Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Sürüme ihtiyacı yok zaten kazanıyor

        Sayın Fatih Altaylı,

        Avrasya tüp geçişi ile ilgili yazınız çok güzeldi. Özellikle fiyatı ile ilgili öneriniz harika!

        Allah da sizi gülmekten ayırmasın.

        Şaka bir yana, günlük 68.000 araç geçiş garantisi varmış!..

        Bu garantiyi çift yön toplamı kabul edelim, o takdirde yıllık (68000×46×365=1.141.720.000) bir milyar yüz kırk bir milyon yedi yüz yirmi bin TL şirketin cebinde. (Yazması bile bayağı zormuş.)

        Geçen, ister olsun ister olmasın.

        Sizin önerinizi uygulasalar;

        68000×15×365= 372.300.000 olacaktı.

        Yani şirket,

        (1.141.720.000 - 372.300.000=) tam 769.420.000 yedi yüz altmış dokuz milyon dört yüz yirmi bin TL daha az kazanacaktı, üstelik yıpranma nedeniyle bakım onarım ve işletme masrafı da artacaktı.

        Şimdi soralım; Fatih Altaylı'nın önerisini dikkate alan olur mu?

        Bence olmaz.

        Sağlıklı günler dilerim.

        Saygılarımla.

        *

        Sorunu çözelim sonucu değil

        Sayın Altaylı,

        Evet, Anadolu Adliyesi “Yaşar ne yaşar ne yaşamaz” hikayesinde olduğu gibi dışardan girmek bir mesele, içeriden çıkmak bir başka mesele. Bloklarda klasik merdiven yok. Aşağıya inmek için 15-20 dakika asansör beklemek, başka bir çıkış kanalı aramak zorundasınız. Allah muhafaza bir yangın vs. gibi panik halinde Adliye'nin içindeki kargaşayı düşünmek bile istemiyorum.

        REKLAM

        Ben haftada bir veya iki defa araçla Asya'dan Avrupa'ya geçiyorum. Tabii ki Boğaziçi Köprüsü'nden. Avrasya Tüneli'nin fiyatı konusunda çok haklısınız. Ancak akşam saatlerinde Avrupa’dan Asya'ya geçişlerde Yenikapı'ya gelmeden başlayan trafik , boğaz köprüsü trafiğini aratmıyor.

        Kazlıçeşme istikametinden gelirken, Yenikapı katılımı da o noktada trafiği altüst ediyor. Hatta Sirkeci istikametine gidecek araçlar dahi o trafiği beklemek zorunda kalıyor.

        Avrasya Tüneli, Asya yakasında Koşuyolu bölgesinde yeryüzüne çıkıyor. Gerek köprüden gelen gerek Avrasya Tüneli'nden ve gerekse bölgenin kendi trafiği nedeniyle Kozyatağı istikameti de tıkalı olduğu için, Avrupa yakasından tünele tek şerit giriş veriliyor. Arkada bekleyen trafiğin bir sebebi de tünel içinde yoğunluk oluşturmamak olabilir.

        Kısaca 20 milyonluk İstanbul'un trafik çözümü yok.

        Her yere yazıyorum. Devlet politikası olarak ele alıp 5-10 yıllık bir süreçte İstanbul'daki 1800 yıllarına ait imalat sanayiini (başta tekstil) vergi/ arsa tahsisi gibi teşvik edici unsurlar ile Anadolu'ya (Afyon, Kütahya, Çankırı Çorum, Adıyaman vs.) aktarmak ve sektörel merkezler oluşturmaktır.

        İstanbul’da bu sektörde imalatta çalışanın ücreti reel 3.000 TL. Sabahın 6-6.30'unda servislere doldurulup akşam 20.00'de servislerle eve dönüyor. Bizim ülkenin tekstil sektörü büyük çoğunluk tamamen fasoncu. Kârlılık, siparişi veren yabancının insafına kalmış (birbiri ile rekabet etmekten kaynaklı). Çalışan da mutsuz, fasoncu konumundaki işveren de mutsuz.

        En azından Anadolu'da maliyetlerden yapılacak tasarrufla patronlar, küçük şehrin yaşam şartlarının kolaylığı ile çalışanlar mutlu olur belki.

        Selamlar.

        *

        Kayaköy’de kaçak inşaat rezaleti

        Merhaba Fatih Bey,

        Yazılarınızı ilgi ile okuyorum.

        Sizden bir konuda destek rica ediyorum.

