Nidâ
Uzun süre işe boğulup kitapçılarda dolaşmayı bırakınca böyle oluyor işte.
Gazetelerin kitap eklerinde çıktıysa bile atlamışım.
Rafta görünce büyük bir özlemle hemen karıştırmaya başladım.
"Adını bilmediğim dostla" yıllar sonra karşılaşmış gibi...
O kalabalıkta bir solukta büyük bölümünü okumuştum bile...
xxx
Nidâ ...
Ahmet Telli'nin son şiir kitabı...
Everest yayınlarından çıkalı neredeyse 6- 7 ay olmuş.
Yine sessiz ve şiddetli, yine kızgın...
Dolaysız ve yine kendine özgü bir duruş...
"Kelimelerse tutukluk yapan bir silah kadar mahcup"
xxx
Ahmet Telli Ankaralı bir şair...
Sokaklarında resmin, tiyatronun, sinemanın, şiirin rüzgarının olmadığı kasabanın şairi...
Kültür yanını İstanbul'a ihraç eden Ankara'nın 'sahiciliğine, samimiliğine' ihanet etmeyen bir şair.
Kent olmaya özenen ama bir türlü kasaba olmaktan kurtulamayan, ruhu kasabalı, 'Başkent'in şairi'...
O yüzden gergin, o yüzden kızgın...
xxx
Ahmet Telli şiiriyle galiba o karabasan günlerinde tanıştım;
Üstelik kendi sesinden...
12 Eylül döneminden kısa süre sonra...
"Su çürüdü"yü okuyordu, şimdi yerinde yeller esen Sanat Sevenler'de...
Yazarların, şairlerin, ressamların samimi buluşma adresinde...
Bizim gibi meraklı üniversite öğrencileri arka sıralarda...
"Adımdan gayrısını bilmiyorum" diyordu...
"Küstü, öldürdü kendini su..." diyordu...
xxx
Yine aceleye getirilmemiş mısralar...
Yıllarca demlenmiş;
7 yıl sonra aynı tatta bir şiir;
Nidâ
Yine tarihi sorgulayan;
Yine ödünsüz mısralar...
'Barikat günleri'nde yitip giden Erdal Eren ile Necdet Adalı'ya ithaf edilmiş...
"Alev bir nidâ idik ve arkadaşlık günleriydi
Hayatın bir hikâyesi varsa bizimki biraz da bu idi işte
Ölüm en gencimizden yakaladı, on yedisindeydi
Şimdi uzun uzun susuyor belleğini yitiren kim varsa
Çağ nedir, unutuş ne; zaman bir iğne deliğinden geçip
Darası oluyor birikmiş anıların ve ölümlerin
Kekeme bir tarih yazıcısının bize ayırdığı sayfada
Kanlı bir nidâ işaretiyiz, tarihin imlâsını bozan
!Yaralı bir nidâyız yaşadığımız bu dünyada.
xxx
Şiire konu olabilecek her ne varsa hepsi var Nidâ'da...
O sınırsız sözcük dünyasının hepsi emek ürünü...
Düşünce dünyası ilmek ilmek işlenmiş mısralara
İyi ki bu kenti terk etmemiş Ahmet Telli.
İyi ki kaptırmamış İstanbul'un büyüsüne kendisini
Bürokrasinin kuşatmasına, Ankara'nın kent olmaktan uzaklaşmasına inat itirazını haykırmış...
Aynen mısralarındaki gibi;
"Gidersen yıkılır bu kent kuşlar da ölür"