Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Şimdi sanıyor musunuz ki, bu eyalet tartışmaları öyle Kenan Evren’in bir yoga seansındaki aydınlanma anında ortaya çıktı, hiçbir hazırlığı yoktu? Pek öyle görünmüyor.

        Dün Hürriyet Gazetesi’nde Enis Berberoğlu da ilginç bir noktaya dikkat çekiyor, Özal’ın Eyalet önerisini tartışırken sistemi bir arada tutacak idari modelin de altını çizdiğini hatırlatıyor.

        Evren’in ifadesinde böyle bir eksiklik vardı. Zannederim şimdi tartışma, bu eksikliği gidermek, yani ‘Başkanlık Sistemi’ni tartışmak üzerinden seyredecek.

        Çünkü eyaletleri bir arada tutabilin yegane sistem, ‘Başkanlık Sistemi’dir.
        Son iki gündür, Prof.Hikmet Özdemir’in ‘ Atatürk’ten Günümüze Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’ isimli muhteşem çalışmasıyla haşır neşirim.
        Türk Devlet Sistemi’nin, Cumhurbaşkanı’na, Devlet Başkanı’na, Ulul’emr’e nasıl baktığını, seçim süreçlerini nasıl ilerlettiğine kapsamlı bir bakış kazanmaya çalışıyorum.

        İlginçtir, bakın çok yakın tarih, bugünkü Cumhurbaşkanlığı seçimleri konusunda Recep Tayyip Erdoğan’ın tutumuna nasıl ışık tutuyor:

        Turgut Özal, 1989 nisanında bir sahur sohbetinde, tutumunu ve stratejisini nasıl açıklıyor:

        ‘Cumhurbaşkanlığı konusunda ben paratonerim, başkalarından ve basından gelen lafları göğüslüyorum, ama şimdi aday olmayacağımı ilan edersem, yeni isimler bulunur, bu isimler de erkenden yıpranır.’

        Ya da şöyle….

        ‘Ben aday mıyım? Bu 19 Ekim’de belli olur. Şeytan azapta gerek. ANAP Grubu bu Meclis içinden bir ANAP’lıyı Cumhurbaşkanı seçecektir.’

        Bu sözler size tanıdık geliyor mu?

        Cumhurbaşkanlığı konusundaki en yetkin isim Prof. Hikmet Özdemir’in çalışmasında çok önemli bir analiz var.

        Özdemir, bu güne kadarki adaylık belirleme, yani karar sürecinde iki yöntemin öne çıktığının altını çiziyor.

        Devlet Kararı diye adlandırdığı ilk yöntemin açılımı; iktidar, muhalefet ve ordu formülü. Özdemir, bu formülün bugüne kadarki en sorunsuz yol olduğunun altını çiziyor.

        İkinci yol ise, ‘İktidar Kararı’. Bu formül elbette koalisyonu da içinde barındırıyor.

        Özdemir şimdiye kadarki deneyimlerde bu yolun, parlamentoda ve sivil toplumda bölünmeye sebep olduğuna dikkat çekerken, sosyolojik anlamda da meşruluk krizine sebep olduğunu gösteriyor.

        İmdi…

        Eğer, benim bilgi-işlem sürecim doğruysa, yani Erdoğan, yukarıda linkini verdiğim yazımdaki gibi Başkanlık Sistemi’ne doğru bir ‘yumuşak geçiş’i hedefliyorsa, mutlaka bu cumhurbaşkanlığı seçiminde ‘Hükümet+Muhalefet+Ordu’ formülünü gerçekleştirmenin yollarını arayacaktır.

        Turgut Özal’ın ‘Başkanlık Sistemi’ne geçiş arzusu bu mutabakatı sağlayamadığı için akim kalmıştı.

        İşte tam da bu noktada, Kenan Evren’in ‘eyalet’ çıkışı, bir ak sakallı dede sayıklaması değil, bir projenin titreşimleri olarak anlam kazanıyor.

        Önümüzdeki dönem, zannederim, AKP iktidarının TSK’ya siyasal sistem içinde yasal düzenlemelerle aktif olacağı, olabileceği modeller teklif edeceği bir dönem olacaktır.

        Elbette, bu model Amerikan Başkanlık Sistemi’nde Ordu’nun siyaset içindeki fonksiyonundan esinlenecektir.

        Türk Devlet Sistemi için yeni tekliflerin tartışıldığı bir noktadayız.

        Bütün karar mekanizmalarının kanaat önderleri tarafından medyada oluşturulan rezonansı bu kapsamda değerlendirmekte fayda var.

        Yazının başında verdiğim Kenan Evren’in Danışma Meclisi Üyesi Ertuğrul Zekai Ökte’nin 1982’deki açıklamasını lütfen bir daha okuyun.

        Recep Tayyip Erdoğan’ın 12 Eylül iradesi ile nerede buluşmaya çalıştığını daha net göreceğiz böylece.

        Yoksa, kimse bir sabah uyanıp, gece gördüğü rüyayı konuşmuyor….

        12 Eylül’ün ürettiği sanal Türk-İslam’cı ‘siyasi ruhu’ AKP iktidarına projekte edilmeye çalışılıyor. Bunun hem Başkanlık Sistemi sürecinde AKP’nin milliyetçilik sorununu çözebileceği hem de askeri sürecin içine katabileceği düşünülüyor olabilir.

        Neticede ‘eyalet’ diyerek ‘Başkanlık Sistemi’nin önünü açmaya çalışan Kenan Evren, darbe yapmış bir asker. Kamuoyu zihnini yeni sisteme hazırlayacak daha iyi bir aktör yok.

        Diğer Yazılar