Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HDP eşbaşkanları TBMM’nin yeni dönem açılışına “Biraz” geç gelmişler.

        İstiklal Marşı okunup bittikten sonra.

        Bu ülkenin en tartışmasız değerlerinden biri olan İstiklal Marşı’nı okumak ağırlarına gitmiş olmalı.

        Terbiyesizler...

        Bu seçimde yüzde 11 oy aldınız.

        Bu millet Türküyle, Kürdüyle sizi parlamentoya soktu.

        Milyonlarca bu ülke vatandaşı Türk size oy verdi.

        İstanbul’un en az Kürt nüfusa sahip ilçelerinde 2. Parti yaptı sizi o Türkler.

        Parlamentoda 3. Büyük gruba sahip parti oldunuz bu sayede.

        Bunca insan size niye oy verdi biliyor musunuz?

        O dilinizden düşürmediğiniz “Özgürlüğe” sahip olmanız için.

        Parlamento çatısı altında güçlü olursanız belki PKK’nın vesayetinden kurtulur, bu ülke için, bu millet için doğru düzgün siyaset yaparsınız diye oy verdi milyonlar size.

        Belki terör örgütünün önünde eğilmekten kurtulur da, gerçekten barışa, bu ülkenin insanlarının huzuruna, birleşmesine hizmet edersiniz diye.

        İnsan olasınız diye, doğru düzgün siyaset yapabilesiniz diye o oylar partinize verildi, dağdaki üç beş “Terör Taşeronunun” önünde eğilmekten vazgeçersiniz diye...

        Ama siz ne yaptınız!

        Daha ilk günden saygısızlıkla ve sevgisizlikle başladınız işe.

        Hiç ders almayacaksınız değil mi!

        Hiç aklınızı başınıza toplamayacaksınız!

        Vicdanınızı insanlığa değil de, teröre köle etmekten caymayacaksınız...

        Yazıklar osun size...

        Ayıplar olsun size...

        Haram olsun o oylar size!

        Ne diyeceksin Sevgili Ahmet Şık

        Sen Sevgili Ahmet Şık...

        Yıllardır bir özgürlük mücadelesi içindesin.

        Arkanda da kalabalık bir kitle var.

        İsminin değil, temsil ettiğinin mücadelenin arkasında toplanmış bir kalabalık.

        Vatanseverliğinden kuşku duymayan olmayan o kalabalığa bir borcun var şimdi senin:

        “Mensubu olduğun partinin bu tavrı karşısında ne diyeceksin sevgili Ahmet Şık.”

        Sana çok yakışan isyankar tavrını eş genel başkanlarına karşı da gösterecek misin!

        Berberoğlu serbest kalmalı

        Milletvekili seçilen Enis Berberoğlu’nun hala tutuklu olması tam anlamıyla bir hukuk ayıbıdır.

        Geçen dönemde TBMM’de dokunulmazlığı kaldırılan Berberoğlu, millet tarafından yeniden seçilmiş ve bu seçimle birlikte yeniden dokunulmazlık kazanmıştır.

        Millet adına karar veren bir mahkemenin, milletin bu kararına saygısızlık etmesi ve tutukluluğu uzatması kabul edilebilir bir durum değildir.

        Bakan değil, MVT Karması

        Şu bakan oluyor, bu bakan oluyor geyiklerine bayılıyorum.

        Öyle isimler ortaya atılıyor ki, gülmemek elde değil.

        Belli ki, birkaç AK Partili sohbet ederken ortaya fikir jimnastiği babından fikirler atıyorlar ve bunları duyan bazı meslektaşlarımız da “Bakan oluyor” diye sallıyorlar.

        Öyle isimler dolanıyor ki, ortada sanki Hükümet değil de, “En başarılı ve en saygıdeğer Türk vatandaşları Karması” kuruluyor.

        MVT yani “Most Valuable Turks” takımı sanki...

        Nerede uluslararası başarı elde etmiş bir Türk var ise ona hemen bir bakanlık yakıştırması yapılıyor.

        Dün beni en güldüren isim Aziz Sancar oldu...

        Nobelli Bilim insanımız Sancar’ın da yeni kabinede olması planlanıyormuş.

        Muhtemelen Sağlık Bakanlığı için düşünülmüştür, İçişleri ya da Milli Savunma Bakanı olacak hali yok ya...

        Adam tüm insanlığa hizmet etmeyi bırakacak, araştırmalarını noktalayacak ve gelip burada Bakan olacak.

        Sabahtan akşama o hastaneye kim başhekim olsun bakacak, ilaç firmaları ile pazarlığa oturacak, Şehir Hastanelerinin açılışlarında siyasetçileri ağırlayacak...

        İnsan biraz düşününce bunun ne kadar saçma ve komik bir öneri olduğunu görebiliyor.

        Ama düşünmeyince Bakan olacak diye yazabiliyor!

        Sosyal medya ve çocuk hakları

        Ebeveynlerin, özellikle de “Ünlü annelerin” sosyal medya üzerinden çocuk “Teşhiri” anlamsız bir biçimde sürüyor.

        Küçücük çocukları, şık şıkıdım giydirerek, yanlarında sepet misali taşıyarak, her yerde poz poz fotoğraflarını çekerek, milyonlarca takipçili Instagram hesaplarında kullanıyorlar.

        Çocuklara yönelik bunca adli olayın, tacizin, kaçırılmanın ortaya çıkması bile bu insanları durduramıyor.

        Çocuklarının ne güvenliğini düşünüyorlar ne de “Kişilik haklarını...”

        Hanımlar Beyler, o çocuklar her ne kadar sizin çocuğunuz olsalar da sizin malınız değiller.

        Yeni aldığınız bir çanta, yeni edindiğiniz bir otomobil, herkese göstermek için bir tarafınızı yırttığınız mücevher, size yakıştığı için göstermek istediğiniz bir kıyafet, hava atmak için koyduğunuz bir yurt dışı seyahat görüntüsü, yediğiniz yemek falan değiller.

        Onlar birer birey.

        Çok hızla büyüyüp, toplumun bir üyesi olacaklar.

        O çocukları teşhir etme hakkınız yok.

        İlerde seçecekleri yol belki de sizinkiyle hiç bir paralellik göstermeyecek ve sizin koyduğunuz, paylaştığınız o fotoğraflar belki de onlar için bir utanç olacak.

        Yapmayın lütfen.

        Güvenlikleri için, kişilikleri için ve gelecekleri için yapmayın.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Hiç değilse gençlere hoşgörüyle bakabildiğimiz zaman

        Diğer Yazılar