Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Reel ekonomilerde toparlanmanın uzun süre alacağı beklenirken, küresel salgına etkili bir ilaç veya aşı bulunamamışken, finansal piyasalar ve varlık fiyatları aldı başını gidiyor.

        Hatta finansal piyasalar küresel salgından ve ekonomilerin toparlanmasından bağımsız baş döndüren bir hareket içindeler. Küresel çapta finansal piyasalar, emlak piyasası ile tüm varlık fiyatları yükseliyor, yerinden, yörüngesinden ve köklerinden kopmuş gibiler.

        Pek çok tecrübeli yatırımcı ve piyasa profesyoneli tarafından da kuşkuyla izlenen ve katılım gösterilmeyen bu hareket ile gerçek ekonomi arasında farkın açılması hiç de rasyonel bulunmuyor.

        PİYASALARIN DAYANAK NOKTASI

        -Piyasaların bu hareketinde dayanağı nedir diye sorulursa Milat’tan önce Arşimet’in söylediği söz akla geliyor. “Bana bir dayanak noktası verin, dünyayı yerinden oynatayım!”

        -Piyasaların dayanak noktası da para. Bu para da merkez bankaları tarafından verilen likidite, düşürülen faizler ve hükümetler tarafından yürütülen destek paketleridir. Kısaca dayanak noktası, tarihin en düşük maliyetli en büyük parasal genişlemesidir.

        -Küresel likiditeyi takip eden bir gösterge yok. Ancak 2008 sonrası dönemde FED, ECB ve BOJ gibi üç büyük merkez bankasındaki parasal genişlemenin 8.3 trilyon dolara vardığı hesaplanıyor. Diğer merkez bankaları ile bu rakam 10 trilyon doların üzerinde tahmin edilebilir.

        REKLAM

        -Koronavirüs dönemindeki artış ise çok daha kısa sürede, üç büyüğe diğer merkez bankalarının katılımıyla 10 trilyon doları buldu. Birinci genişleme geri çekilmeden, küresel likiditenin üzerine yaklaşık 11 yıl sonra 10 trilyon dolar daha eklendi.

        VARLIK FİYATLARINI UÇURMAYA YETER

        -Böylesi büyük bir tutarın yanında tarihin en düşük faiz oranlarının olması varlık fiyatlarını uçurmaya yetmez mi? Tarihin görülmemiş bol ve ucuz parası, varlık fiyatlarını yerinden oynatmayacak da, ne oynatacak? Bu kadar parayı kime verirseniz verin dünyayı yerinden oynatır.

        -Çünkü verilen tutar dünya GSYH’nın 10’da birinden fazlasıdır. Milli hasıla bir yılda oluşturulan toplam katma değerdir. Halbuki 10 trilyonluk para nakittir ve rahatlıkla yılda bir kaç kez takla attırılabilir ve milli hasılanın daha büyük payına ulaşır. Buna bağlı etkisi de büyük olur.

        PARA NİYE ENFLASYON YARATMAKTAN UZAK?

        -Üstelik merkez bankalarının bu parası çok dar bir kesim arasında dönüyor. Finansal piyasalarda, kısmen de şirketler arasında kalıyor. Onlar da varlık fiyatlarına yatırım yapıyor, paradan para kazanıyor. Bu nedenle likidite artışı ile finansal varlık fiyatları arasında güçlü bir korelasyon var.

        -Merkez bankası parası tabana, geniş kitlelere yayılmıyor, halka inmiyor. Bu nedenle tüketime gidemiyor ve enflasyon yaratamıyor.

        -Tüketim artmayınca yatırımlar da artmıyor.

        Parasal artışlara ve düşen faizlere paralellik gösteren bir yatırım artışı hiçbir yerde görülmüyor.

        -Bu gelişmelere paralel parasal genişleme ne kadar artar, faizler ne kadar düşerse toplumlarda gelir dağılımı o kadar bozuluyor. Parayı eline geçiren güçlü kesim finansal varlıklara ve gayrimenkule yatırım yapıyor ve parayla para kazanıyor.

        TÜRKİYE’DE DE BENZER COŞKU

        -Benzer bir durum bazı farklılıklar göstererek Türkiye’de de var. Merkez Bankası gelişmiş ülkeler kadar devrede değil. Ancak negatif faiz var ve kredi faizleri de enflasyonun altında.

        REKLAM

        -Tasarruf etmekten kaçınmak ve parayı harcamak daha cazip. Para konuta, arsaya ve araziye, borsaya, birinci ve ikinci el otomobile, dayanıklı tüketime, mobilyaya, konut içi yenilemeye gidiyor.

        -Türkiye’deki fark hareketliliğin sadece finansal kesimle sınırlı kalmamasında ve borçlanmayla daha geniş kesimleri kapsamasında.

        -Nitekim yıl başından bu yana yurtiçine verilen krediler 2.526 milyar liradan 3.054 milyar liraya yükseldi. 12 Haziran itibariyle 528 milyar liralık veya yüzde 21’lik artış meydana geldi.

        -İhtiyaç kredilerinin stokundaki artış da 72.5 milyar lira ve yüzde 28 ile toplamdan daha hızlı. Sadece haziran ayının 12 gününde 8.5 milyar ihtiyaç kredisi, 5 milyar lira da konut kredisi kullanıldı.

        ÇÖKÜŞ NE ZAMAN OLUR?

        -Sınırlı alanlarda yaşanan küresel coşkunun nereye kadar sürdürülebileceği ve nasıl sonlanacağı ise ayrı bir bilinmezlik. İşler nerede tıkanır ve tarihin görülmemiş varlık balonunu yine görülmemiş bir çöküş izler mi?

        -Evet canlanmalar ve çöküşler ya da konjonktür dalgalanmaları kapitalizmin ve piyasaların doğasında var. Eninde sonunda bu canlanma ve varlık balonunu bir çöküş izleyecek. Burada bir belirsizlik yok. Belirsizlik ne zaman olacağında.

        -O zaman da, enflasyonun küresel çapta kafa kaldıracağı zaman olabilir. FED Başkanı Jerome Powell geçen hafta Kongre’deki konuşmasında “Mevcut faiz oranları ekonomi rayına oturana ve enflasyon hedefi tutturulana kadar korunacak” dedi. Önemli bir ipucuydu.

        -Bu iki şartın bir araya gelmesine kadar mevcut yapı veya konjonktür korunmak isteniyor denilebilir. Korunması şartlara, piyasalara ve yatırımcıların güvenine bağlı.

        Diğer Yazılar