        Bir süre önce İstanbul'dan Fethiye Kayaköy'e taşındık. Burası senelerden beri gelip gittiğimiz bir yerdi. Bu yüzden bilerek ve çok isteyerek bu yeri seçtik. Yerleştikten sonra burada yaşanan problemleri görmeye başladık.

        REKLAM

        İnşaat yasakları kalkar kalkmaz, burası SİT alanı ve özel koruma bölgesinde olmasına rağmen, kaçak inşaatlar başladı. Kaçak inşaatlar yalnızca taştan değil; burasının dokusuna hiç uymayan şekilde birbirinden çirkin renk ve biçimlerde prefabrik, konteyner evlerden de oluşmaya başladı. Benim gibi birçok kişi bu durumdan çok şikayetçi. Ben şahsen Cimer'e bunu defalarca ilettim. Dönüp dolaşıp konu Fethiye Belediyesi'nde bitiyor ama Fethiye Belediyesi neredeyse hiçbir şey yapmıyor. Buraya gelen zabıtalar yapıları görmezden gelip bir de şikayet eden kişilerin isimlerini kaçak inşaat veya havuz sahiplerine söylüyorlar.

        Burada altyapı yok. Fosseptik var. Geçen yaz su sıkıntısı yaşanmıştı. Devamlı elektrik kesintisi oluyor.

        Kaçak villaların bu kadar çok yapılmasının nedeni bir sezonda elde edilen yüksek kazançlar ki büyük bir çoğunluğu bunu kaçak yapıyor. Kontratlı kiracılarını zorla evden çıkartıp, havuz koyup, sezonluk kiraya veren birçok kişi var. Bu böyle kontrolsüz bir şekilde devam ederse, Kayaköy birkaç seneye elden gidecek.

        Sesimizi Muğla Valisi veya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na duyurmak için bize yardımcı olur musunuz lütfen. Bu doğa ve tarih harikası yere birilerinin sahip çıkması gerekiyor.

        Size çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

        Sevgi ve sağlıkla kalın.

        *

        Lise stajlı EYT’liler

        Merhaba Sayın Altaylı,

        Geçmişte bir yazınızda bahsettiğiniz EYT'lilerden biri de benim.

        Bildiğiniz üzere lise stajı olan ama uzun vadeli sigortası doğumdan sonra olan kadınlara devletimiz imkan tanıyarak staj sigortası olduğu yıla kadar borçlanma yaparak emekliliklerini öne çekme şansını tanıdı.

        Buraya kadar her şey normal.

        Normal olmayan, aynı şekilde staj sigortası uzun vadeli sigortalılığından önce olan çocuğu olmamış kadınlar ve biz erkekler için böyle bir borçlanma hakkı tanınmamasıdır! Yani bir çelişkinin, bir adaletsizliğin göz göre göre yıllardır uygulanmasıdır.

        Lise stajı olan yüz binlerce insan sadaka değil haklarını üstelik PARA ÖDEYEREK almak istiyor.

        Ama devletimiz, yetkililer sesimizi duymak, yüzümüzü görmek istemiyor adeta.

        Üstelik Hükümetin ortağı Devlet Bahçeli'nin 22.07.2014 tarihli ve HAKLI sözleri hala MHP sitesinde dururken;

        "Hükûmet bu konuda çelişkili bir uygulama da yapmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu çıraklık ve stajyerlikte geçen süreleri hizmetten saymaz iken Kurumun 16/9/2010 günlü genelgesine göre çıraklık ve stajyerlikte yapılan doğumlar için borçlanma imkânı verilerek bu süreleri hizmetine saymaktadır. Bu, açıkça çelişkidir, tutarsızlıktır ve eşitliğe aykırı bir uygulama olup hakkaniyetle bağdaşmamaktadır."

        https://www.mhp.org.tr/htmldocs/kadrolar/detay_ba_3451/baskanlik_divani/52.html

        Oysa staj borçlanma hakkı bir kısma değil tüm staj sigortalılarına tanınsa hükümet bir taşla 3 kuş vuracak.

        1- Lise stajı olan sigortalılar arasında uyguladığı ADALETSİZLİĞE son verecek.

        2- Emekliliğini en azından bir sene öne alacak sigortalılardan gelecek parayla Hazineye girdi sağlayacak.

        3- Yıllardır bunun mücadelesini veren yüzbinlere belki milyonlara küçük de olsa bir sevinç yaşatacak.

        Umarım sesimiz olursunuz.

        Teşekkürler.

        Diğer Yazılar