Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Eylül ayı enflasyonu yüzde 6.30 ile beklentilerin bir hayli üstünde çıktı. Bırakalım piyasaların ve ekonomistlerin beklentilerini, yüzde 6.30 son 20 yılın da en yüksek eylül ayı enflasyonu. En son 1998 Eylül’ünde enflasyon yüzde 6.72 olmuştu. Yıllık enflasyon da yüzde 17.90’dan yüzde 24.52’ye sıçradı. Bu oran aynı zamanda Yeni Ekonomik Program’da yer alan yılsonu yüzde 20.8 düzeyinin şimdiden üstüne çıkıldığına işaret.

        - Yüzde 24.52’ye çıkan enflasyonla aynı zamanda Merkez Bankası’nın 6.25 puan artırım yaparak yüzde 24.0’e yükselttiği politika faizinin reelliğini de yok etti.

        Enflasyondaki bu şok artışta üç önemli faktör rol oynadı.

        ŞOKTA 3 ETKİLİ FAKTÖR

        1- Bunlardan birincisi gıda grubundaki yüzde 6.4’lük artış ki, bunun da içinde yer alan taze meyve ve sebze alt grubunun yüzde 13.34’e varan enflasyonu etkili oldu.

        2- Enflasyonun rekor düzeyde çıkmasında etkili olan ikinci ana faktör ise elektrik ve doğalgaz fiyatlarının rekor artışı. Bu grubun üretici fiyat artışı yüzde 40.21’i buldu. Üretici fiyatları arasında rekor artış bu gruptaydı Bunun TÜFE içindeki ev eşyası grubu fiyatlarının yüzde 11.41 artmasına yol açtı. TÜFE grupları içinde en yüksek artış da bu nedenle ev eşyalarında oldu.

        - Eylül ayında yapılan yüklüce zamların enflasyondaki yansımasını gördük. Neden bu kadar yüksek zam yapıldığını geçmiş dönemde biriktirilen ve yapılmayan zamlarda aramak gerekir. Kur artışları ve sektörün batma aşamasına gelmesi toplu zam yapmayı zorunlu kıldı. Hatta bu zamların bir kısmı da ekim ayı enflasyonu içinde yer alacak. Yani eylül ayında enflasyondaki yaşanan patlamanın bir bölümü geçmişten bugüne taşınan fiyat artışları denilebilir.

        3- Enflasyondaki temel etki elbette kur artışından. Kurun ağustos ayındaki patlaması kendini eylül fiyatlarında gösterdi. İthal edilen hammadde ve ara malına dayalı bütün üretim ve ulaştırma sektörlerinde bunu görmek mümkün.

        - Bu anlamda kurun eylül ayının ikinci yarısından başlayarak sakinleşme dönemine girmesinin etkileri de gelecek aylardaki verilere yansıyacak.

        - Ancak ne olursa olsun yüzde 20’li rakamlara çıkılması ve son 15 yılın en yükseğine varılması, enflasyonla topyekün mücadele edilmesiningereğini ve en öncelikli ekonomi politikası olarak ele alınmasını zorunlu kılıyor.

        ***

        DÖVİZDEN YÜKSEK KAZANÇ, TL'DEN YÜKSEK KAYIP

        Yılın dokuz aylık döneminde yüzde 19.37 olan tüketici enflasyonu karşısında yerli para üzerinden finansal yatırım araçları yüksek reel kayıplar, döviz ve dövize bağlı olarak altın ve Türkiye CDS’i ise yüksek kazançlar sağladı.

        -Bitişikte yer alan grafikten de izlenebileceği gibi, doların TL karşısındaki 9 aylık artışı yüzde 60’ı buldu. Gram altın da doların artışına paralel yüzde 46 prim yaptı.

        Kur artışı karşısında TL’nin kaybı sepet kura karşı yüzde 36, dolara karşı yüzde 37 oldu.

        - Enflasyonun sıçraması ise yükselmiş olan faizleri dahi negatif getiriye mahkum etti. Mevduatların en yaygın biçimde yatırıldığı üç aylık vadede yüzde 1.7 reel kayıp oluştu. Reel kayıp iki yıllık gösterge tahvilde yüzde 1.5 düzeyinde kaldı.

        - Türkiye riskinin sigortası 5 yıllık CDS’ler ise en çok prim yapan dövizli kağıtlar oldu. CDS’lerin 9 aylık nominal getirisi yüzde 126’ya ulaştı.

        - Borsada ise enflasyondan arındırılmış kayıp yüzde 27’ye vardı. Kaybın da dengesi yok. Reel kayıp sanayi hisselerinde yüzde 18.0 olarak gerçekleşirken banka hisselerinde yüzde 43’e yükseldi.

        Diğer Yazılar