Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Jeopolitik Nedir?

        Uluslararası ilişkilerin uzamsal ve coğrafi bir perspektiften değerlendirilmesi olarak da tanımlayabileceğimiz jeopolitik kavramı, beşeri ve maddi coğrafyanın ulusal, uluslararası ve küresel düzlemlerde şekillenen politikalarla etkileşimini inceleyen bir çalışma alanıdır. İlk kez Britanya Kraliyet Coğrafyacısı Sör Halford Mackinder (ö. 1947) tarafından "yeni coğrafya" başlığı altında esasları belirlenen jeopolitiğin, kavramsal olarak ilk kullanımı ise 1899'da İsveçli coğrafyacı Rudolf Kjellen'e (ö. 1922) aittir. Jeopolitik kavramı, eski Yunanca "ge" (toprak) ve "politike" (politika) anlamlarına gelen iki kelimenin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur. Jeopolitik kuramın en bilinen önermesi, kara hakimiyet teorisinin kurucusu Mackinder'ın "Kim Doğu Avrupa'ya hükmederse dünyanın kalbine (heartland) hakim olur; kim dünyanın kalbine hükmederse dünya adasına (world island) hakim olur" ifadesidir.

        Jeopolitik tarihsel olarak coğrafi unsurlar ile devletler arası güç ilişkileri arasındaki bağlantıya ve nedensel ilişkilere vurgu yapan jeopolitik, somut anlamda dünya tarihi boyunca deniz, hava ve kara güçlerinin göreceli önemini ön plana çıkaran stratejik önermeler bütünüdür. 19. yüzyıl boyunca sömürgecilik politikalarını destekleyici bir nitelik taşıyan jeopolitik kuramın, dönemin başat gücü olan Büyük Britanya'nın dışında en revaçta olduğu ülke Almanya olmuştur. Berlin Okulu'nun kurucusu olan Friedrich Ratzel (ö. 1904), 1897'de yayımladığı Politische Geographie adlı eserinde, devleti canlı bir organizmaya benzetmiş ve her devletin bir "yaşam alanına" (Lebensraum) gereksinim duyduğunu öne sürmüştür. Temsilcileri arasında Karl Ritter (ö. 1859), Leopold von Ranke (ö. 1886), Karl von Haushofer (ö. 1946) gibi isimleri barındıran Alman ekolü, "dünya hakimiyeti teorisi", "yayılmacılık kuralı", "Orta Avrupa teorisi", "karasal devlet teorisi", "karasal blok teorisi" gibi kavramları jeopolitik literatürüne katmışlardır. Coğrafya araştırmacılarının ve askerlerin öncülüğünde 19. yüzyıl sonlarından itibaren gelişen disiplin, başlangıçta yalnızca yeni kurulmuş bir devlet olan Alman İmparatorluğu'nun coğrafi yayılımını ve sömürge mücadelelerinden yeterli payı kapabilmesini hedefleyen uygun politikaların tasarlanmasına odaklanmıştır. Alman jeopolitikçiler daha çok devletin varlığı ve anlamıyla bezenmiş organik bir devlet anlayışı üzerinden jeopolitik kuramlarını inşa ederken kendi ekollerini kuran Anglosakson teorisyenler, devlet ontolojisi yerine kavramı coğrafi gelişim ve ulusal çıkar boyutlu olarak ele almışlardır. ABD'nin yetiştirdiği en önemli jeopolitikçilerden amiral Alfred Thayer Mahan "deniz hakimiyet teorisini" geliştirirken denizlerdeki üstünlüğün karasal üstünlükten daha önemli olduğunu savlamış ve Kıta Avrupası'nın dışında büyümekte olan bir küresel gücün coğrafi istikametini belirlemeye çalışmıştır. 

        20. yüzyıl teorisyenlerinden Nicholas Spykman (ö. 1943) ise kara ile deniz hakimiyet teorilerini birleştirerek "Kenar Kuşak" (rimland) kuramını tasarlamış ve Batı Avrupa'dan başlayarak Akdeniz'e, Hindistan'a ve oradan Çin topraklarına kadar tüm kıyı şeridi boyunca uzanan coğrafyalarının kontrol altında tutulmasının önemini vurgulamıştır. 20. yüzyıl boyunca ABD'nin yayılma stratejilerinin belirlenmesinde önemli yere sahip olan "hava hakimiyet teorisi" ise Albay Hausy Scitaklian tarafından geliştirilmiştir. "Havaya hükmeden devletin, dünyaya hükmedebileceği" varsayımından hareket eden teorinin, en ileri aşamasında uzay jeopolitiğine kadar giden bir üstünlük kurma arayışı bulunmaktadır.

        Jeopolitika alanında Fransız ekolünü Fernand Braudel (ö. 1985), Yves Lacoste, Alexandre Defay gibi isimler temsil etmektedir. Nispeten daha liberal ve hümanist bir konsept oluşturma arayışındaki bu ekol, tarihsel ve sosyal etmenlere de ağırlık vererek kapsamında "iç jeopolitiğin" de yer aldığı, yeni ve çok boyutlu bir jeopolitik tasarımını hedeflemektedir. Yakın dönemde interdisipliner bir bakış açısıyla incelenmeye başlayan jeopolitik kavramı, silahlanma/silahsızlanma, enerji politikaları, çevre, iklim ve gıda politikaları, su politikaları, biyopolitika gibi alanları da kapsayacak biçimde yeni bir içeriğe kavuşmaya başlamıştır.

        YAZAR

        Deniz Ülke Arıboğan