Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Başkan Trump’ın Türkiye’yi hedef alan sert tweet mesajı, yardımcısı “dinci” Pence’in “tehdit dolu sözleri” ve Kongre’nin aldığı “yaptırım kararı” sonrası herkeste bir panik.

        Dün geceden beri telefonuma gelen mesajlar, arayanlar, mail atanlar hep benzer soruyu soruyor:

        “Ne olacak şimdi, s.çtık mı?”

        Durumun hoş olmadığı aşikar.

        ABD yönetimi Türkiye’yi giderek Irak, Suriye, İran ve hatta Kuzey Kore’leştirme eğiliminde.

        Şaşırtıcı mı?

        Bence değil.

        Konunun Trump yönetimi ile alakası var mı?

        Bana sorarsanız yok.

        ABD’yi kim yönetse, hangi partinin fikriyatı iktidarda olsa Türkiye açısından durum değişmezdi.

        Türkiye’nin ABD tarafından bu şekilde algılanmaya başlayacağını bundan 4 yıl kadar önce Soli Özel’e söylemiştim.

        Soli’ni yanıtı ise “Yok daha neler!” nidası olmuştu.

        Yazılarından şimdilik mahrum olsak da, kendisi çok şükür hayatta.

        Sorabilirsiniz.

        Peki şimdi ne olacak!

        Bugünkü bir diğer yazımda Rahip Brunson’un New York biletinin alnmış olabileceğini yazdığımda henüz ABD’nin sert açıklamaları gelmemiş, Senato’da oylama yapılmamıştı.

        Ancak durumun ABD açısından ne denli önemli olduğu belliydi ve yazımda da bunu belirtmiştim.

        Fakat yine de “şimdilik” çok kötü bir noktada değiliz.

        Çünkü ABD’nin bölge politikası açısından Türkiye’nin değeri çok fazla.

        ABD’nin şu andaki en önemli ve en stratejik hedefi İran ve İran ile çatışmanın eşiğinde geziyor.

        Böyle bir durumda Türkiye’yi tam olarak gözden çıkarması pek makul bir politika olmaz.

        Her ne kadar Suriye’nin Kuzey'inde Türkiye’ye alternatif bir ortam, daha açık söylemek gerekirse bir PKK devletçiği oluşturma ve hatta bunu Irak’ın Kuzey’i ile birlikte kontrolünde tutma planını uyguluyor olsa da, şimdilik Türkiye ile bu denli sertlik ABD’nin de isteyeceği bir şey değil.

        Trump’ın da sert çıkışının ardında aslında ABD’de kendisi ile ilgili soruşturmalar var.

        Trump, Türkiye’yi iç siyaseti açısından hedef alıyor, gerçekten Türkiye karşıtı olduğundan değil.

        O yüzden şimdilik durum göründüğü kadar kötü değil.

        Fakat bu karar sonrası ABD, Rahip Brunson’ın tutuklanmasından sorumlu gördüğü kişileri tutuklayabilir, yargı karşısına çıkarabilir.

        Bu yüzden ABD artık Türk siyasetçiler, bürokratlar ve danışmanlar için ABD tehlikeli bir yer.

        * * *

        EV VERİLİR, KOLTUK VERİLMEZ

        Ciddi ciddi soruyorum Kemal bey değer mi!

        Yarın öbürgün çocuklarınız, torunlarınız Google’dan, ya da o gün hangi arama motoru benzeri şey var ise ona girecekler “Ecdadımızı araştıralım” diye.

        “Kemal Kılıçdaroğlu” diye yazacaklar.

        Önlerine gelen bilgisayar sayfalarında şöyle şeyler görecekler:

        “Yüzsüz, koltuğa yapışan adam” ve daha benzeri pek çok onur kırıcı kelime ile dedelerinin adını yan yana görecekler.

        Sonra diyecekler ki, “Dedemiz siyasetçiydi, muhalefete destek veren yalakalar, havuzcular yazmıştır”’ bunları.

        Sonra aynı yerde bunları yazanları araştıracaklar.

