Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Yapısöküm Nedir?

        En geniş kullanım bağlamı gözetilerek felsefe, edebiyat, sanat, siyaset, hukuk, etik vb. hemen hemen her türden metnin, iç/dış yapısının bir tür okunması aracılığıyla, bir söküme ve yeniden kurma edimine tabi tutulmasıdır. Yapısöküm, Kıta Avrupası felsefesi içinde 20. yüzyılın ortalarından itibaren ilk olarak Alman düşünür Martin Heidegger (ö. 1976) tarafından, sonrasındaysa Fransız filozof Jacques Derrida (ö.2004) tarafından yeni ve farklı anlam içerikleriyle felsefelerinde kullandıkları bir kavram ve yaklaşımdır. 

        Yapısöküm kavramını yerli yerine oturtabilmek için öncelikle Heidegger'in yapısöküm (destruktion, abbau) kavramından ne anladığını, bu kavramla nasıl iş gördüğünü açık kılacak olursak; onun düşünmesinin erken döneminde yapısöküm kavramı fenomenolojik yönteminin üç temel parçasından biridir: indirgeme (reduktion), yapılandırma (konstruktion) ve yapısöküm (destruktion). Bu yöntemden hareketle Heidegger'in yapmak istediği, aynı anlama gelmek üzere, Batı düşünme/felsefe/metafizik geleneğindeki, varlık anlayışlarını bir yapısöküme (destruktion) uğratmaktır. Bu yapısöküm işi olumsuz bir anlam bağlamına değil, aksine bütünüyle olumlu bir anlam bağlamına işaret eder. 

        Heidegger yapısökümü, varlığın neliği, varlığın anlamı sorularına olanaklı yanıtlar hazırlamak adına, kendisine kadar gelen gelenek ve tarihsellikle de ilişkisi içinde, çeşitli dolayımlara uğramış olan bu varlıkbilim tarihinin yapısını söküp, onun işe yaramaz parçalarını bir kenara bırakarak, tabiri caizse kendine ve düşünmesine yer açacak, zemin oluşturacak yapı parçaları diye adlandırılabilecek olanları eski varlıkbilim yapıları içinden söküp çıkararak yeniden düşünmesinin konusu haline getirme olarak anlar ve kullanır. Derrida ise Heidegger'in batı metafiziğinin, felsefesinin, varlıkbiliminin yapısını, üzerine eklenmiş olan eklentilerden kurtarıp hem aslına döndürmek hem de bir düşünmesine bir zemin kurmak amacıyla kullandığı destruktion ve abbau sözcüklerinden ve onların anlam içeriklerinden de esinlenerek, ancak Heidegger'den farklı olarak metne, her tür (antropoloji, sosyoloji, şiir, resim, mimari vb.) metne uygulanabilecek Fransızca bir sözcüğü öne çıkarır: deconstruction (yapısöküm). Ancak Heidegger'den farklı olarak Derrida, bu kavramı bir yöntem, yol yordam olarak düşünüp tanımlamaktan ısrarla kaçınır. Bir metnin içinde taşıdığı hiyerarşik karşıtlıkları, örneğin mevcudiyet/namevcudiyet, ruh/beden, kadın/erkek, söz/yazı, iç/dış vb. olarak çoğaltılabilecek metafiziğin bu karşıtlıkları Derrida tarafından bir okuma oyunuyla ve metnin sınırları içinde ancak bu sınırları da aşarak ele alınır. Kendisinin geliştirdiği bu yapısöküme dayalı okuma, okuma oyununa dayalı fenomenolojik ve hermeneutik bir yaklaşımla herhangi türden bir metnin yapısını, iç yapısını, metindeki karşıtlıkları, ki bu karşıtlıklar söz merkezli batı metafiziğini taşıyan ve yeniden üreten yapılardır, değiştirir, dönüştürür ya da onların anlamlarını zamansal ve mekansal ertelemeye, ayrıma, differance'a uğratır. Bu okuma oyununda yapısöküm yaklaşımı her defasında yeni bir kavrama ya da sözcüğe (yazı, iz, ayrım, ek, pharmakon, kenar, parergon vb.) dayalı olarak yinelenir. Bu yapısöküm yaklaşımıyla metnin anlamı, sınırı, değeri kimi zaman kesintili kimi zaman da farklı yönlere doğru ilerler. Metnin tüm karşıtlıklarını, kendi içinde kurduğu her türden hiyerarşik egemenlik ilişkilerini taşıyan yapı ve kavramların yapısökümüne yarayan bu okuma yöntemi, her defasında farklı ve hareketli bir yapı/özellik göstermelidir. Derrida'ya göre tam da bu özellik, yapısökümün, bu yöntem olmayan yöntemin katılaşmış ve hakikat vazeden bir yapıya, söyleme ya da kavrama dönüşmemesini sağlar.

        YAZAR

        Erdal Yıldız