.

        İyilik ve kötülüğün tarifinde öne çıkan husus, vahiyle beraber insan aklının ve fıtratının ölçü yapılmasıdır. Vahyin yanında zaman ve mekana göre akıl da bir şeyin iyi veya kötü olmasına karar verebilir. Bu yaklaşım İslam'ın insan fıtratına uygun evrensel bir din olmasını göstermesi açısından önemlidir. İyiliğin ve kötülüğün anlaşılmasında akıl önemlidir ama tek başına karar verici değildir; vahiy ve nakil bu hususta akla yön verir. İmam Maturidi'ye göre akıl ve vahiy birbirini tamamlar fakat biri diğerinin yerini tutmaz.

        İslam dini, müminin bir fert olarak iyi olmasını yeterli görmez; inananları, yaşadıkları iyilik ve erdemi, tüm topluma yaymakla vazifelendirir. İyiliğin hakim kılınması ve yaygınlaştırılması, kötülüğün önlenmesi ve böylece erdemli bir toplumun oluşturulması ve yaşatılması İslam toplumu üzerine düşen ortak bir sorumluluktur. Her Müslüman gücü yettiği kadar iyiliği yaymalı, kötülüğe engel olmalıdır. Peygamberlerin en önemli görevi olan emr-i bi'l-ma'ruf ve nehy-i ani'l-münker Müslümanlar tarafından ihmal edilirse, dinin hükümleri ortadan kalkar, fesat ve anarşi yayılır, milletler harap olur. Bir hadis-i şerifte bu vazifenin yapılmaması durumunda toplumun nasıl helak olacağı şu misalle anlatılmıştır: "Allah'ın çizdiği sınırları aşmayanlarla, bu sınırı ihlal edenler, bir gemide seyahat eden iki grup insana benzerler. Alt katta seyahat edenler (günahkarlar) üsttekileri rahatsız etmemek için kendi katlarından bir delik açarak su ihtiyaçlarını o şekilde gidermek isterler. Eğer üsttekiler buna izin verirlerse hepsi birlikte batar, helak olurlar. Eğer buna engel olurlarsa hem kendileri hem de diğerleri kurtulmuş olur (Buhari, "Şirket", 6). Kur'an-ı Kerim'de de şöyle buyurulmaktadır: "İçinizden hayra çağıran, iyi ve güzel davranışları (marûf) emreden, kötü ve yanlış davranışlardan (münker) sakındıran bir topluluk bulunsun" (Al-i İmran 3/104). Bu hususla ilgili uygulamalar, biri devletin sorumluluğunda resmi, diğeri Müslüman fertlerin şahsi sorumluluklarına bırakılan gayriresmi olmak üzere iki şekilde gelişmiştir. Bununla beraber siyasi iktidarların iyiliği yayma, kötülüğü engelleme işinde yetersiz kalması, bunun da ötesinde devlet otoritesinin bu prensibe karşı olması da mümkündür. Böyle durumlarda bu vazife fertlerin ve sivil kuruluşların üzerine düşmektedir. Müslümanlar ve sivil kuruluşların görevleri eğitme, aydınlatma ve uyarma gibi barışçıl hizmetlerle İslami değerlerin yayılmasına yardımcı olmaktır.

        İslam toplumunda ortak şuurun meydana gelmesini sağlayan bu ilke bir bakıma İslam'ın temel dinamiğidir. Emr-i bi'l-ma'ruf ve nehy-i ani'l-münker prensibiyle İslam, iyiliğin aktif olarak yayılmaya çalışıldığı, aksiyoner bir din haline gelmiştir. Bunun ihmali, değerler sisteminin zayıflamasına, giderek nihilizme ve kaosa yol açarak din ve toplum hayatında telafisi zor felaketlere sebep olur. Kur'an-ı Kerim geçmiş ümmetlerden toplumsal iyilik halini göz ardı ederek bu konuyla ilgili vazifelerini yerine getirmeyenlerin kötü sonlarından bahsederken, "Onlar işledikleri kötülükten, birbirini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Onların yaptıkları ne kötüdür!" (Maide 5/79) şeklinde tenkit etmiştir. Hz. Peygamber de "Sizden biriniz bir kötülük gördüğünde gücü yetiyorsa eliyle düzeltsin. Gücü yetmezse diliyle düzeltsin. Ona da gücü yoksa hiç olmazsa kalbiyle buğzetsin (o davranıştan hoşlanmadığını belli etsin). Fakat bu, imanın en zayıf derecesidir (Tirmizi, "Fiten", 11) buyurarak bu konudaki toplumsal sorumluluğa işaret etmiştir.

        Emr-i bi'l-ma'ruf ve nehy-i ani'l-münker bu vazifeyi yerine getirenler açısından dünya ve ahirette bir övünç ve mükafat vesilesidir. Kur'an-ı Kerim Müslümanların bu meziyetini şu şekilde tarif eder: "Siz, insanlar için ortaya çıkarılan, iyiliği emreden, kötülükten alıkoyan, Allah'a inanan hayırlı bir ümmetsiniz." (Al-i İmran 3/110). Diğer bir ayette ise şöyle buyurulur: "Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin dostu ve yardımcısıdır. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekatı verirler. Allah'a ve resulüne itaat ederler. Allah da onlara merhametiyle muamele edecektir" (Tevbe 9/71).

        YAZAR

        Süleyman Derin

        KAYNAK

        • Çağrıcı, Mustafa. "Emir bi'l-Ma'rûf ve Nehiy ani'l-Münker." Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi XI içinde. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1995. 138-141.
        • Gazzali, Muhammed. İhyauUlûmi'd-din. trc. Mehmet A. Müftüoğlu, İstanbul: Vefa Yayınları, 2007.
        • İsfahani, Ragıb. "nkr", "arf". el-Müfredat. thk.. Muhammed Keylani, Kahire: Mustafa el-Babi el-Halebi, 1961.
        • Maturidi, Ebû Mansûr Muhammed. Te'vilatu'l-Kur'an. İstanbul: Daru'l-Mizan. 2005.
        • Taşdelen, Mehmet. "Matüridi'nin Düşüncesinde Emri bi'l-Ma'rûf ve Neyh-i ani'l-Münker'in Anlaşılma Şekli." Adıyaman Üniversitesi İslami Bilimler Fakültesi İslami İlimler Araştırmaları Dergisi 1, Sayı: 2 (2017): 75-97.
        • Zebidi. Muhammed Murteza. İtḥafü's-sade. Beyrut: Daru'l-Fikr. t.s.