        “Bekir Coşkun” diye yazacaklar ekrana.

        Karşılarına şöyle bir şey gelecek:

        “AKP iktidarına muhalif tavrıyla bilinen, onurlu, dürüst bir gazeteci”

        Şaşıracaklar.

        “Muhalif bir gazeteci bizim dedemiz için 'yüzsüz' yazmış.” Üzülecekler haliyle.

        Siz kendinize bu tanımları, siz size söylenen bu sıfatları bir koltuk uğruna kabullenecek bir adam mısınız Kemal Bey!

        Giderek küçülen bir muhalefet liderliği için bu tanımları içinize sindirebiliyor musunuz!

        Siz ki, bir lafınızı yememek için evinizi verdiniz Kemal Bey.

        Bir koltuk için her şeye razı mısınız!

        Torunlarınıza böyle bir miras mı bırakmak istiyorsunuz.

        Yoksa onların göğüslerini gere gere, “Bizim dedemiz çok haysiyetli bir adamdı. İstese hep oturabileceği bir koltuktan istenmediği anda kalktı.” Demelerini mi?

        Tercih sizin Kemal Bey.

        Bir tarafta yüzsüzlük, bir tarafta haysiyet.

        ***********

        SIRADAN VE KABA AMA CUMHURBAŞKANI ADAYI

        Bir ay 3 gün öncesine kadar Muharrem İnce, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olarak bu ülkenin önüne koyduğu isimdi.

        Ciddi ciddi seçilme ihtimalinden de söz ediliyordu doğrusu.

        Şimdi ise aynı Muharrem İnce “Sıradan ve kaba bir adam” oldu.

        Muharrem İnce ile ilgili bu tanım bana ait değil.

        Ben kendisini bu sözlerle asla tanımlamam.

        Zaten bu tanımın sahibi Tuncay Özkan.

        Yani CHP’nin genel başkan yardımcılarından biri.

        Ve kendi Cumhurbaşkanı adaylarını “Sıradan ve kaba” olarak tanımlıyor.

        Peki sevgili arkadaşım Tuncay, madem İnce sıradan ve kaba bir adam…

        Siz bu “Sıradan ve kaba bir adamı” nasıl olup da bizim karşımıza “Cumhurbaşkanı adayı”’ olarak çıkardınız?

        Türkiye’yi yönetmeye layık ama CHP’yi yönetmeye layık değil mi?

        Sıradan bir kaba adamın Cumhurbaşkanı olmasını içiniz kaldırıyordu da, partinize genel başkan olmasını mı kaldırmıyor?

        Size göre CHP, Türkiye’den daha mı önemli?

        ***********

        ONE WAY TİCKET

        ABD’de çok sıkı ilişkileri bulunan hukukçu bir dostumla konuştuk dün.

        “Rahip Brunson’ın durumu G20 toplantısındaki ikili görüşmelerde gündeme gelmiş. Bir iyi niyet adımı olarak eve çıktı” dedi.

        Yani cezaevinden ev hapsine girmesinin nedeni “Tamamen duygusal”.

        “Niye tamamen serbest bırakmadılar o zaman” diye sordum.

        “Türkiye’de yargı tamamen siyasal otoritenin emrinde görüntüsü olmaması içindir muhtemelen” dedi.

        Aslı Aydıntaşbaş, Brunson’ın Hakan Atilla ile takas edileceğini yazdı. Onu hatırlattım.

        “Zannetmiyorum. Hakan Atilla mevzuu buzdolabında ve orada kalması şimdilik her iki tarafın da işine geliyor. Daha acil ve önemli meseleler var. Hakan Atilla konusu ekonomi için yakın ve acil tehdit değil. Şimdilik daha acil tehditler var. Hakan Atilla Türkiye’ye geri verilse bile o davanın olası komplikasyonlarını ortadan kaldırmaz. Aslı Hanım’a gelen bilgi yanlış olabilir” dedi.

        “Bundan sonra ne olabilir?” diye sordum.

