Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Muhtemel İdlib savaşı, Suriye muhalifleri için ölüm kalım savaşı... Çünkü İdlib, Suriyeli muhaliflerin elinde kalan tek kent. Esad rejimi ise beklendiği üzere son isyancı direnişine yönelik saldırıya hazırlanıyor. Güney Suriye’de Dera ve çevresi şu anda kesin olarak Beşar Esad’ın eline geçti, tıpkı İsrail için büyük kaygı konusu olan Golan Tepelerindeki bölgenin de Esad’ın eline geçtiği gibi.

        Son günlerde ise muhaliflerin Suriye’nin kuzeyinde, direnişin elinde kalan son bölge olan ve bir dizi karmaşık problemlere sahip İdlib iline kaçmalarına izin veriliyor. Bölgeye yığılan diğer silahlı gruplar ise Suriye’nin kuzeyindeki mevcut sorunları daha da büyütebilir.

        Suriye rejimi, ülkenin topraklarını tamamen kontrol altına almak için hazırlık yaptıklarını açıkladı. Kentte yaşayan 2 milyonu aşkın sivil tedirgin. Muhalifler ise saldırı olması durumunda Astana mutabakatının geçerliliğini yitireceğini ve rejimin can evinden yani Lazkiye’den vurabileceklerinin sinyallerini veriyor.

        REKLAM

        İdlib’e insani yardım ulaştıran STK’ların verilerine göre İdlib ve çevresinde yaklaşık 2 buçuk milyon kişi yaşıyor ve olası bir resmi operasyonda gidilecek başka bir yer yok. O nedenle burada yaşayan sivillerin hayatlarının tehlikeye gireceği uyarısında bulunuluyor.

        SURİYE’DE TÜM VARSAYIMLAR ÇÖKTÜ

        Şu ana kadar Esad’ın kazanacağı bir 'galibiyet' durumunda bile bu galibiyetin Esad’ın Suriye’nin iç savaş öncesindeki bölgelerinin tümünü geri alması kadar kapsamlı olmayacağı varsayılıyordu. Uzmanların çoğu, kuzeyde İdlib’in çevresinde bulunan isyancıların ve terör örgütü PKK’nın gücü sebebiyle bu eyaletin alınmasına izin verilmeyeceğine inanıyordu. Ancak bu varsayım şu an çökmek üzere. Çünkü diğer bölgelerdeki ihtilafların büyük oranda ve şiddetle bastırılması ile Suriye güçleri ve İran, Rusya ve Hizbullah desteğindeki ağır ekipman kuzeye doğru yığıyor. Bu taşınma geride kalan muhaliflere karşı düzenlenecek büyük çaplı bir harekata işaret ediyor.

        Suriyeli muhalifler de Kuzey Suriye’nin İdlib kentinde, Suriye ordusunun olası saldırılarına karşı kara savaşı hazırlığı yapıyor. Daha önce de Türkiye’nin desteklediği gruplar, Ulusal Birliğin Kurtarılması Cephesi adlı bir grup oluşturdu. Ancak bölgedeki Heyet Tahrir Şam -yani HTŞ- bu oluşuma katılmadığını açıklayarak kentin savunmasını kendi şartları ile yapacağını ilan etti.

        REKLAM

        El Kaide’nin uzantısı El Nusra’nın kendisini fes etmesinin ardından kendilerini onun devamı olarak gören HTŞ’nin, kendi başına hareket edecek olması kentteki sivilleri tedirgin ediyor... Zira HTŞ’nin kırsalda başlayacak olan çatışmaları kent içine yani sivillerin içine çekme riski kapıda...

        Suriye ordusu ise Hama, Lazkiye ve İdlib’in güneyinde büyük bir güç topladı. Geçtiğimiz günlerde Suriye’ye ait savaş uçaklarının havadan bölgeye bildiri atmalarının ardından, silahlı grupların İdlib’deki karargahları bombalanıyor.

        HERKES HAZIRLIĞINI YAPIYOR

        Ulusal Birliğin Kurtarılması Cephesi, İdlib’de muhaliflere bağlı 15 silahlı gruptan oluşuyor. Tahrir el Şam, Feylak el Şam ve Ceyş el Hür grupları yer alıyor. Söz konusu cephe, Suriye ordusuna karşı Hama, Halep, Lazkiye ve İdlib olmak üzere dört cephede savaşacak.

        REJİM VE YPG ELELE

        Suriye ordusu söz konusu durumda İdlib’deki radikal gruplara karşı kara savaşı için Doğu Guta ve Suriye’nin güneyinde 23 bin asker topladı. Edinilen bilgilere göre muhalif gruplara karşı üç cepheden savaş başlatılacak. Rejime bağlı güçlerin ise bu savaş için 2 bin YPG’li teröristi Tel Rıfat hattından Tel Tokan bölgesine geçirdiği belirtiliyor.

