Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Alman kanallarının tartışma programlarında pek kavga çıkmaz. Sosyal medyadan infial dalgasının canlı yayına eşlik ettiğine, program konuklarının linç yediğine de nadiren rastlanır. Heyecan arayanlar için sıkıcıdır yani.

        Fakat geçen akşam WDR’de moderatör dahil beş beyaz insan bir araya gelip neyin ırkçılık ve ayrımcılık olduğunu konuşmaya kalkınca, hele de Romanların bütün itirazlarına rağmen “çingene şnitzelinin” (Zigeunerschnitzel) ırkçı bir yemek adı olmadığına dair ahkâm kesince, sosyal medyada tam bir shitstorm esti. Romanlar, programdaki ifadelerin travma etkisi yarattığını yazdı. İkisi televizyoncu, biri şarkıcı diğeri mizah yazarı konukların topu linçe uğradı, “gizli Nazi” damgası yedi.

        Aralarında en tanıdık sima Thomas Gottschalk. Uzun bir dönem, TV’de Hollywood ünlülerini de davet ettiği “Wetten, dass…?” bahis şovuyla Almanya dışında da isim yapan Gottschalk, çingene şnitzeli ve çingene sosunu savunmakla kalmadı, başka renkten birinin toplum içindeki hislerini izah etmeye çalışırken şu absürt örneği verdi; bir keresinde Beverly Hills’teki bir kostümlü partiye Jimmy Hendrix kılığında katılmış. “Kılığında” derken suratını siyaha boyamış.

        Yetmedi, konuklardan oyuncu ve TV sunucusu Janine Kunze de “siyah yüz”de bir problem görmediğini, afiyetle “Mohrenkopf” yediğini söyledi. İçi köpük dışı çikolata bu ürünün adını Türkçeye oturtursan direkt “zenci kafası ya da Arap başı” demek oluyor. Magripli ve/veya Arap anlamında “Mohr”dan bileşik tatlının adı düpedüz ırkçılık saçıyor, ancak kafanda ırkçılık yoksa bu ismi kullanmakta bir beis yokmuş. Hatta Kunze’ye göre hayranlık ifadesiymiş, kendisi de “iri göğüslü bir sarışın” olarak klişeye maruz kaldığı halde kültürel kodların korunması gerekiyormuş.

        REKLAM

        Programdaki ortak kanaate göre “etik dil jandarmaları” katiyen ırkçı bilince sahip olmayan dürüst insanları damgalayarak kültürel kodları iptal etmeye çalışıyormuş. Kavramların ne kadar incitici olduğunu argümanlarıyla dile getirecek bir mağdur yok karşılarında. Etnisite ve ırk temelinde başka bir temsiliyetin olmadığı tartışmada sallamak kolay. İstanbul Sözleşmesi’nin ne zararlı, toplumsal cinsiyet eşitliğinin ne fena bir şey olduğunu kadınların bulunmadığı ortamda tartışmak gibi. HDP’siz HDP tartışmaları gibi örnekleri çoğaltmak mümkün.

        Almanya Sinti & Roma Merkez Konseyi nicedir bastırıyor yemek çeşitlerinin “çingene”den arındırılması için. Nedeni çok açık ve net; Çingene tanımı, çoğunluğun azınlık gruplarını yabancılaştırıp ayrıştırmak için başvurduğu bir klişedir ve yüzyıllar içinde kolektif bilinçte kök salmış düşman imajı yaratan ırkçı nitelemelerin ayrılmaz bir parçasıdır. Nokta.

        “Zigeunerschnitzel” iyice dövülmüş dana ya da domuz etinin panelenmeden biber, soğan, sirke ve bol baharatla pişirilip kızarmış patatesle servis edildiği bir et yemeği. Avusturya’da imparatorluk döneminde yarı Fransız-İtalyan özentisiyle “Schnitzel à la zingara” diye anılan yemeğin Roman mutfağıyla hiç alakası yok. İçeriği itibariyle tadı keskin olduğu için daha çok Macar mutfağıyla ilişkilendiriliyor ve Macar-Roman mutfakları arası kültürel geçişkenlik nedeniyle Almanya’da Kaiser zamanlarında “çingene şnitzeli” adını aldığı tahmin ediliyor.

        “Zigeunersauce” ise domates, biber, soğan, sirke ve beyaz şarapla yapılıp, kuzu pirzoladan rozbife et yemekleri yanında servis edilen bir hazır imalat. Adını değiştirmemek için uzun süre direndi Alman gıda şirketleri. “Asırlık geleneği bir günde nasıl yıkarız” diyorlardı. Fakat baskılar neticesinde Knorr ve Kühne’nin çingene sosu “Macar usulü biber sosu”na dönüştü, Heinz ürün gamından tamamen kaldırdı.

        Ancak değişimi alaya alanlar da çıkıyor. Romanların göçer toplulukları olmasından esinle “daimi adresi olmayan sos” gibi tatsız öneriler hasıl oluyor. WDR’deki tartışmanın paydaşlarından mizah yazarı Mickey Beisenherz bunu da dile getirince sosyal medyadaki öfke daha da büyüyor. Fakat yazara bakarsanız bu alay Romanları değil, hijyenik dil çabalarını hedef alıyormuş.

        REKLAM

        Neticede bir kamu yayın kuruluşu olan WDR, güncel olayları eğlenceli bir tarzda ele almayı amaçlayan “Die letzte Instanz” programının yarattığı öfke fırtınası üzerine maksadın aşıldığını açıklayıp özür dilemek zorunda kalıyor. Program konukları ve moderatör Steffen Hallaschka sosyal medya hesaplarından “Bilmeden kırdığımız herkesten özür dileriz” içerikli mesajlar paylaşıyor. Medyadaki yorumlar da programın talihsiz bir şekilde kontrolden çıktığına işaret ediyor.

        PALAMUT BALIĞININ ETİ LEZZETLİ OLAN KÜÇÜĞÜ

        Tepkileri izlerken aklıma yine bizim çingene palamudu geliyor. Küçük bir araştırma yaptım, palamudun en küçüğüne verilen bu ad çok çok dar bir kesimce ırkçı ve ayrımcı ifade olarak görülüyor. Balık çeşidinin en küçüğü neden çingenedir, ismi kim bulmuştur, nereden gelir pek bilen de yok. Mehmet Yaşin “Niye çingene sıfatı yakıştırıldığına dair sağlam bir kaynak bulamadım. Belki de onlar gibi sık sık göç etmeleri yüzünden bu isim verilmiş olabilir” diye yazıyor. Ağustostan itibaren Karadeniz’den sürüler halinde Marmara’ya geliyorlar. Yaşin’in deyişiyle olta ve ağlara takılmadıkları halde Meksika Körfezi’ne kadar giderler!

        Rahmetli Hakkı Devrim’in Dil Yâresi satırlarında TDK’nın çingene palamudunu “palamut balığının eti lezzetli olan küçüğü” diye anma kararı aldığına dair bir nota rastladım. Yıllar öncesinden bir not. Sevgili Hakkı Abi “Altı kelimelik balık adı olmaz, siz ona Roman palamudu deyin” diye yazmış. Ancak Romanlardan örgütlü bir itiraz da olmadığından yerleşememiş o altı kelime. Çok yakın zamanda “Kim Milyoner Olmak İster” yarışmasında soru olmuş: “Palamut balığının eti lezzetli olan küçüğü hangi adla anılır?” Cevap B şıkkı: Çingene! Benim cevabım: Hiçbiri. Öyle balık adı olmaz.

        Diğer Yazılar