        “Brunson bundan sonra bir daha hapse girmez. Şimdi yavaş yavaş ABD’ye gönderilmesinin önü açılacaktır. Yavaş derken çok da yavaş değil. Çünkü ABD bu konuda sabırsız. Rahibin İstanbul-New York bileti ayrılmış bile olabilir” dedi.

        ***********

        KOMPLO KURBANLIĞINDAN, GENEL MÜDÜRLÜĞE

        “Sen doğru olursan, eğriler zaman zaman üzerinden geçse de, son hedefe varan sen olursun”

        Galiba yeni atanan Emniyet Genel Müdürü Celal Uzunkaya bu sözü doğru çıkarıyor.

        Kendisini tanımam.

        Ancak hakkında okuduklarıma gore Uzunkaya da bir dönem tüm Türkiye’ye komplo kuran ve bu komplolarına iktidarı da alet eden FETÖ’nün gadrine uğrayanlardan.

        FETÖ, hepimizin bildiği üzre Emniyet’i ele geçirirken Celal Uzunkaya’yı ele geçirememiş.

        Uzunkaya FETÖ’ye kul olmayınca, pek çok asker, siyasetçi, hukukçu, gazeteci, sivil toplum önderi gibi “komploya” maruz kalmış.

        Hakkında düzmece raporlar, bu düzmece raporlarla düzmece iddianameler hazırlanmış.

        Meslekten atılma noktasına gelmiş.

        FETÖ’nün maskesi düşünce Uzunkaya da “komplo”dan sıyrılmış, aklanmış.

        Ve şimdi Emniyet Genel Müdürü.

        Komplocular ise ya hapiste, ya kaçak!

        Anlayacağınız Türkiye gibi bir ülkede hile yapmak istiyorsanız, dürüst olun, dürüst kalın.

        Çok çile çekiyorsunuz ama er veya geç kazanıyorsunuz.

        Bu yüzden dürüst insanlarımız umutsuzluğa kapılmasın.

        Dürüstlük sonunda kazanır.

        ***********

        KARİYER BİTİREN TÜRK KIZLARI MI!

        Uluslararası alanda başarılı olan Türk futbolcularının başarısının önünde tek engel var.

        O engelin adı Türk kızları.

        Yurt dışında büyük takımlarda top koşturan gençlerimizi zirveye ulaşmaktan alıkoyan veya ulaştıkları zirvelerden aşağı düşüren etken kendilerine Türkiye’den bir sevgili bulmaları oluyor genelde.

        Bunu Arda Turan’da çok açık yaşadık.

        Avrupa’nın en önemli futbolcularından biri olan Mesut Özil’de de yaşıyoruz.

        Yabancı kızlarla beraberken Mesut bir dünya starıydı.

        Ne zaman ki, bir Türk kızı ile birlikte olmaya başladı kariyeri düşüşe geçti.

        Çünkü Türk kızları ile beraber olmaya başlayınca akılları Türkiye’de kalıyor.

        Her fırsatta Türkiye’ye gelmeye çalışıyorlar.

        Tüm konsantrasyonları bozuluyor.

        Bulundukları ülkeye veya takıma adaptasyonları bir türlü oluşamıyor.

        Tabii ki, bu bir bilimsel veri değil, basit bir gözlem.

        ***********

        TUBA HANÇERİ SAPLAMIŞ

        Tuba Ünsal’ın melek yüzünün arkasında böylesi bir acımasızlık olacağı aklımın ucundan geçmezdi.

        Meslektaşımız Mirgün Cabas’tan “dostça boşanan” Ünsal, bir dergiye röportaj vermiş.

        Demiş ki, “Hayatımın en mutlu yılını yaşıyorum.”

        Hatta sadece Mirgün’e değil, eski eşlerinin tümüne ağır bir “geçirme”.

        Dostça boşanmadan sonra böyle bir laf edebiliyorsa, ya bir de sorunlu boşansalardı neler diyecekti kimbilir.

        Allah Mirgün cabas’ı korumuş.

        ***********

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Tarihin işimize gelen bölümlerini hatırlayıp, işimize gelmeyen bölümlerini unutmadığımız zaman.

        Diğer Yazılar