        Türkiye, Suriye’ye hangi ölçekte müdahil olacağı ve Suriye krizinin içeriği konusunda, son derece dikkatli davranıyor. Suriye’nin kuzeyindeki Türk askeri varlığı, terör örgütleri DAEŞ ve PKK’nın Suriye kolu YPG’ye karşı yürütülen ve şu ana kadar başarılı olmuş harekata odaklanmış durumda. Aslında Suriye ya da Rusya’nın amaçlarına ters hareket etmiyorlar. Türkiye'nin ihtilafta Esad’ı desteklemek gibi bir niyeti olmamasına karşın DAEŞ ve PKK’nın yok edilmesi Esad’ın lehine olacaktır. Bu ihtilaf da zaten Türkiye-Rusya iş birliğinin temelini oluşturdu. Ancak bu sıkışma şimdi İdlib’de diplomasi yolu ile çözüm bulunamaması durumunda sıkıntılı bir süreç yaratabilir.

        ZAMAN DARALIYOR

        REKLAM

        ABD, PKK’yı güçlü bir biçimde desteklerken, Türkiye söz konusu grupları terörist ve Türk hükümetine bir tehdit unsuru olarak görüyor. Bir NATO üyesi olarak Türkiye, ABD-Türkiye ilişkilerinin hızla kötüleştiği bir zamanda ABD’nin bu büyük terörist gruba olan desteğini büyük bir endişe ile karşılıyor. Bu durum ise ABD'yi, zorlu siyasi soruna bariz bir çözüm getirmeden iki arada bir derede bırakıyor. Uzun yıllardır bu problemin nihayetinde patlak vereceği açıktı ve problem, Suriye iç savaşının uzadığı sırada "yoldan çekilmesi gereken" bir sorun haline geldi. Maalesef yolun sonu hızlıca yaklaşıyor ve konu üzerinde etkin bir politika üretilmesi gerekiyor.

        ABD, terör örgütü PKK’yı yüz üstü bırakması durumunda büyük bir baskıya maruz kalacak ve aynı zamanda Türkiye ile büyük bir ayrılık da zor bir siyasi tercih olacak. ABD şimdilerde Münbiç’te büyük bir sınav vermeye hazırlanıyor. Ancak Suriye sahasında kararlı. Zira Suriye sahasında ABD’nin alternatifi Rusya ile de diplomatik görüşmeler her boyutta ilerliyor.

        BEKLEYEN GERÇEK: BİLİNMEZLİK

        Yedi yıllık Suriye savaşının büyük bölümünde, Esad rejimi ve birçok muhalif grup arasında resmi ve resmi olmayan görüşmeler gerçekleşti. Sonuç olarak bu görüşmeler hiçbir yere varamadı. Diktatör Esad, iç savaşı temel olarak kazanmış gibi gözüküyor ve muhalifler büyük ölçüde İdlib’e sıkıştırıldı. Bu durumda ise 7 yıl önce başlayan iç savaşta başa dönülüyor. Esad hiçbir şeyden feragat etmeyecek. Rejim değişikliği talepleri, yeni seçimler, yeni bir anayasa ve diğer değişiklikler artık muhtemel değil gibi gözüküyor. Suriye’de iç savaş baskı ile bastırılmaya çalışılsa da Suriyelileri nasıl bir akıbetin beklediği büyük bir muamma...

        İdlib’de daha fazla can kaybı olmadan hızlıca yapılabilecek ve yapılması gereken bir anlaşma sağlanmasıdır. Bu anlaşmanın gerçekleşmesi için en iyi yol muhtemelen Türkiye-Rusya iş birliği olacaktır. Ne Türkiye'nin ne de Rusya'nın böyle bir anlaşmadan kaybedebileceği bir şey var. Ruslar kesin bir biçimde Esad ile işi halletme becerisine sahipler. Ne de olsa Esad varlığını Ruslar’a borçlu. Gerçekten de Rusya’dan son yapılan açıklamalar, maliyetin birçoğunu karşılayamayacak durumda olsalar da yeniden inşa maliyetleri hakkında. Dolayısıyla şu an da İdlib’in gözü kulağı Ankara-Moskova hattında diplomasi trafiğinden çıkacak sonuçlarda.

        REKLAM

        ZAMANI VE HAYATI ENDİŞE YÖNETİYOR

        Suriye'de "İdlib gerginliği azaltma bölgesi" sınırları içindeki halk, kentin güneyindeki 12 noktasına yığınak yapmaya başlayan rejim güçleri nedeniyle oldukça tedirgin...

        Çarşı pazar Türk ürünleri ile dolu ancak halkın alım gücü oldukça zayıf. Ortalama 80 dolar ile hayata tutunmaya çalışan sivil halk başta Türkiye olmak üzere bölgeye gelen uluslararası yardımlarla ayakta duruyor. Özelikle AFAD ve İHH gibi kurumlar bölge halkının en büyük umudu...

        Çarşı esnafı ise hala hayatın normalleşmemesinden oldukça şikayetçi ancak onlar da çaresiz. Kentin tüm pazarlarında her şeyi bulmak mümkün. Esnaf büyük bir umutla sergilerini açmış. Dükkanlar bayramlık ihtiyaç malzemeleri ile dolu ama esnaf, rejim güçlerinin kentin hemen yanı başında yığınak yapmasından endişe duyduğu için alışveriş yapılmamasından şikayetçi.

        REKLAM

        Suriyelilerin bayram ikramları arasında olmazsa olmazları çerez ürünleri sokaklarda göz doldursa da çok alıcı bulamıyor. Abdullah Murasir, “Halkımız geliyor bakıyor ama hem alım gücü yok hem de insanların korkuları var. Zira bayram sonrası neyle karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Belki bizim son bayramımız olacak. Şimdi düşünüyorum geçmiş yıllardaki bayramlarda kuyruklar olurdu. Şimdi ise müşteri bulmakta zorlanıyoruz. Halk tedirgin kimse para harcamak istemiyor. Şimdi gözümüz Türkiye’de tek umudumuz. Saldırı olursa sığınacak başka yerimiz yok” diyor.

        HERKESE YETERKEN KENDİNE YETEMEMEK...

        Tarım ve hayvancılığın iç savaşla birlikte tükendiği İdlib, bölgede kendi kendine yetebilen önemli yerleşim birimlerinden biri konumundayken artık tüm tarım ürünlerini çevre illerden temin ediyor. Bu durumdan şikayetçi olan Mustafa Hattip, “İdlib eskiden tüm Suriye’ye yetiyordu. Şimdilerde her şeyi dışarıdan getiriyoruz. Toparlanması zor bir süreç, halk tedirgin. Bakın benim tezgahımda her şey var ama satış yok denecek kadar az. Halkın alım gücü yok, sıfır. Elinde parası olan da bayramı değil bayramdan sonra Esad’ın saldırısı olursa nereye kaçacağını düşünerek mecburen bekletiyor.”

        İşlerin bekledikleri gitmediğini savunan İdlibli Hasip Mahtan, “Bayram olduğu için çok şey getirdik. Ama satışlar durgun. Halk tedirgin, kimsenin bayramı düşünecek enerjisi kalmamış. Herkesin evinde bayramdan sonrasının korkusu konuşuluyor. Elektriksiz gecelerde konumuz bu ve sığınacak tek yer Türkiye. Oradaki akrabalarımızla iletişim kurmaya çalışıyoruz,” şeklinde konuşuyor.

        ‘İLK VURAN BİZ OLMAYACAĞIZ’

        Kentteki tedirginliği oluşturacağı sonuçları konuşmak üzere makamında ziyaret ettiğimiz İdlip muhaliflerinin Başbakan yardımcısı Cemal Şahud ise, kendilerinin her türlü hazırlığı yaptıklarını, kendilerine yönelik bir saldırı olması durumunda karşılık vereceklerini ifade ediyor.

        “Türkiye’nin zor durumda kalmaması için biz şimdilik sessiz kalıyoruz. Zira istesek rejimin kalbi Lazkiye’den Şam’a eylemler gerçekleştirebiliriz. Ama Astana sürecini boşa çıkaran taraf yani ilk saldıran taraf biz olmayacağız” diyor.

        Kentte tedirginliğin olduğunu kabul eden Cemal Şahud, “İlimizdeki nüfusumuz 3 milyonu buldu. Bu sayının yarısından fazlası gençler ve çocuklardan oluşuyor. Bölgedeki dengeleri sağlamak sanıldığı kadar kolay olmuyor. Biz bölgede sivillerimizin can ve mal güvenliğini sağlıyoruz. Bir kargaşa çıkmasına asla izin vermiyoruz. Rejim zaman zaman bu tür hamlelerle bizi yıldırmaya çalışıyor. Ama olası bir saldırı durumunda sessiz kalınmaz. Buradaki istikrarın bozulması Suriye iç savaşında her şeyin en başa dönülmesi anlamına gelir ki bu hiç kimsenin kazancına olmayacaktır. Türkiye’nin bölgedeki insani yardımlarını Suriye halkı asla unutmayacak. Sayın Erdoğan Suriye halkının yüreği, dili oldu her zaman” diyerek noktalıyor sohbetimizi.

        Diğer Yazılar